Partisinin açıkladığı 9 maddelik ‘yeni dönem strateji tutum belgesi’ne ilişkin konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “HDP rüştünü ispatlayalı çok oldu. Biz kimsenin yedek gücü değiliz. Tutum belgemiz bir başlangıçtır” dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, T24’te Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı. Sancar, ABD’de George Floyd’un öldürülmesiyle birlikte ırkçılığa karşı dünya geneline yayılan eylemlere dair, HDP, 9 maddelik ‘yeni dönem strateji tutum belgesi’ne, yarın açıklayacakları emokratik eylem planına, Türkiyeleşme ve HDP’ye yönelik baskılara ilişkin konuştu.
George Floyd’un öldürülmesi
“Kitlelerin şu an içinde bulunduğu durum, bir süre sonra daha netleşecektir ve özellikle yoksul kitleler içinde bulundukları durumun faaliyetini daha net göreceklerdir. Irkçı polis saldırısı ilk defa yaşanmıyor. Çok sık gündeme gelen uygulamalardır. Beyaz polisler siyah insanlara çok acımasızca davranabiliyorlar. Toplumların öfkesinin derinleştiği dönemlerde bunlar patlamaya yol açıyor. George Floyd’un ırkçı bir şekilde katledilmesinin ardından ortaya çıkan tepkileri, sadece ırkçı bir polis saldırısı ile bağlantılamayı doğru görmüyorum. Adaletsizliğe tepki var. Bu adaletsizlikler öfke biriktiriyor. Otoriter sistemlerin yeni normal propagandası yapmaya başladığı bir dönemde yeni dönemin eski normal gibi olmayacağına dair işaret verdi Floyd’un katledilmesinin ardından yaşananlar. Adaletsizliğe, sömürüye karşı küresel bir isyan var.”
HDP’nin tutum belgesi
“Bu çağrının muhatapları ilk etapta toplumun bütün kesimleridir. Biz önce vicdanlı insanlara sesleniyoruz. Yani HDP’nin tutumunu öncelikle bütün insanlarımıza göstermek istiyoruz. Bizi yargılamak isteyenler tutumumuzla yargılasınlar. Söylediğimizle, yaptıklarımızla yargılasınlar. Fakat sadece bununla sınırlı bir çağrı olmadığı da açıktır. İkinci kademede Türkiye’de örgütlü demokrasi güçlerine de bir çağrımız var. Sendikalar, dernekler, meslek kuruluşları, emek örgütleri vb. üçüncü kademe de kurumsal siyasi oluşumlar oluşturuyor. Yani siyasi partilere de çağrımız var. Fakat siyasi partilere yönelen çağrı hemen bir ittifak tartışması içine sıkıştırılıyor. Oysa ittifak meselesi seçimler gündeme geldiğinde daha sağlıklı tartışılabilecek bir meseledir. Eğer şimdiden bir zemin oluşturamazsak toplumda, seçim zamanı geldiğinde ittifak tartışmaları ve görüşmeleri de çok sağlıklı bir zemine oturmayacaktır. Biz diyoruz ki şimdiden herkes belli bir tutum ortaya koysun. Biz önerimizi yapıyoruz. 9 madde bir öneridir. Gelin bunlar üzerinden bir diyalog kuralım. Çünkü eğer biz demokratik bir birliktelik oluşturacaksak, o zaman bununda belli bir temeli olmalı. Bu iktidarın ülkeyi felakete sürükleyeceği konusunda hem fikirsek, bu felaketi durdurmak için hangi yolları birlikte yürüyeceğimiz konusunda konuşmak zorundayız. Bizim tutum belgesinin özü budur.”
Demokratik eylem planı
“HDP üçüncü yolu temsil ediyor. Anketler bir süredir çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Özellikle parlamento seçimlerinde çoğunluk dengesinin nasıl oluşacağına ilişkin neredeyse ortak bir tablo ortaya çıkıyor. O da şudur: HDP’siz herhangi bir parlamento çoğunluğu oluşamıyor. Biz seçimlere girdiğimizde herhangi bir ittifaka katılmadan baraj sorunumuz yok, barajı aştıktan sonrada parlamentoda çoğunluğu belirleyen parti oluyoruz. Bu gücümüzü Türkiye’nin demokratikleşmesi, barışa ulaşması ve sorunlarını demokratik zeminde çözmesi için kullanmak istiyoruz. HDP rüştünü ispatlayalı çok oldu. Biz kimsenin yedek gücü değiliz. Tutum belgemiz bir başlangıçtır. Demokratik eyle planı oluşturuyoruz. Onu da yarın sözcümüz belli ölçülerde çerçevesini açıklayacak. Demokratik mücadeleyi toprağın üzerine, sandığın içine daha fazla taşıma niyetindeyiz diyoruz.”
