Erdoğan, bir özel ordu kurma fikrini Putin’den almış olabilir. Çünkü Wagner ile Sadat arasında önemli paralellikler göze çarpıyor. Rus ‘güvenlik şirketi’ Wagner’in adı bu hafta dünya basınında sıkça anıldı. Bir Wagner subayı arktik kutup bölgesi üzerinden kaçarak Norveç’e sığındı ve ‘şirket’in yapısı ve operasyonları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İç basında ise Kılıçdaroğlu’na yönelik açık tehdit içeren bir televizyon komplosu, Sadat’ı bir kez daha gündeme getirmiş bulunuyor.
Wagner, 2014’ten bu yana varlığı bilinen, Rusya’nın sınır ötesi askeri operasyonlarında adı geçen bir paramiliter yapı. Orta Afrika ülkeleri, Libya, Suriye ve son yıllarda Ukrayna en çok bilinen faaliyet alanları. Kurucusu Utkin, Putin’e yakınlığıyla bilinirdi fakat son yıllarda ortadan kayboldu; muhtemelen bir iç hesaplaşmada öldürüldü. Yeni komutan Konstantin Pikalov da, Wagner’in gizli finansörü olduğu iddia edilen işadamı Yevgeni Prigozhin de Putin’le yakın ilişki içinde. Wagner birçok kaynak tarafından Putin’in özel ordusu olarak anılıyor. Katıldığı savaşlarda Rus genelkurmayına zimmetli silah ve teçhizatı kullandığı ve Rus ordusuna ait kışla ve üslerde askeri eğitim aldığı biliniyor. Ayrıca özellikle Ukrayna’da paralı asker ihtiyacını, hapishanelerdeki suçlular arasından seçtiği kadrolarla karşıladığı, bu nedenle binlerce eski mahkumun şu an cephede savaşmakta olduğu da bilinen veriler arasında. Kadrolarının niteliğinden olsa gerek Wagner hakkında birçok savaş suçu işlediği iddiası var. Birçok Batılı ülke tarafından Wagner komutanları üzerinde yaptırım uygulanırken Birleşmiş Milletler tarafından da savaş suçları bakımından izlemeye alınmış durumda. Genel kanı, Rus nizami ordusunun uluslararası hukuk nedeniyle işlemekten kaçındığı savaş suçu niteliği taşıyan fiilleri Wagner üzerinden gerçekleştirdiği yolunda.
Wagner’in adı son hafta içinde iki vakayla daha gündeme geldi. Birincisi, Sırbistan cumhurbaşkanı tarafından yapılan bir açıklamaydı. Başkan Vuciç, Wagner’in Sırp yurttaşları istihdam etme faaliyetlerini durdurması için Rus makamlarını uyardı. Wagner’in felsefesi, 19’uncu Yüzyıl’dan bakiye pan-Slavizm fikrine dayanırken Özgün Slav İnancı adını taşıyan pagan bir dini inancın da Wagner içinde yaygın olduğu biliniyor.
Wagner’i geçtiğimiz hafta içinde gündeme taşıyan daha önemli bir vaka ise, Ukrayna ile Rusya arasındaki en şiddetli çatışma alanı olan Bakhmut yakınlarındaki Soledar kasabasının Rusya’nın eline geçtiği haberi oldu. Wagner, Soledar’ı kendilerinin ele geçirdiğini ilan etti fakat bir gün sonra Rus genelkurmayı kasabanın nizami Rus ordusu tarafından alındığını açıkladı. Bunun üzerine iki kanat arasında bir söz düellosu da yaşandı. Her iki ifadeyi de inkâr eden bir açıklama ise Ukrayna devlet başkanından geldi. Zelensky, Soledar’ın Ukrayna kontrolünde olduğunu ve çatışmanın sürdüğünü iddia etti. Böylece, cephedeki çatışma dile de yansımış oldu. Wagner gibi cephede Rus tarafında çarpışan Çeçen birliklerin de Rus ordusu ile uluslararası basına yansıyan çekişmeler yaşadığı biliniyor.
Wagner hakkında bildiklerimiz, Erdoğan-Tanrıverdi, Türkiye-ÖSO, TSK-Sadat gibi ilişkilerin şimdiki zamanı ve muhtemel geleceği üzerine açıklayıcı ipuçları sunuyor olabilir. Sadat, Kılıçdaroğlu tarafından seçim güvenliğine bir tehdit olarak gündeme geldi. Öncesinde, 15 Temmuz’da silahlandırılan kadrolarıyla kışkırtıcı rol oynadığı iddia edildi. Bu ‘güvenlik şirketi’nin tepesinde bulunan Adnan Tanrıverdi, MGK toplantılarına MİT başkanının yanında katılıyordu. Ayrıca, yine Sadat komuta kademesinin 2015’ten bu yana askeri öğrenci mülakatlarında yer aldıkları basına yansıdı.
Dış kaynaklar, Sadat’ın 22 Müslüman ülkede paramiliter faaliyet içinde olduğuna işaret ediyor. Ayrıca kendi yöneticilerinden biri, şirketin silah ticareti ya da pazarlaması yaptığını aktarmıştı. Sedat Peker ise Suriye’ye gönderilen yardım kamyonları içinde Sadat’ın El Nusra ve IŞİD’e silah sevkettiğini iddia ediyor. Son olarak Libya iç savaşının yakın zamana kadar bir yönüyle Sadat ile Wagner arasında bir silahlı çatışma olarak yürüdüğü ayrıntısı da hayatın bir cilvesi olarak okunabilir.
Buradaki ironi, Sadat’ın Putin’den Erdoğan’a aktarılan Wagner deneyimi üzerinden inşa edilmiş olduğu tahmini dikkate alındığında belirgin olacaktır. Sadat’ın da Wagner gibi TSK üslerini kullandığı hatta Orta Anadolu’da kendi eğitim kışla ve tesislerinin olduğu iddia ediliyor. Silah ve teçhizat açısından da benzer bir ilişki olduğu düşünülüyor. Pan-İslamist ve milliyetçi nitelikleri açısından da Wagner’in pan-Slavist ideolojisini ve pagan Slav dini inancını çağrıştırıyor. Kadrolarının gerçek sayısı, silah ve donanım envanteri bilinmeyen bu yapının Erdoğan’ın cihatçı ordusu olduğu ve seçim sürecine müdahale edeceği yolundaki iddialar, oldukça korkutucu.
TV100 ekranında yapılan komplo, Kılıçdaroğlu’nun yukarıda kısmen tekrarlanan iddiaları dile getirmek üzere geçtiğimiz Mayıs ayında Sadat ‘şirket’ yönetim binası önünde yaptığı açıklamaya bir misilleme olarak algılandı. Oysa daha derinde ırk ve mezhep eksenli bir itirazın ve şiddete dayalı bir engelleme girişimi tehdidinin yattığını en iyi Kılıçdaroğlu anlamış görünüyor.