Koronavirüs salgının yeni merkezi olan Güney Amerika’da pandemiyle birlikte gıda yardımına muhtaç kişi sayısı 11 milyona yükselirken, halk başka salgınlarla da mücadele etmeye çalışıyor
Brezilya’nın São Paulo kentinde 26 Şubat’ta tespit edilen ilk vaka ile Güney Amerika’da ilk kez doğrulanan koronavirüs (Covid-19) salgını, sağlık açısından olduğu kadar kronikleşmiş ekonomik sorunlarla boğuşan kıta halkları için çifte tehditle yayılıyor. Kıta ülkelerinin çoğu yönetimi salgına karşı yetersiz ekonomik bütçe ayırdı ve “evde kal” politikası uygulamakla yetindi. Çoğunun sokak ticareti ve günlük işlerle yaşamını idame ettirdiği kıta halkına ekonomik destek sunulmaması, sokağa çıkma yasakları sürecinde yoksulluk ve sosyal eşitsizliği derinleştirdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Eylül Deniz Yaşar’ın haberine göre, Güney Amerika ülkelerinde tespit edilen Kovid-19 vaka sayısı 656 binin üzerinde, yaşamını yitirenlerin toplam sayısı ise 32 bin 600’ü geçti. Kıtada salgının en sert vurduğu ülke ise son bir haftadır dünyanın gündemine oturan Brezilya oldu. Brezilya’da vaka sayısı 376 bini, ölüm sayısı ise 23 bini aşarken ülke ABD’den sonra dünyada virüsün en çok yayıldığı ikinci ülke sıralamasına yükseldi. Brezilya’yı toplam vaka sayısı 124 bine, toplam ölüm sayısı ise 3 bin 600’lere ulaşan Peru ikinci sırada takip ediyor. Güney Amerika’da salgından en çok etkilenen diğer iki ülke ise toplam vaka sayısı 37 bini geçen, toplam ölüm sayısı 3 bini aşan Ekvator ve toplam vaka sayısının 73 bini aştığı, ölüm sayısının 761 olarak açıklandığı Şili.
Koronavirüs salgınına dair Güney Amerika’nın diğer ülkelerindeki tablo şu şekilde sıralanıyor: Kolombiya’da 21 bini aşkın vaka ve 750 ölüm, Arjantin 12 bini aşkın vaka ve 467 ölüm, Bolivya 6 bini aşkın vaka ve 261 ölüm, Uruguay’da 787 vaka ve 22 ölüm, Paraguay 865 vaka 11 ölüm, Venezüella’da bini aşkın vaka ve 10 ölüm.
Küçümseme politikası
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) borç batağına saplanmış ve ABD’nin özel sömürge politikaları ile yaptırımlarından dolayı yıpranmış kıta ülkelerinin çoğu virüse tek başlarına mücadele veriyor. Kıta ülkelerinde karşı-devrimci, ABD yanlısı hükümet ve para-militer gruplar ile devrimci mücadele geleneğine sahip örgütler arasında süren çatışma ve politik krizler de koronavirüs sürecinde sorunları derinleştiriyor.
Venezüella’da, Maduro hükümeti ile ABD yanlısı Guaidó muhalefeti arasındaki düşmeyen tansiyon, koordineli bir pandemi yanıtını geciktirdiği belirtiliyor. Ülkede yaratılan politik kutuplaşma doğrudan bir halk sağlığı sorunu olarak görülüyor. Yönetim krizi ile salgın krizi bir çok ülkede baş başa gidiyor. Brezilya’da, Başbakanı Jair Bolsonaro binlerce yeni vakaya rağmen “küçümseme politikasını” devam ettiriyor.
Kıta 3.5 trilyon dolar borçlu
IMF verilerine göre, Güney Amerika ve Karayipler’de toplam devlet borçları yaklaşık 3.5 trilyon dolar. Ekvador’un sol gelenekten gelen eski Devlet Başkanı Rafael Correa, ülkenin şu anki başkanına eleştirilerini “Şu çelişkiye bakın. Hükümet böyle bir dönemde dış borç ödüyor. Bu daha fazla insan yitirmek demek çünkü hastanelerimizin yeterince ekipmanı yok ve maaşları ödemeyi bile kestiler. Bir de bizim işlerin böyle yürümesi gerektiğine inanmamızı bekliyorlar, yani maaşlar bekleyebilir, ama sermaye beklemez” sözleriyle dile getirdi.
