PYD Eş Genel Başkan Ayşe Hiso, Suriye hükümetinin sahada oluşan yeni gerçekliğe rağmen 2011 öncesine dönmek istediğine dikkat çekerek ‘Şam’ın aklı değişim ve dönüşüme açık değil’ dedi
Kuzey ve Doğu Suriye’nin öncü partilerinden olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) geçtiğimi hafta 8’inci Kongresini gerçekleştirdi. Kongre sonucunda önceki Eş Genel Başkanlardan Şahoz Hasan’ın yerine Enver Müslim seçilirken, Ayşe Hiso delegelerin oyları ile yeniden seçildi.
Eş Başkanı Ayşe Hiso, sahadaki son gelişmeleri, Şam hükümeti ile aralarındaki görüşmeleri ve diğer tüm konuları Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Nazım Daştan’a değerlendirdi.
Hem Kuzey ve Doğru Suriye Bölgesi’nde hem de Suriye’nin genelinde hassas bir dönemde kongrelerini gerçekleştirdiklerini dile getiren Ayşe Hiso, böylesi olağanüstü bir süreçte halktan aldıkları güç sayesinde başardıklarını, PYD’nin bugüne kadar verdiği mücadelenin sürece bir nebze de olsa cevap olduğunu dile getirdi.
PYD’nin başarısının, ‘demokratik ulus’ çizgisinin başarısı olduğunu ifade eden Hiso, “Bu çizgi de Üçüncü Çizgi’dir. İlk defa başka halklardan da kişiler PYD içerisinde yer aldı. Arap ve Süryani halkları da hem Parti Meclisi’nde hem de yönetimde yer aldılar” dedi. Ayşe Hiso, kongreye katılanların yarısından fazlasının kadınlar olduğuna dikkat çekti.
Ulusal birlik
İzledikleri politikalar kapsamında ise bütün Kürt partileri ile bir araya gelip bir çatı oluşturmak istediklerini ifade eden Ayşe Hiso, bu konuda şunları söyledi: “Toplam 23 parti olarak biliniyor. Bunu gerçekleştirebilmek için halen çalışmalarımız devam ediyor. Ancak bazı oluşumlar buna biraz farklı bakıyor. Bunların başında da ENKS geliyor. Ne kadar halklarına hizmet ediyorlar? Bunu açıkça sormak gerekiyor. Bu kapsamda defalarca yapılan ulusal birlik çağrıları için kolları sıvamaya hazırız. Bu kapsamda bütün Kürt oluşumları ile kayıtsız ve şartsız bir araya gelmeliyiz. Yani gelip özerk yönetimin muhalefeti de olunabilir, bu bir sorun teşkil etmiyor. Ancak insan toprakları üzerinde mücadele etmelidir.”
Şam yönetimiyle ilişkiler
Suriye hükümetinin Özerk Yönetim ile olan ilişkilerine de değinen Ayşe Hiso, “Şam’ın aklının değişim ve dönüşüme açık olmadığını” söyledi. Şam yönetiminin 2011 öncesine dönmek istediğini, ancak Suriye sahasında yeni bir gerçekliğin var olduğunu vurgulayan Ayşe Hiso, “Karar vermeleri gerekiyor. Acaba ulus devlet anlayışı Suriye’nin geleceğine ne kadar cevap olabilecek. Ortaya çıkan kriz değişim için ortaya çıkmıştı. Rusya, Suriye rejimini desteklemeseydi çoktan düşerlerdi” diye konuştu.
‘Bu iş resmiyet istiyor’
“Esad’ı düşürmek için yola çıkan sözüm ona muhalifler de yolunu değiştirdi” ifadesini kullanan Ayşe Hiso, şöyle devam etti: “Onlar da şimdi Özerk Yönetimi yıkmak için savaşıyor. Rusya, Özerk Yönetim ile Şam arasında garantör olabileceğini belirtiyor ama bu konuda ciddi bir adım atmış değil. Bu iş ciddiyet ve resmiyet istiyor. Ancak bugüne kadar rejimin kullandığı dilde anlayışları belli oluyor. Kongremizde alınan kararlardan biri de bu kapsamda diyalog yollarının açılması için bir çalışma yürütülecek. Bizim nezdimizde Suriye masası kurulmadan, Suriyeliler kendi arasında diyaloga başlamadan, tartışmalar yürütmeden Suriye krizi çözülmez. Tam aksine daha da derinleştirilir.”
‘İdlib’deki çöküş Türkiye halkına yansır’
Ayşe Hiso, İdlib’de gelişen yeni kriz ve dengeler üzerinde de durdu. İdlib’deki durum göz önüne alındığında Türkiye’nin nasıl bir tablo içinde olduğunun daha net anlaşılacağını belirten Ayşe Hiso, Türkiye’nin iç siyasetinin İdlib’teki gelişmelerle bağlantılı olduğunu kaydetti. Hiso, Türkiye toplumunun içeride büyük bir baskı altında olduğuna işaret etti.
Yaşanan gelişmelerin farklı bir boyutu açığa çıkardığını söyleyen Ayşe Hiso, sözlerini şöyle tamamladı: “Rusya çok bilinçli ve zeki bir şekilde bu grupları İdlib’e topladı. Türkiye’yi Suriye sahasında iyi bir şekilde kullandı, ittifaklar geliştirdi, onu Avrupa dünyasından uzaklaştırdı. Üstelik her iki güç tarihi birer düşman. Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşıp, silahlarını satın alabilmesi aslında NATO’ya göre bir suçtur. Kimi yerlerde Türkiye’ye karşı sessiz kalan ABD ise, Türkiye’yi tekrar kendi çizgisine çekmeye çalışıyor. Buradan bakıldığında tam bir bataklık içindeler. Rusya ile aralarında M5 ve M4 yollarına dair bazı anlaşmalar vardı. Yine Rusya hem Suriye rejimine hem de Türkiye’ye oynayarak, kimi yerlerde göz yumuyordu. Ancak asıl sorulması gereken şudur; Türkiye nereye kadar İdlib’in kontrolünü elinde bulundurabilir? Bağdadi’yi hatırladığımızda bile İdlib’in terörün merkezi olduğunu görüyoruz. Acaba NATO Türkiye’yi tekrar Rusya’nın elinden kurtarabilecek mi? Bunlar Türkiye için büyük sorun olacak. Ağır kayıplara neden olacak. Bunu artık kimse önleyemez. Çünkü Türkiye bu yol ayrımına girdi. İçeride büyük bir patlama yaratacak. İdlib’deki çöküş Türkiye halkına yansıyor.”