Dêrsim Belediyesine kayyım atamasına birçok kesimden tepki gelirken DEM Parti milletvekili Özgül Saki, ‘Faşist inşayı durdurmak için tüm demokrasi güçlerinin direnmesi zorunludur’ dedi
Colemêrg (Hakkari), Esenyurt, Mêrdîn (Mardin), Êlih (Batman), Xelfetî’nin (Halfeti) ardından dün akşam saatlerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Dêrsim ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki Pulur (Ovacık) belediyelerine kayyım atandı. Dersîm ve Pulur belediyelerine kayyım atanmasına dair birçok kesimden tepki geliyor.
‘Sömürgeci uygulama’
Kayyım uygulamasının iktidarın “çürümüşlüğünü” gösterdiğini belirten Özgül Saki, “Kayyım, faşizan ve sömürgeci bir uygulamadır” diyerek, devamla şunları kaydetti: “Seçilmiş belediye başkanları azledilerek, keyfi gerekçelerle tutuklanarak ve yerlerine kayyım atanarak halkın öz kaynakları belediyeler eliyle sınırsız ranta ve talana açılmakta. Hem de halkların kendini demokratik biçimde yönetme hakkı, varlığı, kimliği, kültürü inkar edilmektedir. Kayyım pratiği aynı zamanda her türlü faşizm biçiminin temel niteliği olan kadın düşmanlığı üzerinde yükselmektedir. Nitekim kayyımların öncelikle kadın kazanımlarına saldırdığını daha önce de gördük, yaşadık.”
Demokrasi güçlerine çağrı
İktidarın kayyımlarla Kürt halkını, demokrasi güçlerini, sosyalistleri, emekçileri, kadınları sindirmeye çalıştığını dile getiren Özgül Saki, “Faşist rejim kurma heveslerinin kursaklarında kalacak. Kürt halkı daha önceki kayyım uygulamalarında olduğu gibi iradesini ipotek altına almaya çalışanlara karşı geçit vermemiştir, vermeyecektir. Dersim halkının tarihi direnişlerin tarihidir. Elbette kayyımı da tarihin çöp sepetine gönderecektir. Kayyım saldırılarını püskürtmek, faşist inşayı durdurmak için tüm demokrasi güçlerinin direnmesi, hatta tüm muhalefetin bu gaspa karşı amasız fakatsız karşı durması zorunludur. Adalet, eşitlik, özgürlük ve toplumsal barışın yolu kayyım rejiminin ortadan kaldırılmasından geçer” ifadelerini kullandı.
‘Kayyıma karşı durmaya devam edeceğiz’
Belediye başkanları hakkındaki yargı süreçlerine işaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, “Hiçbir şekilde yargı ve diğer bütün süreçler tamamlanmadan kayyım atanmasını doğru bulmuyoruz. Belli ki yavaş yavaş bu sistemi devam ettirecekler. Kayyımcı anlayış artık Türkiye’de bir yönetim anlayışı olmuş. Geçen Meclis konuşmamda da dile getirdim. Kayyım nereden ve nasıl gelirse gelsin. Bu kayyım anlayışının tam karşısında duracağız. Kayyım halkın iradesine darbedir. Biz de tam olarak bunun karşısında durmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Umut hakkı’ ve kayyımlar
Yaşananların iktidarın hukuk, demokrasi ve halk iradesi konusunda “samimiyetsizliğini” gösterdiğini ifade eden Ahmet Faruk Ünsal, “Kürt siyasal taleplerinin seçmen iradesiyle somutlaştığı durumlar söz konusu olunca, devletin hukuk tanımazlığı iyice pervasızlaşıyor. Abdullah Öcalan’ın ‘umut hakkı’ çerçevesinde özgür bırakılması ve Meclis’te konuşturulması tartışılırken, tüm bunların yaşanması son derece dikkat çekicidir. Kayyım atamaları ve DEM Partili yerel siyasetçilerin tutuklandığı bugünlerde bir de Öcalan’a 6 ay avukat görüş yasağının getirilmiş olması gösteriyor ki; bir bütün olarak Kürt siyasi hareketi devletin beklediği siyaset tarzına razı olmamıştır. Her halükarda devleti ikna etmenin yolu, siyasetin yanı sıra geniş katılımlı şiddet dışı barışçıl protestolarla talepleri gündemden düşürmemekten geçiyor” diye belirtti.
Kaynak: MA