Marksist şehir gerillalığı yapmış olan ve Brezilya’nın eski başkanı Dilma Rousseff da, ülkesi için “Koronavirüs krizi neo-liberal olmayan ve eşitsizliği azaltan yeni bir ekonomik ve finansal mimari için zamanın geldiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı. İki eski devlet başkanının dikkat çektiği nokta ise, dış borçlarını ödemeye çalışan ülkelerde salgın krizinin derinleştiği oldu.
100 bin kişiye 7 yoğun bakım ünitesi
Güney Amerika’da 65 yaş ve üstü, toplam nüfus oranının yüzde 9’un altında. Ancak Dünya Bankası verilerine göre, Güney Amerika’da hastanelerde her bin kişiye sadece 2,2 yatak düşüyor. Bin yoğun bakım ünitesi bulunan Şili, hasta başına düşen yatak kapasitesi açısından Güney Amerika’daki en zorlu durumdaki ülkelerden biri. Şili Demokrat Partisi Senatörü Guido Girardi “Devlet sağlık sisteminde 592 yoğun bakım yatağı mevcut, buna özel sektörü de katarsak en fazla bin tane daha ekleyebiliriz” diyor.
Yine The Lancet’de yayımlanan bir araştırmaya göre, Brezilya’da 100 bin kişiye 7 tane yoğun bakım ünitesi düşüyor. 210 milyon nüfuslu ülkede Brezilyalıların dörtte birinin kamusal sağlık sistemine ulaşamıyor.
İnsanlar çalışmaya devam ediyor
Kıta halkının yüzde 4,5’u günlük 1,90 dolar ve altında gelirle yaşamlarını sürdürüyor. Büyükşehirlerde yaşayan her 5 Güney Amerikalıdan biri “favela” olarak bilinen yoksul gecekondu mahallerinde barınıyor. Brezilya ve ülkenin en büyük kentleri Rio de Janeiro ve Sao Paolo’daki favelalarda hem devlet desteği çok az hem de yoksul nüfus salgın süresince de çalışmak zorunda.
Sao Paolo Üniversitesi’nden epidemiyolojist Dr. Paulo Lotufo, favelalardaki halkın temel temizlik ve sağlık hizmetlerine bile erişiminin çok kısıtlı olduğunu hatırlatarak, “Bazı bölgelerde durum Ekvator derecesinde kötüleşebilir” uyarısında bulundu.
Favela mahalleleri Brezilya işgücünün yüzde 40’ını oluşturuyor. Favelalarda yaşayanlar koronavirüse karşı “evde kal” önlemini imkânsız hale getiren yoksullukla boğuştuğu için özellikle kayıt dışı, güvencesiz ve korunmasız işlerde çalışmaya devam ediyor.
Rio de Janeiro’nun 4’te biri gecekondularda yaşıyor
Rio de Janeiro’nun favelalarında bu koşullarda yaşayan nüfusun sayısının ise yaklaşık 1.5 milyona tekabül ettiği düşünülüyor. Bu sayı ise tüm kent nüfusunun dörtte birine tekabül ediyor. Kentin en büyük favela mahallesi olan Rocinha’da, União Pró Melhoramentos da Rocinha Başkanı Wallace Pereira Rocinha, Globo Rio adlı gazeteye verdiği demeçte, şöyle şunları dile getirdi: “Valilik önleyici tedbirlerin hiçbirini almıyor. Burada halk bu önlemleri kendileri almaya çalışıyor. Biz kendi kendimizi bilgilendirici broşürler dağıtmaya, kendi arabalarımızla mahallelerde uyarıları duyurmaya çalışıyoruz. Topluluk radyosundan yayın yaparak halkı bilgilendiriyoruz. Biz kendi üzerimize düşeni yapıyoruz. Ama devlet otoriteler buna hiç yardımcı olmadı.”
Diğer yandan “Eu Seu Eu/Ben, Benim” adlı sivil toplum örgütü de virüs günlerinde kapı kapı yemek ve maske dağıtıyor. Bu oluşum eski mahkumlardan oluşuyor.
