Erdoğan’ın Alevi açılımın açıkladığı dergah Osmanlı’ya baş kaldırmış bir ihtilalci Alevi babasının dergahıdır. Şahkulu Baba Tekeli, II. Beyazıt döneminde Erdoğan’ın ‘Ecdadım!’ dediği Osmanlı’ya baş kaldırmış ve Osmanlı ordusunu birkaç kere perişan etmiştir
Hüseyin Kalkan
R. Tayyip Erdoğan’ın ‘Alevi Açılımı’nı açıkladığı dergah, Osmanlı döneminde ilk Alevi isyanına öncülük etmiş olan Şahkulu Baba Tekeli’nin dergahıdır. II. Beyazıt döneminde Erdoğan’ın ‘Ecdadım’ dediği Osmanlı’ya başkaldıran Şahkulu, Osmanlı başkentini tehdit edecek kadar kuvvetli bir isyana öncülük yapmıştır. Osmanlı ordusunu birkaç kez yendikten sonra, son çatışma Sivas yöresinde meydana gelmiş, savaşı isyancılar kazandığı halde Şahkulu çatışmalar sırasında kayıp olduğu için, isyancılar dağılmıştır. (Kim kaynaklara göre Şahkulu Baba Tekeli bu savaşta yaşamını yitirmiştir) Devlet için bir Alevilik projesi yürürlüğe koyan Erdoğan’ın bu projenin başlama vuruşunu Şahkulu Dergahı’nda yapması ilginç. Elbette Erdoğan ve danışmanları Şahkulu Baba’nın kim olduğu biliyorlar. Ama seçimi kaybetme korkusu ‘ecdadın’ düzenli ordunu ezen Şahkulu’nun dergahını gidip orada ‘Açılım’ yapmasına yol açtı. Bu Alevi açılımı değil, olsa olsa seçim açılımıdır. Öte yandan onu oraya davet eden dergahın yöneticileri de bu tarihi gerçeği göz önünde bulundurmalı ve attıkları adımın ne kadar vahim bir adım olduğu görmelidirler.
İsyan ve Osmanlı
Şahkulu Baba Tekeli İsyanı, II. Bayezid döneminde meydana geldi. Koşullar bir isyan için elverişlidir. II Bayezid yaşlı ve hastaydı, ayrıca oğulları arasında taht kavgası başlamıştı. (İsyan bastırıldıktan hemen sonra Şehzade Selim taht kavgasını kazandı, ilk işi Şahkulu İsyanı’na katılmış olanların üzerine yürümek oldu. Şahkulu’nun müritlerinin kökünü kazımak için kimi kaynaklara göre 80 bin, kim kaynaklara göre ise 100 bin Alevi katletmiştir. Bu padişah Türk tarihçiler tarafından Yavuz Sultan Selim olarak anılacaktır ve AKP iktidarı tarafında ismi Alevilerin gözüne sokulurcasına adı köprülere, meydanlara ve caddelere verilecektir.)
Şahkulu kimdir?
Safevi Tarikatı’nın şeyhi olan Şeyh Haydar’ın müridlerinden olan ve onun eğitiminden geçen Hasan Halife’nin oğlu olan Şahkulu Halife, babasının ölümü üzerine yerine geçmişti. Osmanlı’nın, kendilerini çok iyi gizleyen Safevi Tarikatı mensubu bu halifelerin başlangıçtaki faaliyetlerinden haberdar olmadıkları biliniyor. Osmanlı kaynaklarında ve arşiv belgelerinde “Şeytan kulu, Sofu, Karabıyıkoğlu” gibi isimlerle anılan Şahkulu, Antalya yakınlarındaki Yalınlıköy’de bir tekke kuran Hasan Halife’nin oğlu olduğu belirtilir. Babasının Safeviye tarikatının liderlerinden Şeyh Cüneyd ve Şeyh Haydar’ın yanında bulunduğu, daha sonra Kızılkaya’da Yalınlıköy’deki bir mağaraya çekildiği söylenir. Bazı Türk tarihçileri bu isyanı Şah İsmail ile ilişkilendirmeye kalksalar da bu konuda şimdiye kadar herhangi bir belge sunmamışladır. Osmanlı belgelerinde Şahkulu’nun etrafından toplananlarını Erdebil halkı olduğu belirtilir. İsyanın meydana geldiği yıllarda Osmanlı devleti hem ekonomi hem siyasi bir kriz yaşanmaktadır. Hem II. Beyazıt ve oğulları arasında hem de şehzadeler arasında taht kavgası yaşanmaktadır. Ayrıca vergi düzeninde yapılan adaletsizlikler sorunlara zemin hazırladı. Safevi ailesinden olan ve Anadolu’ya göç eden Hasan Halife uzun yıllar Alevi Türkmenlerle bağlantı içindeydi. İleriki yıllarda yerine oğlu Şahkulu Baba Tekeli geçti. Şahkulu’nun diğer lakabı da “Han”‘dır. Şahkulu Han sadece babasının tekkesini değil gösterdiği ilmi ve dini başarılar sayesinde Abdal Musa Tekkesi’nin de lideri olmayı başardı.
