Birkaçı hariç, asker değildi onlar. Bildiğimiz posta emekçileri… Yurtlarını Nazi istilasına karşı savunmaktan başka bir düşünceleri yoktu ve bunun için bodrumlarda diri diri yakılmayı göze aldılar
Arif Mostarlı
Tarih, bazen çok dar bir alana ve zamana sıkışır. Sonradan büyük olaylar, toplam kazançlar/zararlar çok öne çıkar ama trajik başlangıçlar ve ölümcül fedakârlıklar gerilerde bir yerde kalır; bazen de unutulur.
1 Eylül 1939’da Danzig Postanesi’nde geçen 15 saat, tam da böyle kritik bir dönemeçti işte. 15 saat boyunca yaşananlar, şimdi yalnızca bir detay gibi görünse de, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcıydı. Nazilerin o gün kazandığı ‘Pirus Zaferi’, aslında yıllar sonra, 1945’te yaşayacaklarının da habercisiydi.
Postane deyip geçmeyin
1939 yılında Nazi Almanyası artık savaş yoluna girmişti. Avusturya zaten ilhak edilmiş, daha sonra sıra Çekoslovakya’nın Sudetenland bölgesine gelmişti. 1 Eylül’de ise Polonya planı yürürlüğe konuldu. Hitler, herhangi bir resmi ilan olmadan doğrudan Danzig üzerinden girdi Polonya’ya. O zamanlar Danzig (Gdansk) yarı özerk bir Alman yerleşim bölgesiydi ve şehir aslında Milletler Cemiyeti koruması altındaydı ama bu Nazilerin umurunda olmadı. Bu arada, şehirde azınlıkta olan Polonyalılar, en merkezi yer olan postaneyi korumayı hedeflediler. Polonya ordusu, Teğmen Konrad Guderski’yi savunmayı organize etmesi için postane binasına gönderdi. Görev, ordu yetişmeden önce altı saat boyunca bu bölgeyi tutmaktı.
Guderski ve postane çalışanları, binanın içinde ve çevresinde çevredeki ağaçları da keserek savunma hatları oluşturdular, barikatlar kurdular.
1 Eylül sabahı Danzig polis teşkilatı, yerel SS ve SA gönüllüleriyle birlikte Alman ordusu, telefon ve elektrik hattını keserek zırhlı araçlarla binayı kuşattığında, içeride 56 kişi vardı. Konrad Guderski, 42 Polonyalı postacı, sonradan gelen 10 çalışan daha, bina amiri Bydgoszcz, eşi ve onlarla yaşayan 10 yaşındaki kızları… Ellerindeki bütün cephane, üç hafif makineli tüfek, 40 diğer tabanca ve tüfek ve üç sandık el bombasından ibaretti.
Beklenmedik bir direniş
Almanlar ilk anda iki farklı yönden saldırıp bir ara binaya girdiler ama geri püskürtüldüler. Önden saldırı sırasında iki saldırgan öldürüldü ve yedi kişi yaralandı. Arkadan gelen saldırı da başarıyla püskürtüldü.
Almanlar hayret içindeydi! Bir sonraki saldırıda kentin Nazi destekçileri ve zırhlı araçlar da devreye girdi ama yine sonuç alınamadı. Bu arada savunmacıların lideri Konrad Guderski, Almanların binadaki ilerleyişini yavaşlatmak için el bombasıyla kendini havaya uçurarak öldü. Ama geride kalanlar, komutanları öldüğü halde saldırıyı püskürtmeyi başardı. Bu kez Danzig polis birimlerinin komutanı Willi Bethke, postaneyi savunucularıyla birlikte havaya uçurmayı önerdi ama Danzig Nazi Partisi başkanı Albert Forster reddetti.
Üçüncü aşamada, saldırıya havan desteği sağlayan bir Wehrmacht topçu müfrezesi de katıldı, ancak savunmacılar yine de direnişi sürdürdü. Bir ara Almanlar iki saatlik ateşkes ilan edip teslim ol çağrısı da yaptı ama reddedildi. Görüşme sürerken binanın yan duvarına 600 kilo patlayıcı yerleştiriliyordu.
Bodrum alevler içinde
Büyük bir patlamayla duvar yıkılınca Almanlar binanın çoğunu ele geçirdi, ancak bodruma çekilen direnişçiler yine de savaşı sürdürüyordu. Bethke, artık iyice öfkelenmişti; Bu iş bitmeliydi! Onun emriyle Danzig itfaiye teşkilatı bodruma benzin pompaladı ve ardından el bombalarıyla bina ateşe verildi. Üç direnişçi diri diri yandıktan sonra durum artık çok kötüleşmişti ve geri kalanlar teslim olmaya karar verdi. Ama bodrumdan beyaz bayrakla en önde çıkan müdür Dr. Jan Michoń daha ilk adımda öldürüldü. Bir sonraki kişi olan Józef Wąsik diri diri yakıldı. Bu kargaşa sırasında altı kişi binadan kaçmayı başardı, ikisi sonradan yakalandı ama dördü, canlı tanıklar olarak sağ kalabildi.
Teslim alınan direnişçilerden altısı Gestapo hastanesinde can verdi. Ağır şekilde yanmış olan 10 yaşındaki Erwina da orada yaşamını yitirdi. Diğer 28 kişi ağır işkencelerden sonra, avukatın bile SS subayı olduğu uydurma bir askeri mahkemede ‘yargılanarak’ ölüme mahkûm edildi. Çoğu, 5 Ekim’de toplama kampındaki bir idam mangası tarafından kurşuna dizildi ve bir toplu mezara gömüldü. Direnişçilerin aileleri de zulümden nasibini alırken, Polonya artık bir Alman toprağı ilan edilmişti bile.
Geleceğe kalan…
Danzig Postanesi direnişçileri 15 saat direnmişti. Bu arada, Tuchola Ormanı’nda Alman işgalcileriyle savaşan ordudan beklenen takviye kuvvetleri asla gelemedi. Benzer bir kaderi, Almanların zırhlı trenlerini engelledikten sonra SS tarafından idam edilen on bir Polonyalı demiryolu işçisi de yaşayacaktı.
Kentte postane direnişçileri adına 1979’da yapılan anıt, bugün hâlâ, küçük bir güçle neler yapılabileceğini insanlara hatırlatmaya devam ediyor.