Alman WDR televizyonunun bilim programlarından olan Quarks, koronavirüse ilişkin bilgilendirme amacıyla bir video yayınladı. Salgın ile ilgili bilgilerin ve önlemlerin derlendiği bu videoyu Frankfurt Çeviri İmecesi çevirdi;
Burada bizi – ve sanıyoruz sizi de – en fazla ilgilendiren ve meşgul eden soru, salgın nasıl devam edecek sorusu. Korona virüsünün yarattığı dünya düzeyindeki salgın daha ne kadar devam edecek ve ne zaman sona erecek? Çok yerde toplantılar iptal ediliyor, okullar kapatılıyor, sosyal ilişkiler tamamen durmak üzere, ve bir çok ülkede dışarı çıkma yasağı söz konusu. Bu olağanüstü durum bir kaç hafta sonra bitecek mi? Veya salgın daha bir kaç ay sürebilir mi? Bu video ile yakın sürede neler olup bitebileceğini ve hangi konulara dikkat edilmesi gerektiğini açıklamayı deneyeceğiz.
Bağışıklık
Anlamamamız gereken şu: salgının sona ermesi ve yayılmasını etkin bir biçimde önlemek için, virüse karşı bağışıklık sistemi direnç kazanmış insanlara ihtiyacımız var. İnsanların yüzde 60 veya 70 kadarının korona virüsüne karşı bağışıklık kazanmış olması gerekiyor. Bu sonuca ulaştığımızda korona virüsü çok az veya çok yavaşlayarak yayılıyor. Neden yüzde 60 veya 70? Şu anda virüsü taşıyan her bir kişi bu virüsü başka iki, üç kişiye bulaştırıyor. Bu kişiler üzerinden de yine iki, üç kişiye geçerek zincirleme bir yayılma ortaya çıkıyor.
Böylece virüsten etkilenenlerin sayısı gittikçe artıyor ve hız kazanıyor. Fakat, virüse karşı bağışıklık kazanmış insanlarda virüsün tutunma veya yayılma tehlikesi azalıyor. Virüs bulaşan her üç kişiden ikisinin bağışıklık kazanmış kişi olduğunu düşünün . Bu durumda virüs sadece bir kişiye bulaşıyor.
Diğer iki kişiye hiç bir şey olmuyor ve böylece de bulaşıcı yol kopmuş oluyor. Bu durumda enfeksiyona yakalanan kişilerin sayısı artış göstermiyor. O halde bize (virüse karşı) bağışıklık sistemi gelişmiş kişiler lazım.
Şimdi esas soru: peki bu kadar insana nasıl bağışıklık kazandıracağız?
Normalinde bu aşı yoluyla mümkün. örneğin kızamık hastalığında olduğu gibi bu salgına karşı geliştirilmiş bir aşımızın olmaması büyük bir sorun. Diğer bir yol şu; daha önce bu virüse yakalanmış ve sonra tekrar sağlığına kavuşmuş bir kişi virüse karşı bağışıklık kazanmış oluyor. Halk arasında yüzde 60 veya 70 gibi bir sayıya ulaşabilmek için bize ya bir aşı ya da virüse karşı bağışıklık kazanmış yeterince insan gerekiyor. Mevcut koşullar içinde henüz bir aşı bulunmadığından ve virüsten korunacak bir tedavinin olmadığından hareket edelim.
Salgına karşı hiç bir şey yapmazsak nolur?
Eğer salgına karşı gerekli önlemleri almazsak işte bu olacaktır: zincirleme reaksiyon nedeniyle Enfekte olanların sayısı güçlü ve hızlı şekilde artacak -. Kısa zaman sonra, giderek daha fazla insan bağışıklık kazandığında virüsün bulaşabileceği kişi bulması zorlaştığından eğri, hızlı şekilde düşecek ve Pandemi bitmiş gibi görünecek.
