Hükümetin tedbirsizliği ve koruyucu ekipman yetersizliği sağlık emekçilerini vuruyor
Gülcan Dereli
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgın sürecinin en fedakârca çalışan sağlık emekçileri halka hizmet ederken bir bir yaşamdan kopuyor. Dünyada en çok yaşamını yitiren sağlık emekçiler sıralamasında Türkiye başı çekiyor. Çoğu zaman seslerini duyurabilmek için toplu bir şekilde görevlerinin başındayken bulundukları hastanenin bahçesinde hükümete seslenerek, ‘yaşatırken ölmek istemiyoruz’ diye haykırıyor. Ancak hükümet birçok konuya olduğu gibi sağlık emekçilerinin çığlığına kulak tıkıyor. Hekimler ve sağlık çalışanları salgının başladığı günden bu yana koruyucu ekipman eksikliği, çalışma şartlarının ağırlığı, tedbirlerin yeterince alınmaması, özlük hakları gibi konularda hükümete çağrılarda bulunuyor. Bugüne kadar 37’si hekim 73 sağlık emekçisi koronadan yaşamını yitirdi. Biz de Yeni Yaşam gazetesi olarak yaşamını yitiren tüm sağlık emekçisinin bilgilerini okurlarımız için topladık. Ambulans şoföründen temizlik işçisine, hemşiresinden teknisyenine, hasta bakıcısından hekimine sağlık emekçileri, ihmaller zincirinin sonucu can verdi.
Korona meslek hastalığı kabul edilmeli
Sağlık emekçilerinin durumunu Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman ile konuştuk. Adıyaman, salgının hiçbir zaman kontrol altına alınmadığını ve salgın ile mücadelenin sağlık emekçilerine bırakıldığını söylüyor.
Defalarca uyardık
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Yurttaşlarımız maskelerini güzel taksınlar, fiziksel mesafeye dikkat etsinler, ellerini temizlesinler” konuşmasını anımsatan Adıyaman, “Salgınla mücadele böyle yapılır mı? Türk Tabipleri Birliği olarak defalarca uyardık. Bunlar neler? Toplu olarak yan yana durmak, aktiviteler. İşte bu düğün olur, taziye olur, namaz olur, miting olur, gördüğümüz bazı mitingler var. Birtakım kutlamalar var. Şimdi bunları siz açarsanız, kısıtlamazsanız o zaman tabii ki salgın ile mücadele edemezsiniz” diye kaydediyor.
Mücadele hastanelerde yürütülüyor
Tüm yükün sağlık emekçilerine kaldığının altını çizen Adıyaman, sözlerine şöyle devam ediyor: “Net olarak sağlık emekçileri koronavirüs salgınında savunmasız bırakıldılar. Kendilerini çok bitkin, yorgun, tükenmiş ve değersiz hissediyorlar. Bu yüzden de birçok sağlıkçılar emekli oluyor ya da istifa ediyor. Günbegün Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçisi sayısı artıyor. Koşullarında en ufak bir iyileştirme yok. Başından beri Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’na konuyu biz açmaya çalıştık ama çalışma şartlarında en ufak bir şekilde düzeltilmedi. Acil servislerde ve pandemi servislerinde yığılma çok fazla.”
Hastanelerde yer yok
Salgın ile mücadelenin sahada ve birinci basamakta olması gerektiğini vurgulayan Adıyaman, “Türkiye bunun aksine epitomoloji biliminden yararlanacağına işi tedaviye bıraktı” diye kaydeden Adıyaman, “Dolayısıyla da gerçekten büyük sıkıntılar var. Hastanelerde yatacak yer yok. Özellikle küçük hastaneler de küçük iller tıkandı. Servislerde bile yoğun bakımlarda yer olmadığı için servislere yatırılan hastalar var. İlaçlarla ilgili sıkıntılar var. Koşullar bir türlü iyileşmiyor. Hekimler, hastalarla mücadele ediyor. Diğer yanda, hemşireler, teknisyenler, hasta bakıcıları, onlar da bu hastalara damar yolu açıyor, serum takıyor, hasta bakıyor, asansörcülerde direkt temas halinde bu nedenle de onların da hastalığa yakalanma riski çok fazla oluyor” diyor.
İnsanlar dip dibe
Adıyaman, “Özellikle şehir hastanelerinde dinlenme odaları çok ufacık. O odada dinlenirken diğer sağlık çalışanlarına çok rahat bulaştırabiliyor. Bu arada tabii bütün hastanelerde Covid-19 testi, PCR test bile yapmak için kuyruklar var. Ya da acillerde kuyruklar var. Bu kuyruklarda yani fiziksel mesafeyi bir tarafa bırakın insanlar dip dibeler. Burada bile hastaneye gidip test yaptırmak isteyenler hasta olmadıkları halde hastalığı bu kuyruklardan kapabilirler. Yani çok riskli” diye vurguluyor.
Meslek hastalığı kabul edilmeli
Covid-19’un meslek hastalığı olmak zorunda olduğunu ve bununla ilgili yasa tasarısı verdiklerini ancak bu rağmen hiçbir adım atılmadığını söyleyen Adıyaman, “Sağlık Bakanlığı bu konuyu ciddiye almadı, bizim işimiz değil Çalışma Bakanlığı’nın işi dedi. Covid-19 hastalığının bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi şart. Çünkü en azından hayatını kaybeden arkadaşlarımız geride bıraktıklarına manevi ve sosyal birtakım iyilikler bırakmak istiyorlar” diyor.
Yalnız bırakılmak istemiyoruz
Yaşamını yitirenler emekçilerin yakınlarının da çok mağdur olduğunun altını çizen Adıyaman, “Bakın çocukları geride kalıyor. Aileleri geride kalıyor. Onların okulları, eğitim masrafları var. Arkadaşlarımız mücadele ederken en azından meslek hastalığı sayılırsa kendilerinden sonra kalanlar için destek sağlanacağı bilmeleri bir teselli olabilecekler. Arkalarında kalanlara maddi ve manevi bir güvence sağlanmış olacak. En azından bunun bir an önce yasalaşması ve geriye dönük olarak da çalıştırılmasını istiyoruz. Artık sağlık çalışanları tükendi, ölüyor. Herkesin bu mücadelede bize destek olmasını istiyoruz. Yalnız bırakılmak istemiyoruz. Arkadaşlarımız hâlâ fiziksel saldırıya uğruyor. Biz en başından beri diyoruz ki eğer siz sağlık çalışanını koruyamazsanız, toplumu kesinlikle koruyamazsınız” diye belirtiyor.