Van’da bulunan ve her yıl tiyatro festivali düzenleyen Üvercinka Kültür Sanat’tan Fatih Taşdemir ile tiyatroların içinde bırakıldığı bu süreci ve hükümetin 1 Temmuz kararını konuştuk
Neğşirvan Güner/İstanbul
Koronavirüs salgını nedeniyle iki aydan fazla bir süredir kapalı olan tiyatro salonlarının 1 Temmuz’da “gerekli” önlemlerin alınması şartı ile açılabiceği belirtildi. Tiyatrocular ise tekrardan perdelerini açabilmek için kurdukları Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin bu tarihte neden açılamayacaklarını 7 maddelik bir metin ile geçtiğimiz günlerde duyurmuştu. İnisiyatifin taleplerinin hükümet tarafından kabul edilmesi için başlattığı imza kampanyasında ise şu ana kadar 32 bini aşkın imza toplandı. Van’da bulunan ve her yıl tiyatro festivali düzenleyen Üvercinka Kültür Sanat’tan Fatih Taşdemir tiyatroların içinde bırakıldığı bu süreci ve hükümetin bir 1 Temmuz’da kararını konuştuk.
- Koronavirüs salgını sürecinin başlaması ile bağımsız tiyatroların içinde bırakıldığı durumu kısaca anlatabilir misiniz?
Meramımızı anlatmada bize olanak sağlayan bütün basın emekçilerine sizin şahsınızda teşekkür ederim. Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde demokrasinin işletilmesi, aklın ve ferasetin değil, finans çevrelerinin baskınlığı sonucunda ortaya çıkan siyasetçilerin insafına bırakılmış durumda. Meclis’in dörtte üçü müteahhitlerden oluştuğu için yapılan beton yığınlarının arasına sanatsal ürün ve hizmetlerin konulması kimsenin aklına gelmez. Nitekim öyle de oluyor. Bizim anayasamızda özel tiyatroları gözetecek hiçbir madde yok maalesef. Mesleki tanımlarımız dışında bir karşılığımız yok. Devlet Tiyatroları yönetmeliğinde yapılan değişiklikler sanki bizi de kapsıyormuşçasına dillendiriliyor bu da siyasi çalımdan başka bir şey değil (Gülüyor). Tiyatro alanında yapılan bütün harcamalar ve müjde diye manşetlendirilen haberlerin tek muhattabı Devlet Tiyatroları’dır. Bu süreçte binlerce tiyatro emekçisi büyük zorluklar yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. Özel tiyatrolar olarak, anayasada bizim de haklarımızın gözetildiği adil ve eşitlikçi yasaların çıkarılması için Türkiye’de 427 tiyatro topluluğu bir araya gelerek bir inisiyatif oluşturduk. Umarım bu birlikteliğimiz bize yeni kazanımlar sağlar.
- Kültür Bakanlığı’yla görüşmeler oldu. Talepleriniz vardı?
Nasıl bir sonuç ortaya çıktı? Bakanlıktan bir takım taleplerimiz vardı. Bu taleplerimizi de bir manifestoyla deklare ettik. Bu taleplerin yerine getirilmesi için Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi olarak imza kampanyası başlattık. Tiyatro emekçilerinin yanı sıra seyircimizden de büyük destek aldık ve 32 bin imzaya ulaştık. Bu imzaları da bakanlığa ilettik ve sonuç bekliyoruz.
- Son süreçte 427 tiyatronun içinde bulunduğu Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi kuruldu. Taleplerinizin kabul edilmesi için başlattığınız kampanyada 32 bini aşkın imza topladınız. Yayınlanan genelgede tiyatroların 1 Temmuz’da açılabileceği belirtiliyor. Perdelerinizi açabilecek misiniz bu tarihte?
1 Temmuz’da sahnelerimizin açılması mümkün görünmüyor. Sahnelerimizin açılabilmesi için istenen şartların yerine getirilmesi mümkün değil. Bunun sağlanabilmesi için taleplerimizin karşılık bulması gerekiyor.
- Tek başınıza bırakıldığınızı düşünüyor musunuz?
Bireysel olarak tek başınalık, sanatsal üretimin kamçılayıcısıdır. Bu süreçte kim bilir ne muhteşem projeler üretildi. Hayat normale döndüğünde bu yaratımlar sahnelenecek ve birlikte göreceğiz. Sorunuza gelecek olursak; tiyatro emekçileri her zaman tek başınadır. Onları yalnız bırakmayan seyircileridir. Seyircilerimizle tekrar kavuşacağımız an yalnızlığımızın sona ereceği andır.
- Umutlu musunuz?
Her zaman. Umudunu yitirmiş kimse ölmüş kimsedir, yaşamıyordur artık. Biz umudunu yitirmeyenlerdeniz. Gelecek güzel günlere gebe. Nazım’ın dediği gibi ‘güzel günler göreceğiz.’