SES Amed Şubesi, Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde hasta yakınlarının sağlıkçılara şiddet uygulamasını protesto ederek, asıl sorumlunun Sağlık Bakanı ve iktidarın olduğunu vurguladı
Dicle Üniversitesi Hastanesi Nöroloji yoğun bakımı servisinde 29 Eylül’de hasta yakınları tarafından sağlık emekçilerine saldırı gerçekleşti. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed şubesi, Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimlik önünde saldırıyı protesto etti. “Tüm topluma ve tüm sağlık kurumlarına sirayet eden şiddete hayır” pankartının açıldığı açıklamaya Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DEV – SAĞLIK İŞ) üyeleri ve çok sayıda sağlık emekçisi katıldı.
Sağlık sistemindeki yetersizliklerin, halk tarafından sağlık çalışanlarına mal edildiğini dile SES Amed Şubesi Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, “Bu da sağlık çalışanlarına şiddet yönelimine neden oluyor. Şiddeti toplumsal şiddet dalgasından ayrı tutmamak gerekiyor bugün toplumda kadınlara ve çocuğa yönelik şiddetin hepsi birbiriyle ilişkilidir. Bunun dalga dalga yayılması sağlıkçılara kadar sirayet ediyor” şeklinde konuştu.
‘Sağlık politikalarının sonucudur’
Ortak açıklamayı okuyan SES Dicle Üniversitesi Temsilcisi Sezgin Güler, şiddettin bir pandemi gibi sağlık alanlarına yayıldığını belirterek, bu şiddetlerin kimi zaman yaralanmalarla kimi zaman da ölümlerle sonuçlandığını söyledi. Sağlıkta şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Güler, “Gücünü sağlıkta dönüşüm adı altında kışkırtılmış sağlık taleplerinden, sağlık emekçilerinin köle gibi gösterilmesinden, hastaların müşteri olarak görülmesinden, ‘giderlerse gitsinler’ gibi söylemlerle değersizleştirilen mesleklerimizden, siyasilerin ve idarecilerin sağlık emekçilerine yönelik olumsuz yaklaşımlarından, kullandıkları zehirli dil ve söylemlerden ve liyakatsiz yöneticilerin mobbinginden almaktadır. Yani 20 yılı aşkın süredir bu iktidarın uyguladığı, dayattığı sağlık politikalarının sonucunda oluşan ve acı veren bir durumdur şiddet” dedi.
‘Sorumlular her alandaki yöneticileridir’
Bir yurttaşın vefat etmesi ardından aile bireylerinin sağlık çalışanlarına saldırdığına dikkat çeken Güler, “Sağlıkçılar kendini korumak için tuvalete ve odalara sığınmış, bunun üzerine yoğun bakımda bulunan tüm malzemeleri fırlatıp kırarak malzemelerin kullanılamaz hale gelmesine neden olmuşlardır. Toplumun tüm kesimine sirayet eden şiddet kültürü, kadına, çocuğa ve emekçiye yönelik şiddetten ayrı tutulamaz” diye kaydetti.
Şiddet olayındaki hastane ihmallerine de dikkat çeken Güler, şunları söyledi:
“Sadece kartla açılması gereken kapıların bozuk olması, isteyen herkesin kapıyı elle açarak, üçüncü basamak yoğun bakıma bu kadar rahat girebilmesi, defalarca bildirilmesine rağmen malzeme olmadığı için tamirinin yapılamaması en büyük ihmaldir. Yine üçüncü basamak yoğun bakımlarda durumu çok ağır hastalar olduğu için olası şiddet olaylarına karşı kapının önünde beklemesi gereken güvenlik elemanı eksikliği bahane edilerek yeterli güvenliği sağlayamamakta yine büyük bir ihmaldir. Çalışanların güvenliğini sağlamak zorunda olan hastane yönetiminin ihmalleri şiddetin önünü açan nedenlerdir. Sorumlular belli, Sağlık Bakanı başta olmak üzere bu iktidarın sağlık belirleyicilerine etki eden her alandaki yöneticileridir.”
‘Meclis’te de bile kan akıtıyorlar’
DEV SAĞLIK İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ümit Umdu da, “Artık yeter, ölmek istemiyoruz. Geçmişte de gördüğümüz gibi bir sürü sağlık emekçilerimiz şehit oldular ama ne yazık ki mevcut iktidarın politikası bunların önüne geçmediği gibi artık Meclis’te de bile kan akıtıyorlar. Biz bu durumda kime sığınacağız kim bize sahip çıkacak. Ama şunu iyi bilinsinler ki sağlık emekçi arkadaşlarımız hiçbiri yalnız değildir yalnız da kalmayacaktır sonuna kadar da yanında olacağız” diye kaydetti.
Kaynak: MA