İsyanın gelişmesi
Şahkulu önemli miktarda taraftar topladıktan sonra, Batı Anadolu ve Rumeli’de bazı tekkeler ve dergahlarla ilişki kurmaya başladı. Bu sırada Osmanlı şehzadeleri arasındaki hoşnutsuzluk ve devlet erkanının kayıtsızlığından istifade ederek ayaklandı. Emrindeki kuvvetlerle Manisa sancağına gitmiş olan Şehzade Korkut’un hazinesini taşıyan kafileye saldırıp ganimet ele geçirdi. Antalya’yı basıp kadıyı öldürdükten sonra Kızılcakaya, İstanos (Korkuteli), Elmalı, Burdur ve Keçiborlu’yu aldıktan sonra Kütahya önlerine geldi. Kendi üzerine gönderilen Anadolu Beylerbeyi Karagöz Ahmed Paşa yönetimindeki Osmanlı kuvvetlerini mağlup edilerek paşayı esir almıştır. Şahkulu, Kütahya’yı kuşattı ve kale önünde Karagöz Ahmed Paşa’yı öldürdüyse de şehri alamadı. (22 Nisan 1511) Şahkulu bundan sonra Bursa üzerine yürümeye başlamış, kendisine karşı gönderilen Subaşı Hasan Ağa’yı da yenerek öldürmesi üzerine Bursa’da heyecan artmış, Şehzade Korkut, Manisa kalesine kapanmıştır. Bursa kadısının durumu İstanbul’a bildirmesi üzerine Vezir-i Azam Hadım Ali Paşa isyanı bastırmakla görevlendirildi. Şahkulu kuvvetleri Karaman Beylerbeyi Haydar Paşa’yı öldürdükten sonra kuzeye ilerlediler. Sefere görevlendirilen Şehzade Ahmet ile diğer şehzadeler Altıntaş mevkiinde Hadım Ali Paşa ile birleştiler ve Şahkulu ve taraftarlarını sarp bir dağda kuşattılar. Bu esnada Şehzade Ahmet asilere saldıracağı yerde saltanat iddiasıyla Yeniçerileri kendisine biat etmeye davet etti, fakat ret cevabı aldı. Bu sırada kuşatılan Şahkulu kuvvetleri bir yolunu bularak kuşatmayı yardılar. Hadım Ali Paşa isyancıları takibe koyulduysa da Yeniçerilerin kendisine biat etmemesine küsen Şehzade Ahmet kendi sancağına çekildi. Hadım Ali Paşa, Sivas civarındaki Çubukova ya da Gökçay mevkiinde Şahkulu kuvvetlerine yetişti ve iki taraf çarpıştı. Savaşta Şahkulu’nun ölmesi üzerine isyancılar arasında kargaşa çıktı. Bu esnada Hadım Ali Paşa da okla vurularak öldürüldü (2 Temmuz 1511), isyancılar da İran’a doğru gittiler. Bazı tarihiciler, Şahkulu İsyanı’nın Safevilerle ve Şah İsmail ile ilişkilendirmeye çalışırlar. Ancak bu isyan üzerine en çok çalışmış olan Tarihçi Feridun M. Emecen bu konu ile ilgili şunları yazıyor: “(Şahkulu) harekete geçmesinden Safevilerin direkt bir rolü yoktu, onlarla benzeri bir ideolojiden beslenen kendi müstakil ihtilalini, hem de Osmanlı payitahtını ele geçirerek gerçekleştirmeyi düşünmüştür. (Ötekilerin Peşinde Ahmet Yaşar Ocak’a Armağan, ‘İhtilalcı Bir Mehdilik’ hareketi mi? Şahkulu Baba Tekeli İsyanı üzerine yeni yaklaşımlar s. 527) Aynı tarihçi bir başka çalışmasında Şahkulu İsyanı’nın gelişimini şöyle anlatıyor: “Şahkulu Burdur’da Karagöz Paşa’nın ordusunu dağıtmayı başardı ve onu öldürttü; ardında da Şehzade Korkut’un kuvvetlerini bozguna uğrattı. Bursa’ya doğru hareketlendiğinde ise II. Bayezid’in hayatta olduğunu öğrendi ve kendisinin üzerine geleceği korkusu ile sığınabileceği bir hisar aramaya başladı. Geri çekilirken en son Sivas yakınlarındaki Çubuk’ta yapılan ve Veziriazam Hadım Ali Paşa’nın öldürüldüğü