Ancak burada en büyük sorun, sağlık sistemimiz yani hastaneler bu aşırı gelişmeye cevap veremeyecek ve çok kısa zaman içerisinde tedavi edemeyeceğimiz sayıda hasta ve ağır hastalar olacaktır. Yüzbinlerce insan yaşamını yitirebilir. Birçok kişi şu anda eğrinin dik tırmanışta olduğunu düşünüyor. Gerçekte ise henüz artışın başındayız. Hiç bir şey yapmazsak, eğri giderek daha hızlı bir şekilde tırmanacaktır.
Aslında bunu kimse tasavvur bile etmek istemez. Yani şu anda en önemli iş, enfekte olanların ve böylelikle hastalananların sayısını, sağlık sistemimizin bunun üstesinden gelebilecek derecede düşük tutabilmektir.
Ama bu nasıl olacak?
Araştırmacılar son haftalarda hangi tedbirlerin hangi sonuçları olacağına dair varsayımlara dayanan farklı modeller geliştirdiler. Bunlar kaba tahminlerden ibarettir. Henüz Korona virüs, ve nasıl yayıldığına dair veriler yetersizdir. Her gün yeni bilgi toplanmaktadır. Buna rağmen bu modellere bakarak seyahatin nereye gidebileceğini tahmin etmek mümkün. Sağlık sistemimizin kapasite sınırının üstüne çıkılmaması gerektiği çok açık. Yani enfeksiyon vakalarının sayısı aşağıya çekilmelidir. “Eğriyi düz tutalım”, belki bunu son günlerde sıklıkla duymuşsunuzdur.
#FlattenTheCurve.
Bu Enfeksiyon hızının yavaşlatılması demektir. Bu Yeterli sayıda insanın bağışıklık kazanmasının uzun süreceği anlamına gelmektedir. Eğrinin düz tutulması için tedbirler gereklidir. Okulları kapatmak, etkinlikleri ertelemek, ilişkileri azaltmak gibi. Ne denli fazla tedbir alınırsa, artış o denli yavaş olacak ve içinde bulunduğumuz durum o denli uzun sürecektir ve aylar boyunca bu tedbirleri ayakta tutmak zorunda kalmamız gerekecektir. Toplum için büyük bir meydan okumadır bu. Demek ki eğri gerektiğinden fazla aşağıya çekilmemelidir, en az sağlık sistemimizin kapasite sınırına dokunacak derece kalmalıdır.
Bilim insanlarının modelleri artık böylesi bir eğriyi yakalamanın neredeyse olanaksız olduğuna işaret etmektedir. Çünkü eğrinin artışını yönlendirmek aşırı derecede zordur. Alınan her tedbir ancak bir ya da iki hafta sonra sonuç vermektedir. Ama tedbirlerde herhangi bir hata yapılması durumunda eğri aşırı derecede yükselebilir ve zirveye ulaşabilir. Ve o zaman da herhangi bir şey yapabilmek için zaman kalmaz.
#FlattenTheCurve: eğriyi düz tutmak muhtemelen gerçekleşmeyecektir. Sağlık sistemimizin kapasite sınırlarını zorlama riski hayli yüksektir. Bu model uygulandığında uzun bir süre içerisinde çok insan yaşamını kaybetmeye devam edecektir.
#STOPTHECURVE: Eğriyi durduralım Şu an için görünen tek çözüm: eğriyi, enfeksiyonların artmayacağı, aksine daha da azalacağı şekilde aşağıya bastırma çabasıdır.
Bilim uzmanları bu durumda durdurmaktan bahsederler yani “stop the curve”.