11 kişi gıda yardımına muhtaç yaşıyor
Arjantin’de ülkenin yüzde 40’ından fazlası yoksullukla mücadele ederken koronavirüsü karşıladı. Peronist akımdan gelen Devlet Başkanı Alberto Fernández, Mart ayı başından beri kamuyu ve olarak özel sektörü kapsayan bir dizi ulusal karantina tedbiri aldı. Ülkede 60 gün boyunca işten çıkarmalar yasaklandı. Kirasını ödeyemeyen yurttaşların da evlerinde kalmaya devam ederken, kira borçları 30 Eylül’e kadar donduruldu. Arjantin’de pandemi öncesinde sosyal eşitsizlik üst seviyelere çıkmış ve ülke ekonomisi resesyona girmişti, 8 milyon kişi gıda yardımına muhtaç yaşıyordu. Pandemi sonrasında bu sayı 11 milyona yükseldi.
Arjantin Katolik Üniversitesi’nin araştırma sonuçlarına göre, sokakta satıcılığı yapan, evlere temizliğe giden ve benzeri pek çok kayıtsız işte çalışan Arjantinli emekçilerin işlerinden olması, ülkedeki sosyal eşitsizliği derinleştirdi. Buenos Aires’in en yoksul mahallelerindeki insanlar ise bu eşitsizliğe karşı dayanışmaya ağları örmeye çalışıyor. DW’de yer alan bir haberde, evsiz bir Arjantinli Pate, “Gönüllüler bize yardım ediyor. En azından haftada üç gün yemek alabiliyoruz” diyor.
3 salgın birden
Koronavirüs, Güney Amerika’ya üçüncü bir salgın olarak geldi. Kolombiya Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Başkanı Alfonso Rodriguez, “Aynı anda Dang humması, kızamık ve şimdi Covid-19 ile üç pandemiyi aynı anda yaşıyoruz” diyor. Geçen sene kıtada 14 ülkede 20 bin 554 kızamık ve 3 milyonu aşkın Dang Humması rapor edildi.
Uzmanlar birden çok pandeminin çakıştığı bu özgün duruma “sindemi” adını veriyor.
Tropikal Hastalıklar Çalışma ve Kontrol Programı Direktörü Iván Darío Velez, “Kolombiya’da tek salgın Kovid-19 değil. Henüz Nisan sonu 50 bin Dang Humması teşhisi yaptık” bilgisin veriyor. Arjantin yerel gazetelerinde Buenos Aires’te şu an 6 bin Dang Humması vakası olduğu bildiriliyor. El Espectador’a konuşan Gutiérrez Çocuk Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Bölüm Başkanı Dr. Angela Gentile ise, “Dang salgını 2019 Kasım ayında başladı ve neredeyse 2016 yılındaki salgın kadar yayıldı” açıklaması yapmıştı.
Cenazelerin sokaklarda kaldığı Ekvator’da yaşananların mevcut “sindemi” durumuyla alakalı olabileceği düşünülüyor. Kıtanın en çok bulaşıcı hastalık görünen ikinci ülkesi olan Peru’da yaşayan bulaşıcı hastalıklar uzmanı Cristian Diaz, El Espectador’a yaptığı açıklamada “Hafif Dang Humması vakalarının semptomları Kovid-19 semptomları ile çok benzerlik gösterdiği için çakışıyor” dedi.
Travel Medicine and Infectious Disease (Seyahat Tıbbı ve Bulaşıcı Hastalıklar) adlı bilimsel dergide yer alan bir makalede çift bulaşışı hastalık durumunun çakışmasına dair şu bilgiler paylaşıldı: “Latin Amerika’da her iki virüsün bulaştığı ko-enfeksiyon (çift bulaşma) vakalarına rastlama olasılığımız yüksek. Hızlı Dang testlerindeki yanlış pozitif sonuçlar, Kovid-19 tanısının gözden kaçırılmasına neden olabilir. Bu hem hasta hem halk sağlığı için bir tehdit. Bu nedenle SARS-CoV2/Dang için güvenilir hızlı testlerin yakın gelecekte geliştirilebilmesi çok önemli.”