savaşta görüldü ve muhtemelen bu savaşta öldü; taraftarları Şah İsmil’e sığındı. İsyanı bastırmak için Hadım Ali Paşa ile birlikte görevlendirilen Şehzade Ahmed’in bu vazifedeki başarısızlığı, iktidar mücadelesinde ibreyi Şehzade Selim’den (Yavuz) yana çevirdi.” (Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi 1300-1600, s. 193) En önemli Osmanlı Tarihçisi sayılan Halil İnalcık, Şahkulu İsyanı ile ilgili şu belirlemede bulunuyor: “1511’de Şah-Kulu, Güneybatı Anadolu’da Teke-ilin’nde Kızılbaşların başında ayaklandı ve Kütahya’yı zapt ve beylerbeyini katletti, Bursa’yı tehdide başladı. Ona karşı hareket eden Veziriázam Hadım Ali Paşa savaş meydanında maktul düştü. Kızılbaş ayaklanması, hasta, ihtiyar ve asker gözünde nüfuzunu kaybetmiş olan Bayezid’in oğulları arasında taht için şiddetli bir rekabet ve mücadele ile aynı zaman rastlıyordu. Yeniçerileri tarafına kazanan Selim, nihayet İstanbul’a girmeyi ve babasını tahttan indirerek yerine geçmeye muvaffak oldu. (24 Nisan 1512). Saltanatının ilk iki yılını taht için rakip kardeşlerini bertaraf etmekle geçiren Selim, bu iş tamamlanınca, gerisinde emin olarak Şah’a karşı doğu seferine çıktı. (Halil İnalcık, Devleti-i ‘Aliyye, s. 136-137)” Bu iki yıl içinde ve çıktığı doğu seferinde Yavuz (Sultan) Selim, Aleviler için bütün zamanların katili ünvanını kazandı.
Toplumsal ve ekonomik yönü
1509 yılında Kuzey Marmara’da büyük bir deprem meydana gelir, tarihçilerin kayıtlarına göre Osmanlı’nın payitahtı büyük oranda yıkılır. Feridun M. Emecen, İslam ansiklopedisine yazdığı Şahkulu maddesinde depremin isyana etkisini daha çok manevi-dini anlamda olduğunu söyler. Şöyle yazar: “Bunda, ayrıca İstanbul’da küçük kıyamet denilen 1509’daki büyük depremin etkisiyle artık kıyamet vaktinin geldiği düşüncesinin etkili olduğu da söylenebilir. Onun Kütahya ve Bursa istikametindeki ilerleyişi, ayrıca Rumeli’deki müridlerine haber yollaması alenen Osmanlı idaresini hedeflediği konusunda açık bir delil oluşturur.” Ancak depremin getirdiği yıkımın yoksul Anadolu köylüsüne getirdiği maddi yük üzerinde durmaz. Ağırlaşan adaletsiz vergiler, zorla el konulan mahsul köylünün belini büker. Deprem nedeni ile bütün üretimin durduğu İstanbul’un yükünü ister istemez taşra çeker. Zaten Emecen isyanda yer alan sınıfları sıralarken Tımarı bozulan sipahilerden söz etmesi de bu tezi doğrulayan bir delildir.
Sonuç yerine
Şahkulu İsyanı’nın bu kısa özeti Osmanlı ile Alevilerin zıt kutuplar olduğunu, Osmanlı’nın Alevileri sömürdüğü, sömürmeye ses çıkardıklarında ise katlettiklerini göstermeye yeter sanırım. Bu hemen hemen bütün Alevi isyanları için geçerlidir. Ama Erdoğan, ‘açılımı’ Şahkulu Baba Dergahı’nda başlattığı için Şahkulu İsyanı’nı incelemek aydınlatıcı olur diye düşündük. Eğer bir Alevi açılımı yapılacaksa önce Yavuz’un ismi verilen köprülerden, caddelerden, meydanlardan vazgeçmek gerekiyor. Bu küçük bir samimiyet göstergesi olur. Ama Erdoğan, kira, elektrik parası ve bazı dedeleri maaş vererek Alevilerin kendi imkanları ile kurdukları cemevlerini devlete bağlamak istiyor.