Almanya’nın hedefi de işte bu, sosyal ilişkilerin en asgariye indirilmesi, insanlar arasında mesafe tutulması ve toplumsal yaşamı mümkün olduğu kadar durdurmak. İnsan ilişkileri olmayınca, virüs yaygınlaşamaz. Bilim insanları bu şekilde hasta sayısının büyük bir şekilde düşeceğini ümit ediyorlar. Böylelikle daha az ve yeni oluşan vakaların daha iyi testlerle bulunarak izole edilebilineceği düşünülüyor. Sorun bu işlemlerin çok uzun süre istemesi. Başka bir sorun ise şu: Bazı bilim insanları tüm yeni enfeksiyonların ortaya çıkarılabileceğinden şüphe ediyor. Peki bütün alınan tedbirler geri çekildiğinde, yine de tespit edilmemiş enfeksiyonlar varsa, ne olacak?
Basit: Salgın kısa bir süre sonra tekrar gelecek, sadece biraz ertelenmiş olacak. Nedeni de basit: Ne kadar az insan virüse yakalanırsa, virüse karşı bağışıklık kazanan insan sayısı o kadar az olacaktır. Bu virüs çok az insanın bağışıklık kazandığı bir topluluğa denk gelirse, hemen tekrar yayılabilir. Yani enfekte olanların sayısının, Corona Virüsüne karşı bir aşı geliştirilene kadar veya hiç değilse bir ilaç veya tedavi bulunana kadar virüsün semptomlarını azaltabilene kadar, dayanmak gerekecektir. Bu aylarca sürebilir ve bu zaman zarfında uygulamalara devam etmek, okulların kapalı tutulması, kamusal yaşamın durdurulması, insanlar arası temasın durdurulması anlamına gelmektedir. Bir toplumun buna dayanabilmesinin düşünülmesi zor. Bunun etkileri, hem ekonomi için hem de insanların psikolojik sağlığı açısından tahminen çok büyük olur.
Dalgalar halinde yayılma Büyük Britanya’da bilim adamları değişik bir model öneriyorlar. Biraz dalga gibi düşünülebilir. Bizde şimdi uygulandığı gibi çok keskin uygulamalarla başlanacak. Bir süre sonra sayı aşağı doğru indikten sonra uygulamalar tekrar gevşetilecek. Mesela okullar ve dükkanlar tekrar açılacak, normal hayata tekrar biraz geri dönülecek. Bir süre sonra hasta sayısı tabiki tekrar yükselecektir çünkü hala virüse karşı yeterince insanın bağışıklığı olmayacak. Bu nedenle uygulamalar tekrar başlatılacak, yani tekrardan okullar ve dükkanlar kapanacak, sosyal mesafe korunacak. Hep bir git gel, uygulamalar başlayacak sonlandırılacak ve tekrar başlayacak.
Yoğun bakım yataklarının kapasite sınırları böylelikle aşılmamış hep kapasite sınırında kalınmış olunacak. Ölümle sonuçlanan vakalar böylece azalacak ve uygulamaların olmadığı zaman halkın bir kısmına bulaşan virüs yoluyla insanlar bağışıklık kazanacak. Böylece bağışıklık kazanmış insan sayısı yavaşça yükselecek. Bu modelin de uzun bir süre uygulanması gerekir, aylarca belki iki yıl. İnsanlara bu uzun süre içinde tekrar tekrar aşırı uygulamalara uyulması gerektiğini izah etmek gerekecek. Bu modelde de toplum ve ekonomi büyük bir yükle karşı karşıya gelecek. Virüsün bulaştığı insan sayısı sağlık sistemimizin kapasitesi altında kalsa bile insanlar yine de ağır sağlık seyirleri nedeniyle ölecekler. Bunu önlemek mümkün olmayacak. Tüm bu değişik senaryolarda ve modellerde ortaya şu sonuç çıkıyor, eğer sorun büyük olasılıkla ortadan kalkmazsa, başka çözümlere ihtiyaç duyacağız. Sadece karantina, ilişkilerimizi sınırlandırmamız ya da kamusal yaşamın durdurulması da problemi çözmemize