Her Ramazan ayında evde anne babama gayriihtiyari hatırlattığım bir şey var.
Anladığım ve tahmin ettiğim kadarıyla bize has bir şey değil, pek çok evde durum aynen yaşanıyor!
Mevzubahis konu şu an çok güncel değil tabi! Köy-ilçe, ilçe-şehir sınırları flulaştı. Eskisi kadar popüler değil…
Helvadan bahsediyorum.
İddia ediyorum Kürdistan’daki 90 kuşağının çoğunda travma olarak duruyor.
Yani bu dönemde siyasal-toplumsal gelişmelerin yanında, bilinçaltında paralel yeşeren ve hepimizi etkileyen, üzerine daha konuşmadığımız bir travma bu!
Bir arzu nesnesi olarak ömrümüzü yedi. Hep sahurlardan kaynaklı.
Ben bu vahşetin mengenesinden, henüz köyde iken geçtim!
Teneke içindeki helvaları hatırlarsınız. Ramazan’da özenle alınır, sahur için de özenle saklanır ve saati geldiğinde de açılır, yenirdi.
Köydekiler çok nadir ilçeye gidip aldıkları için tabi daha bir kıymete binerdi. Zaten ne alaka ise 20 km ötedeki ilçeye gidene Los Angeles’a gitmiş muamelesi yapılırdı.
Helva konusuna geri dönecek olursam, şimdi durum bu kadar kolay değil…
Ama biraz konuşmamız gerek!
***
Ortada bir sorun vardı. Oruç tutmayanlar sahura kaldırılmazdı. Tek odalık köy evinde sahura kalkıldığında, sofra kurulduğunda ister istemez yatağımızın altından duyuyorduk.
Çay sesidir, tabak sesidir vs. İşte nedendir bilinmez, o nalet helvanın özlemi aşk acısı gibi yakıp yıkardı ortalığı.
Anne baba sofrada, helvayı da yiyor; sen de yorganın altındasın ve fal taşı gibi açık gözler, keskin kulaklarla olan biteni dinliyor, duyuyorsun.
İçinden geçen tek bir şey var: Tanrım dünyaya barış ve sevgi gelsin! Yok ya ne sevgisi ne barışı… Gerçekten de içinden geçen tek bir şey var, o da ‘hema ne olur bana da seslenseler, beni de kaldırsalar, oxlım hadê gel; sen de ye bir şey’ deseler…
Ama hiç demediler!
Asla seslenmediler… Sahura kalkanlar dönmedi, kalkmayanlar da ölmedi!
Zaten yıllar sonra helva yoksunluğu yerini ebeveyne ‘neden kaldırmadınız, kaldırsanız ölür müydünüz?’ sorusuna döner!
Ben de sordum. Geçen gün yine sordum! Hem de kendim gidip onlara kutuda olmayan helva alıp sahurda önlerine bırakırken sordum.
Babam güldü…
Valla biz de aynı şeyi yaşadık. Anne baba bizi kaldırmazdı, uyanıktık sahurda gizli gizli…
Bizimkiler de uyanık olduğumuzu bildikleri halde seslenmemişler!
Nasıl bilmesinler, yatak içinde bir o yana bir bu yana bükülürdük! Garip sesler çıkararak yatmadığımızı ima ederdik! Ama işe yaramazdı işte…
Haliyle babama sert çıktım: “Neden aynısını yaptınız bize?”
Zamanında Batman girişinde bulunan Toplum Ruh Sağlığı Merkezi’nin duvarında yazan bir yazı vardı: “Beni neden sevmediniz?”
Biz artık bu noktaya gelmiştik. Haliyle sorduğum soru evrenin tozuna karıştı!
Ne diyecek…
Fakat siz Romalı dostların bildiği üzere pes edecek değildik!
Gün içinde anne baba dışarıda ise ev içinde helva operasyonu olurdu. Bi kıtık da olsa tadına bakmak sonsuz bir mutluluğa eşitti. Saklanan kutuyu bulmak çok uzun sürmezdi. Köydeki diğer çocuklarla ara sıra helva toplantıları olurdu! Aramızda şanslı olanlar, gece kalkmış olanlardı… Bazıları sırf helva yemek için oruç tutuyordu, oruç sahura kalkmak demekti! Sahur helva idi, emekti, insanlıktı, xoştî…
İşte bu ahval ve şartlar içinde bazı stratejiler de geliştirmek zorunda kaldık.
Mesela nenemlerin evinde helva olduğu bilgisine sahiptim. Ama gidip direk ondan istemeye yüzüm tutmuyordu. Daha sonra köydeki tepelere gidip yoğunlaştım. Kırk gün değildi ama birkaç saat yani! Plan basitti: Neneyi gün içinde markaja al, gözüne girecek her şeyi yap!
Ben nenemi, nenem de beni seviyordu. Fakat bu yetmiyordu, helva için biraz daha fazlası lazımdı. Ben de nenemin günlük yaptığı işlere daha koşturur oldum. Mesela köy çeşmesine artık o değil, günde kaç kez ben gidiyordum. Plan başarıya ulaştı, çünkü tüm emeklerim helva ile sonuçlanıyordu. Fakat o yorgunluğa biraz helva değiyor muydu? Görünmez emeğimin karşılığı mıydı, bilemiyorum. Helvadan yoksun bırakan tarih buna karar versin!
Şimdi Amed’de, özellikle Bağlar ve Balıkçılarbaşı tarafında, daha çok köy duraklarının olduğu yerlere yakın hep kutu helvaların olması dikkatimi çekiyor. Sanki böyle köye ve oradaki çocuklara has bir meseleymiş gibi. Kente geldikten sonra helva meselesi kapandı bende!
Kapandı hepten. Siz de durumlar nasıl gelişti bilmiyorum… Umarım umut vardır!