Ankara Katliamı’nın duruşmasında, IŞİD soruşturmalarının sonuçsuz kalmasını eleştiren avukatlar mahkeme heyetine, ‘Ankara Katliamı, tek başına IŞİD eylemi mi midir?’ diye sordu
Ankara’da 10 Ekim 2015’te 103 kişinin hayatını kaybettiği Gar Katliamının karar duruşması başladı. Üç gün sürecek olan duruşma ‘güvenlik’ gerekçesiyle taşındığı Sincan Ceza İnfaz Kurumu’nda yapıldı. Yoğun güvenlik önlemi altında başlayan duruşmaya Türkiye’nin birçok yerinden aileler katıldı. Duruşma Avukat Murat Kemal Gündüz’ün, duruşmanın Sincan Cezaevi Kampüsü’ne alınmasına ilişkin görüşünü bildirmesiyle başladı. Gündüz “Duruşma resmen şehirden kaçırıldı. Adeta sanal bir yargılama yapılıyormuş havası var. Bu durumu kınıyoruz” diyerek beyanda bulundu. Mahkeme Başkanı, dava dosyasına sanık ve mağdur avukatlarının gönderdiği dilekçeleri okuduktan sonra savcı da daha önce verdiği mütalaasınıtekrarladı ve bu mütalaa doğrultusunda karar verilmesini istedi. Ardından hayatını kaybedenlerin aileleri karar aşamasında olan davaya ilişkin değerlendirmede bulundular.Katliamda yakınlarını kaybedenlerden Zöhre Çelik, “Ben oğlumu ararken üstümüze gaz bombası atıldı. Oğlumun gaz bombalarından nefesi daraldı da orada öldü. Bizim çocuklarımızın üstüne gaz bombası atanlar, onları hastahaneye yetiştirmeyenler, bu katliama göz yuman yetkililer neden yargılanmıyor. Biz bu duruşma salonuna gelirken kaç aramadan geçtik, keşke miting günü de bu kadar arama yapılsaydı” dedi.
‘Sorumlular yargılanmıyor’
Katliamda hayatını kaybeden Uygar Coşgun’un annesi Emel Coşgun, mahkeme heyetine “Ben meslektaşınız Avukat Uygar Coşgun’un annesiyim. Bir meslektaşınızın da katledildiği gerçeğini hatırlayarak bir karar vermenizi istiyorum” diye seslendi. 3 yıldır Ankara’da tedavi için gitmediği hastahane kalmadığını belirten Ahmet Andiç ise “Benim oğlum inşaat mühendisiydi, Diyarbakır’dan çocuklar ölmesin savaş olmasın diye mitinge katılmıştı. Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamlarında hep aynı isimler var ama hiçbir şey yapılmıyor. Sorumluluğu olan yetkililerin yargılanmasının önüne geçiliyor” dedi.
Mikrofon kapatıldı
Katliamda yaralanan ve arkadaşlarını yitiren Muhammet Kılıç olay anını anlatırken , “Allahuekber sesiyle patlayan bombayla yerlere dağıldık. 16 arkadaşımı kaybettim. Bizim vergilerimizle maaşlarını alan polis bizi korumadı, polis bize gülüyor. Yıllar sonra bu heyetten kandırıldık açıklaması duymak istemiyoruz. Görevini yapmayan sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Asıl suçlu bunlarındır. Elinizde bir sürü istihbarat raporları var, neden apar topar bu davayı bitirmek istiyorsunuz. Artık adalet iktidarın özel mülküdür” ifadelerini kullandı. Özcan Yaman da “ Dosya yeniden açılmalı, baştan sona deliller yeniden toplanmalı. Devlete uzanan diye bir şey var. Antep Emniyeti’ne adamlar bıçakla girip çıkıyormuş. Çağırın o emniyet görevlilerini, neden böyle oldu diye soralım. Neden sorumluluğu olan bir tane yetkili çıkmıyor. Siz davayı kapatmayı düşünüyorsanız bu dava yeniden açılır hakim bey. Durumu vicdanınıza bırakarak, yeniden düşünmenizi istiyorum”dedi. Daha sonra mahkeme heyetinden söz alan, katliamda yakınını kaybeden bir kişi, “Eli kanlı silahlı terör örgütü AKP’den ve elebaşı faşist diktatör Recep Tayyip Erdoğan’dan şikayetçiyim” deyince mahkeme başkanı mikrofonu kapattırdı. Bu konuşma sonrası mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.
‘Seçimle alakası olabilir mi?’
Aranın ardından söz alan Avukat Tonguç Cankurt,IŞİD soruşturmalarının farklı illerde sonuçsuz kalmasının nedenin iktidarın ceza yargılaması politikasının bir sonucu olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Tonguç, mahkeme heyetine “Acaba bu katliam tek başına IŞİD eylemi midir? 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında söylenen sözlerle alakalı olabilir mi bu eylem?” diye sordu.
ANKARA