İzmir Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevi’ndeki tutuklular adına 4 Temmuz tarihinde aileler aracılıyla mektup yollayan Mehmet Yavuz ve Orhan Çaçan, yaşanan hak ihlallerini anlattı.
Tutuklular, Adalet Bakanlığı genelgeleri kapsamında kendilerine tanınan hakların cezaevi müdürü Abdullah Demirci tarafından gasp edildiğini kaydetti. Tutuklular, mektup ve kitapların yırtılarak bilgi edinme haklarının keyfi bir şekilde engellendiğini, buna itiraz etmek istediklerinde ise cezaevi müdürü Demirci’nin “Devlet benim, gidin nereye şikayet diyorsanız edin” diyerek taleplerini reddettiğini vurguladı.
Cezaevi müdürü Demirci’nin kanunlarda bulanan tüm prosedürlerin aksine hareket ederek cezaevinde bir provokasyon zemini yaratmak isteği belirtilen tutukluların mektubunda, neredeyse üç günde bir “kısmi arama” adı altında kamera ve dedektörlerle koğuşlara girildiği yazıldı. Mektupta, “Her yer taraf adeta talan edilmektedir. Birçok cezaevinde bulunan ve cezaevi kantinlerinde satılan radyo, makas, cımbız, pil vb. malzemelere el konulmakta, bunlar yasak eşya kategorisine alınarak farklı bir hava yaratılmaktadır. Yine tüm elbiselerimiz yerlere atılmakta, mektup ve kitaplarımız yırtılmakta, yiyeceklerimiz birbirine karıştırılmakta. Tüm bunlar için görüşme taleplerimiz olmasına rağmen herhangi bir yanıt verilmemektedir” denildi.
Mektubun devamında şu ifadeler kullanıldı: “Tüm yaşanların yanı sıra ayrıca 4 yıla yakın bir süredir Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde görevli olan Abdullah Demirci’nin Adalet Bakanlığı’nın bizlere genelgelerle tanıdığı hakları gasp etmektedir. Hiçbir sosyal ve sportif faaliyetlere çıkarılmıyoruz. Bunları talep ettiğimizde ‘örgütsel ilişkinize izin vermeyeceğim’ diyerek, taleplerimizi dikkate almamaktadır. Bu ısrarımızı sürdürdüğümüzde de bize ‘Devlet benim, gidin nereye şikayet diyorsanız edin’ demektedir. Kamuoyu ve ilgili kurumlara sormak istiyoruz, bizler Adalet Bakanlığı tarafından mı yoksa adı geçen bu müdür tarafından mı yönetilmekteyiz? Müdürün tahrikçi yaklaşımı devam ederse ve buna zemin sunacak bir ortam doğarsa bundan biz sorumlu olmayacağız.”
İZMİR