Van’ın Çaldıran ilçesinde Kürtçe yer-yön tabelalarını kaldırılmasına tepki gösteren Kürt Dil Platformu Sözcüsü Söner, ‘O, sadece bir tabela meselesi değil. Kürt diline yönelik bir saldırıdır’ dedi
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimindeki belediyenin 2014’te Van’ın Çaldıran ilçesindeki kırsal mahalleleri gösteren Kürtçe yer-yön tabelalarının Van Büyükşehir Belediyesi kayyımı talimatıyla kaldırılması tepkilere neden oldu. Selik, Sêgira, Kurdoxlan, Hevîdan, Neçîrcan, Kurtikê Jêr, Kurtikê Jor, Çaçur, Teqiz , Selexane, Kel ve Mitkulî tabelalarının sökülmesinin ardından yerlerine sadece Türkçe tabelaların yerleştirildiği olaya ilişkin kayyımdan herhangi bir açıklama yapılmazken, Kürt Dil Platformu yöneticisi İrfan Söner, olayın Kürt dilinin üzerindeki tarihsel baskıya dayandığını kaydetti.
‘Baskı ve asimilasyon politikası’
Söner, 1930 yıllından 1990’a kadar Kürt dillinin devlet tarafından yasaklandığını belirterek, “90’lı yıllarda devlet geri adım atmak zorunda kaldı. Bu yasağı gevşetti. Ancak devlet yasakçı politikalarından hiçbir zaman vazgeçmedi. Çaldıran’da ki tabela meselesi, bunun devamadır. O, sadece bir tabela meselesi değil. Kürt diline yönelik bir saldırıdır. Bu yönlü bakmak gerekiyor” diye konuştu.
Kürtçeye yönelik saldırılara karşın yaşamın her alanını Kürtçeye çevrilmesi çağrısında bulunan Söner, “Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri 3 dil yok olurken 15 dil yok olma ile yüz yüze. 39 dil halen konuşuluyor, ancak baskı ve asimilasyon politikası altında. En çok konuşulan dil, önce Türkçe sonra Kürtçe” ifadelerini kullandı.
Hukuksal güvence yok
Söner, 25 milyon tarafından konuşan bir dilin anayasal güvencesinin olmadığını dile getirerek, hukuksal güvence verilmeyen dilin kurumlarının devlet tarafından kapatıldığını dile getirdi. Kürtçenin konuşulmasına, yazılmasına ve seslendirilmesine karşın asimilasyon politikasına karşın mücadele ağının oluşturulmasının gerekliliğine değinen Söner, “Dilimizden, kültürümüzden korkuyorlar. Çünkü dilimiz de kültürümüz de çok güçlü. Dilimizin gelişmesi için daha da çalışma yürüteceğiz. Çıkardıkları tabelaları yol, dağ, ova, cadde, mahallelere asacağız. Herkes bunu iyi bilsin” şeklinde konuştu.
Pratik adımlar atılmalı
Tüm kurum ve kuruluşların, siyasi partilerin, kadınların, çocukların, yaşlıların yani toplumun tüm kesiminin Kürtçe konuşarak asimilasyon politikalarına karşın cevap olabileceğinin kaydeden Söner, “Gazete, tv, radyo, ve sosyal medya mecraları da buna kulak verip, Kürtçeyi kullanmalı. En büyük eksiklik, dilimizi gündemde tutamamamız olur. Bundan kaynaklı Kürt dilini yaşamın her alanından göstermeliyiz. Asimile etmeye çalışanlara karşı pratik adımlar atarak mücadele etmeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
DİYARBAKIR