Hava sıcaklığı düşünce çoğumuz su içme isteğimizi de yitiriyoruz. Su, şu ana kadar tanımladığımız bütün canlı türlerinde vazgeçilmez bir bileşen. Yaşamımızın normal döngüsünde, vücudumuz hayati işlevlerini yerine getirirken hatta nefes alıp verirken bile her an su kaybederiz. Vücudun tüm hücreleri ve organları, düzgün çalışabilmek için suya ihtiyaç duyar. Yetersiz su alımı birçok organ üzerinde olumsuz etkiye sahip. Bu organların başında ise kalp ve böbrekler geliyor. Uzmanlar susuz kalmanın kalpte ritim bozukluğuna neden olabildiğini belirtiyor. Susuz kalmak baş ağrıları, unutkanlık, konsantrasyon bozuklukları, dikkat dağınıklığı, kramplar gibi birçok sorun da ortaya çıkarabiliyor. Eklemlerin yağlanması, omurilik ve diğer hassas dokuların korunması, vücut ısısının düzenlenmesi ve gıdaların bağırsaklarda emilimine yardımcı olması için de su gerekli. Su toksin adı verilen vücuttaki zararlı maddeleri atmaya yardımcı olur. Yorucu bir egzersizden sonra inatla su içmezseniz, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı gibi semptomlar baş gösterir. Su tüketimiyle bunlar ortadan büyük ölçüde kalkar.
Her insanın ihtiyacı farklı
Günümüzdeki en büyük problemlerinden biri, insanların kendini sürekli halsiz ve yorgun hissediyor olması. Uzmanlar, kronikleşmiş halsizlik ve yorgunluğun altında yatan başka sebeplerin olup olmadığı araştırılması gerektiğini; ancak bu halsizliklerin, çoğu insanın farkında olmadığı temel sebebi genellikle vücuttaki su kaybı olduğunu belirtiyor. Su ayrıca mineraller ve yapıtaşlarının çözünmesine yardım eder, böylece bu maddelerin vücuda alımı kolaylaşmış olur. Bağışıklık sisteminin doğru işleyişi için su tüketiminin önemine vurgu yapılırken, her insanın günlük su tüketim ihtiyacının farklı olduğu da belirtiliyor.
Günlük tüketilecek su miktarı, kişinin günlük yaptığı aktiviteye göre değişir. Her gün tüketilmesi gereken, evrensel olarak kabul edilmiş su miktarı yoktur, ancak sağlıklı miktarın ne olduğu konusunda genel bir fikir birliği vardır. Tıp Enstitüsü’ne (IOM) göre erkekler için yeterli miktarda alım günde yaklaşık 3 litre, kadınlar için yeterli miktarda alım yaklaşık 2,2 litre olarak tanımlanmıştır. Ancak, 2002’ninKasım ayında Journal of Physiology dergisinde yayınlanan bir makale, ortalama bir insanın günde 2 litre ek su içmesi gerektiğine dair hiçbir bilimsel verinin olmadığı sonucuna varmıştır.
Su bebek ve çocuklar için de hayati önem taşıyor. Ebeveynin günlük su tüketimi çocuğun su içme alışkanlığında da belirleyici olabiliyor. Yetersiz su tüketen çocukların konsantrasyonları düşebilir ve öğrenme yetenekleri azalabilir. Bu da başarıyı olumsuz yönde etkiler. Su, kimyasal bir maddedir ve her kimyasal madde gibi ölümcül olabileceği bir doz vardır. Dünyada tüm yaşam suya muhtaç olsa da, belli bir sınırın üzerine çıkıldığında su da herhangi bir kimyasal gibi bir canlıya, dolayısıyla insana zarar verebilir. Bundan dolayı her şeyin olduğu gibi suyunda fazlası zararlı olabilir.
Öte yandan, geçmiş çağlardan beri her medeniyet, dünya üzerinde su kaynaklarının olduğu bölgeleri kendine yerleşim yeri olarak seçmiştir. Günümüzde de durum farklı değil. Şirketler ve onların çıkarına hizmet eden devletler maden ve petrol yatakları gibi yeraltı ve birtakım yer üstü zenginlikleri üretim süreçlerinde kullanmak amacıyla yıllardır dünyanın tüm kaynaklarını geri dönülmez biçimde zarar verirken aynı zamanda yaşamı kirletiyor. Yakın gelecekte geri dönüşü mümkün olmayacak biçimde kirlenen ve tükenme eğrisine giren “su” varlığı için su savaşlarının yaşanacağı belirtiliyor.
Gülcan Kılagöz