yetmeyecek. Aldığımız tüm bu tedbirlerle aslında kendimize zaman satın alıyoruz. Bilim insanları ve araştırmacıların, aşı geliştirebilmeleri ve hastalığa karşı ilaç bulmaları için bu zamana çok acil ihtiyaçları var. Hızlı ve daha iyi testler, hastalığı yönetmemizi ve yayılma sürecini daha iyi anlamımıza yardım edebilir. Hastalığa yakalananların büyük bölümü, hiç ya da en azından yalnızca çok küçük semptomlar gösterirken, tam da bu testler çok daha önemli hale geliyor. Yine de bu insanlar, potansiyel olarak virüsü başkalarına bulaştırabilir. Testler sonucu enfekte olanların hızla tespit edilerek karantinaya alınmasıyla hastalığın yayılmasını daha kolay engelleyebiliriz. Bundan başka ihtiyaç duyduğumuz şey, daha önce birisinin koronaya karşı antikor geliştirip geliştirmediğini, yani daha önce bağışık olup olmadığını gösteren testlerdir. Bu insanlar çok önemli, çünkü rahatça dolaşabilirler, kimseye bulaştırmazlar, kendileri de hiçbir riske girmezler. O zaman bu insanlar sistemi ayakta tutmaya yardım edebilirler. Zira bağışıklığı olan doktorlara ihtiyacımız var. Onlara bulaştırmadan yaşlılarla ve risk grubu ile ilgilenecek insanlara ihtiyacımız var. Bununla beraber zaman en yakın arkadaşımız, çünkü zamanla hastalığı yenmiş ve ona karşı bağışık olan daha fazla insan olacak.
Ve şimdi ne olacak?
Her şeyi yeniden özetleyelim: Şu an içinde bulunduğumuz önlemler, büyük olasılıkla yeni bulaşanların sayısını azaltacak. Gelecek hafta, alınan önlemlerin, hastalığın eğilimini sağlık sistemimizin kapasite sınırı altında tutmaya yeterli olup olmadığını göstermesi bakımından önemli olacak. Bu önlemler aşırı olabilir! toplumumuz böyle bir duruma ne kadar dayanabilir, ya da ekonomi? Bunlar için yanıtımız yok, çünkü hiçbirimiz, geçmişte böyle bir durumu yaşamadık. Belki de hastalık bulaşanların sayısını aşağı çekmeyi başarabiliriz, en azından alınan önlemleri, belirli bir süre için yeniden gevşetebilir ve bir parça olsun yeniden olağan duruma geri dönebiliriz. Aynı zamanda umut edelim ki, COVID 19’a karşı bir ilaç bulanabilmiş olsun. Şimdilik tüm dünyada araştırma laboratuvarları, etkili bir ilaç ya da aşı bulabilmek için harıl harıl çalışıyorlar,. Ne kadar çabuk bulunursa, o kadar iyi olacak. Videoda açıkladığımız tüm bilgileri Quarks.de web sayfamızda da okuyabilirsiniz. Sorularınız olursa, yorum bölümüne yazınız. Sizin için araştırabilir ve konunun üzerinde durabiliriz.
Kendinize iyi bakin!
Kaynaklarımız
- N. M. Ferguson et al., Impact of non-pharmaceutical interventions (NPIs) to reduce COVID-19 mortality and healthcare demand. 2020, REPORT Imperial College COVID-19 Response Team
- C. Shen et al., Review of Ferguson et al “Impact of non-pharmaceutical interventions…“. 2020, New England Complex Systems Institute
- F. Amanat et al., A serological assay to detect SARS-CoV-2 seroconversion in humans. 2020, medRxiv Preprint BMJ
- Stellungnahme der Deutschen Gesellschaft für Epidemiologie (DGEpi) zur Verbreitung des neuen Coronavirus (SARS-CoV-2). 2020, Deutsche Gesellschaft für Epidemiologie
- Rapid Reaction: Welche Maßnahmen helfen gegen COVID-19 und wie lange sind sie nötig?, 2020, Science Media Center Germany
* Frankfurt Çeviri İmecesi