MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘isteğiyle’ Yargıtay Başsavcılığı, 2 Mart 2021 günü Halkların Demokrasi Partisi (HDP) hakkında inceleme başlattı. Ancak hazırlık çok daha önceden yapılmış olmalı ki, Başsavcı Bekir Şahin, iki haftada iddianamesini hazırladı ve Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) 17 Mart 2021 günü dava açtı.
Partinin kapatılmasını ve eş genel başkanlar dahil 687 kişiye siyasi yasak getirilmesini isteyen Yargıtay Başsavcılık iddianamesi, AYM tarafından usulden reddedildi ve iddianame Yargıtay’a 31 Mart 2021 günü iade edildi. Ancak Başsavcılık yılmadı ve siyasi yasak istediği kişi sayısını 451’e indirdiği 843 sayfalık iddianamesini 7 Haziran 2021 günü AYM’ye yeniden verdi. AYM, ikinci iddianameyi 21 Haziran 2021 günü kabul etti.
Bunun üzerine iddianame ve ekleri 9 Temmuz 2021 günü HDP’ye tebliğ edildi. İki ay içinde ön savunma vermesi istenen HDP, iddianame ve eklerinin uzunluğu nedeniyle ek süre istedi ve iki aylık ek süre aldı. HDP’nin 5 Kasım 2021 günü verdiği ön savunmayı jet hızıyla okuyan Başsavcılık, hemen 29 Kasım 2021 günü esas hakkındaki mütalaasını verdi.
Gereken incelemelerden sonra Başsavcı’nın esas hakkındaki mütalaası 20 Ocak 2022 günü HDP’ye tebliğ edildi. Buna karşı partinin bir ay içinde vermesi gereken yazılı cevap için, HDP’nin başvurusu üzerine iki ay ek süre verildi. HDP, hazırladığı yazılı cevabı 19 Nisan 2022 günü AYM’ye verdi. Aslında kapatma davası tarafların bir-iki ay içinde yapacağı sözlü açıklama sonrasında sona erecekti.
Ancak Başsavcılık kapatma davası için ek deliller sundu. Ek delillerin AYM tarafından 12 Mayıs 2022 günü kabul edilmesi ve 26 Mayıs 2022 günü bu ek delillerin HDP’ye tebliğ edilmesi üzerine dava uzadı. HDP’ye ek deliller üzerine bir ay içinde savunma yapması istendi. HDP’nin bunun yetersiz olduğunu söylemesi üzerine, partiye bir ay daha ek süre verildi. HDP, 26 Temmuz 2022 günü Türkçe, 25 Kasım 2022’de ise Kürtçe ek deliller hakkında savunmasını verdi.
Yargıtay Başsavcısı, 10 Ocak 2023 günü sözlü açıklamasını yaptı. Artık dava neredeyse sona erecekti. Oysa 27 Mayıs 2023 günü yapılacak olan seçimler için seçim sathı mahalline girilmişti. Üstelik, Anayasa Mahkemesi, 5 Ocak 2023 günü aldığı bir ara kararla HDP’nin her yıl verilen ve seçimler nedeniyle fazladan alması gereken Hazine yardımına bloke koydu. (HDP’nin ihsas-ı rey anlamına gelen bu karara yaptığı itiraz üzerine, bloke kararı 9 Mart 2023 günü AYM tarafından kaldırıldı.)
Bunun üzerine, HDP kapatma davasındaki sürecin seçimler sonrasına ertelenmesini istedi. Ancak AYM, bu başvuruyu 26 Ocak 2023 günü reddetti ve HDP eşbaşkanlarını sözlü açıklama yapmaya çağırdı. HDP’nin seçimler nedeniyle sözlü açıklama için hazırlık yapamadıklarına dair başvuruları üzerine 14 Mart günü yapılması gereken sözlü açıklama tarihini 11 Nisan 2023’e erteledi.
HDP’nin seçimler öncesinde kapatılması ihtimaline karşı, eşbaşkanlar 11 Nisan 2023 günü sözlü açıklama vermediler ve erteleme talep ettiler. Ancak AYM, dava dosyasını hemen raportöre gönderdi. Böylece raportörün hazırlayacağı raporun AYM üyelerini dağıtılması ardından AYM de yargılamaya kolayca başlayabilecekti. İstenirse, HDP seçim öncesi kapatılacak, seçmen sandığa gittiğinde oyu vereceği partiyi oy pusulasında göremeyecekti. Neyse ki, HDP yönetimi, seçime Yeşil Sol Parti çatısı altında girmeye karar verdi ve 67 vekilini Meclis’e göndermeyi başardı.
Şimdi; 11 Nisan 2023 gününden bu yana -yani bir yılı aşkın bir süredir- raportörden ses seda yok. Dosya sümenaltı yapılmış durumda! Öyle ya, HDP’nin seçime girmesi engellendi. Daha başka ne olsun; kapatma davasında HDP aleyhine bir sonuç çıksa ne olur, çıkmasa ne olur. Zaten HDP’liler Yeşil Sol Parti’yi de DEM Parti haline getirmişler ve yollarına devam ediyorlar.
Tüm bunları neden mi yazdık! Dün de Kobanê komplo davasında karar günüydü ama mahkeme heyeti, üç yıldır yaptıkları yüzlerce duruşmada dava dosyasında ne olduğunu kavrayamamış olmalı ki, karar vermek için hâlâ zamana ihtiyacımız var, dedi. Yani “tutukladığımız kişiler halen cezaevinde ve onları siyasetten uzak tutuyoruz nasılsa. Haklarında hüküm versek ne olur, vermesek ne olur” diye düşünüyor olmalılar. Ama bilmeliler ki, yargının da, ülkenin de canına okuyorlar…