‘Türkiye’de yönetimde olma hedefine doğru ilerliyoruz’
“Ayhan Bilgen’in söylediği şey esasta doğru. Bende öyle anlatmaya çalışıyorum. Yani bizim şu anda yeni bir eşiği atlama durumumuz var. Yani HDP aslında kurulduğundan bu yana çerçevesini, hedeflerini ortaya koymuş bir partidir. Türkiye’nin bütününü dönüştürmek, Kürt sorunun demokratik çözümünü sağlamak, bu ülkeye barış ve demokrasi getirmek için uğraşıyoruz. Halkların bir araya geldiği, eşit bir şekilde temsil edildiği bir parti olma iddiasındayız. Ayrıca farklı görüşlerin ve geleneklerin temsil edildiği bir yapıyız. 7 Haziran’da bu ciddi bir kabul gördü. Bu iktidarın baskılarından en çok nasibini alan HDP oldu. Çünkü bu iktidar biliyor ki kendisini durdurabilecek en önemli güç HDP’dir. Bu baskıları bize bu kadar haksızca, insafsızca uyguladıktan sonra etkisiz kalacağımızı var saydı iktidar. Ama 31 Mart yerel seçimlerinde gördü ki bizim bu iktidarı durdurma gücümüz devam ediyor. Türkiye’de demokrasiyi, barışı inşa edecek geniş toplumsal gücün içinde HDP çok belirleyici bir konumdadır. Şimdi yeni eşik dediğimiz daha da büyüme ve Türkiye’de yönetimde olma hedefine doğru ilerliyoruz. Bunun sancı yaratması eşyanın tabiatı gereğidir. Yeni bir büyüme eşiğindeyiz hem niceliksel olarak hem de işlev büyümesidir. Dolayısıyla sancılar yaşanması da son derece normaldir. Bu çerçevede ele almak lazım. Parti içi sorunlarımız olabilir vardır da. Bizim de siyaseten eksikliklerimiz vardır. Bunları tartışacağımız zeminler parti içinde mevcut. Burada itirazı olan arkadaşlar denesinler. Eğer samimiyetle denemelerinden bir sonuç almıyorlarsa, verecekleri kararları da onlar kendileri takdir edecektir. Bizim de ona söyleyecek bir lafımız olmaz. Ama önce denemek lazım. Ahmet Şık’ta da bunu söylemiştik. Bu konuyu kapatmıştık.”
Kürt sorunu çözümü
“Bu eleştirileri yapanlar içinde çok geniş bir çevre HDP’yi iyi niyetle kendi istedikleri yerde görmeyi arzuladıkları için yapıyorlar bunu. Çok geniş çevre, bu konuda iyi niyetlidir. Fakat bazı kesimler HDP fikrini baştan kabul etmiyorlar. Kendilerine göre Kürdi olmalı diyorlar. Kürdi bir yapı ve bölgede mücadele eden bir yapı olma, diğer meseleleri gündemine almayan bir parti olmalıdır diyenler, yanlış yerden eleştiriyorlar. HDP böyle kurulmadı. Kürt sorunu bizim açımızdan en temel sorundur. Bunda bir tartışma yok. Türkiyelileşme politikası dediğimiz şey, bizim çok büyük oranda seçmenimizi oluşturan Kürt halkının beklentileri arasında dengeyi bazen yeterince iyi kuramayabiliriz. Zor bir iş yapmaya çalışıyoruz. Bu parti zor ve hassas dengeler üzerine kurulmuş bir parti. Dolayısıyla bazen olabilir ki Kürt halkının, seçmenimizin duygularını karşılamaktan biraz uzaklaşan bir noktaya gelmiş olabiliriz. O eleştirileri önümüze alırız ve değerlendiririz.”
HDP’ye yönelik baskılar
“Mecliste parti aidiyetinin ötesine geçen hassasiyetler, duygular yaşanıyor. Bu tür temaslar yaşanıyor. Ama belirleyici olan bunların ötesidir. Oda siyasal tutumdur. Eğer kendi partileri içinde bu rahatsızlıklarını açıkça dile getirmiyorlarsa, siyaseten bir anlamı kalmıyor. İnsani değeri vardır, fakat Türkiye bu kadar ağır siyasal, ekonomik ve toplumsal kriz şartlarındayken, sadece insani jestin yeterli olmayacağını da görmek lazım. Milletvekiline saldırmak aslında onu seçen halka saldırmaktır.”
HABER MERKEZİ