Türkiye’nin Kasım 2015’te uçağını düşürmesi ardından politik çizgisine geldiği Rusya’yla çıkar hesapları, İdlib’de tıkandı. Rusya destekli Rejim güçleri, Türkiye’nin askeri gözlem noktalarını hedef alıp kuşatırken, Türkiye ağır ağır NATO çizgisine kayıyor.
Nazım Daştan/MA
Suriye’nin kuzeyinde bulunan İdlib’de Suriye rejimi ile Türkiye destekli silahlı gruplar arasında yaşanan çatışmalar birinci ayını geride bıraktı. Heyet Tahrir El Şam’ın (HTŞ/El Nusra) öncülüğünü yaptığı gruplarla rejim güçleri, özellikle Hama’nın kuzeyi, Lazkiye’nin kuzeydoğu kırsalı ve İdlib’in güneyinde bulunan bölgelerde çatışıyor. Yer yer rejim, yer yer ise silahlı gruplar ilerliyor. Rusya’nın dahil olduğu çatışmalarda Türkiye her geçen gün köşeye sıkıştırılıyor. Türkiye’nin denetimindeki grupların imdadına ise NATO koşuyor. NATO’nun müdahalesiyle çatışmaların dozajı düşse de son bir hafta içinde Rusya’nın Türkiye’yle yaşadığı çelişkilerden kaynaklı rejimine bağlı güçler, saldırının şiddetini arttırıyor. Rejimin, Türkiye’nin İdlib’in güneyinde bulunan 9’uncu askeri gözlem noktasını çembere almak üzere olduğu belirtiliyor.
Gözlem noktaları da hedefte
Rejim güçleri, Türkiye’nin çatışmasızlığı koruyabilmek için kurduğu ileri sürülen askeri gözlem noktalarını da hedef alıyor. Daha önce 10’uncu askeri gözlem noktasını birçok kez hedef alan rejim güçleri, bu sefer de 9’uncu askeri gözlem noktasını vurdu. Suriye ordusu, Madik Kalesi ve Kefernebdu gibi önemli yerlerde hâkimiyet sağladı. Rejim güçlerinin Türkiye’nin 10’uncu askeri gözlem noktasına iki koldan ilerlediği ve bu taktikle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) sıkıştırarak geri çekmeye zorladığı belirtiliyor.
Rejim yetersiz kalıyor
Suriye rejimine bağlı güçlerin hamlesine karşı, HTŞ’nin öncülük ettiği grupların da harekete geçtiği belirtiliyor. Hama’nın başka bir bölgesinden ilerleyen Türkiye destekli gruplar, özellikle Halep ve Hama arasındaki yolları kesmek için büyük bir çaba sarf ediyor. HTŞ ve diğer gruplar, kimi yerlerde bu hamlelerinde başarılı olurken, bölgede bulunan M4 ve M5 anayolları üzerinde bulunan stratejik köy ve noktaları ele geçirdi. Grupların bu güne kadar önemli 5 köyü rejimden aldığı bildiriliyor. Sukaylebiyye alanı başta olmak üzere Hristiyanların ağırlıkta yaşadığı bu bölgenin kontrolünün tamamının Türkiye destekli grupların eline geçmesi ise, Hama üzerinde büyük bir tehdit meydana getirecek. Hama merkezinin direkt HTŞ ve diğer grupların saldırılarına açık hale gelmemesi için Rusya ve Suriye rejimine bağlı güçler, bölgeyi yoğun bir şekilde bombalıyor.
Ceyş İzze’nin oyunu
Rejimin alanlarına yönelik gerçekleştirilen son saldırılarda, HTŞ’den sonra bölgede ağırlığı bulunan Ceyş İzze Grubu’nun öncülük ettiği aktarılıyor. Bu grubun İdlib’in güney bölgesi ve Hama’nın kuzeyi arasındaki alanda etkili olduğu ifade edilirken, grubun 7 bin üyesinin olduğu kaydediliyor. Türkiye’yle ilişkilerinin iyi olmadığı belirtilen Ceyş İzze grubuna yönelik dikkat çekici bilgiler var. Grubun rejim güçlerinin karşısında sıkışmışlığını aşmak için Türkiye’yi direkt savaşın içine çekmeye çalıştığı dillendiriliyor. Kimi kaynaklar, Türkiye’nin İdlib’in güneyinde bulunan askeri gözlem noktalarının Ceyş İzze tarafından da bu amaçla hedef alındığı bilgisini paylaşıyor.
IŞİD mi sevk edildi?
Ceyş İzze’le birlikte rejim güçlerine karşı savaşan IŞİD’lilerin de alanda olduğu aktarılıyor. Bölgede düşürülen Rus uçağının IŞİD’liler tarafından düşürüldüğü dile getirilirken, IŞİD’lilerin özellikle Ceyş İzze grubuyla birlikte savaştığı söyleniyor. Bu bölgede rejime karşı savaşan gruplar arasında Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Dêra Zor’un Hecin Beldesi’ne bağlı Baxoz Köyü’nde IŞİD’e düzenlediği son operasyonlar sırasında kaçıp İdlib’e giden IŞİD’lilerin de olduğu ileri sürülüyor.
Rejim neyi amaçlıyor?
Ramazan Bayramı’ndan sonra Suriye rejiminin asıl operasyon gücünü bölgeye sevk etmesinin beklenen gelişmeler arasında olduğu öğrenilirken, buna dönük bir hareketliliğin olmadığı da görülüyor. Bu kapsamda rejimin silahlı gruplarla çatışmalarda yer alan ve diğer güçlerine oranla savaş kabiliyetinin iyi olduğu 4’üncü, 9’uncu ve 14’üncü tümenlerini bölge için hazırladığı, ancak şimdiye kadar herhangi bir güç aktarılmadığı belirtiliyor.
Taktik Rusya’dan
Devam eden savaşın taktiğinin Rusya tarafından geliştirildiği aktarılırken, “Grupların peşinden gitmektense onları kendi alanlarımıza çekip vuralım” anlayışıyla hareket edildiği belirtiliyor. Bu taktiğin HTŞ ve diğer gruplar karşısında sonuç elde ettiği yaşanan gelişmelerden görülüyor. HTŞ ve Ceyş İzze gibi gruplara karşı savaşan rejime bağlı 5’inci tümenin daha önce rejime karşı savaşan, ancak yapılan anlaşmalarla Suriye ordusuna katılmayı kabul eden Sünni kesimden oluştuğu dikkat çekiyor. Ancak son üç gün içinde yaşanan çatışmalarda öldürülen rejim askerleri arasında Alevi inançlı Lazkiye ve Tartus’tan gelenlerin de olduğu öğrenildi.
İlişkiler sallantıda
Bölgedeki çatışmaların selefi gruplar ve rejim güçleri arasında yaşanan çatışmalardan çok Rusya ve Türkiye’nin bölgedeki politikalarından kaynaklandığı savı birçok çevre tarafından kabul ediliyor. Bu güçlerin yanı sıra NATO üyelerinin de dolaylı olarak yer aldığı İdlib’deki görüşmelere dair şimdiye kadar bir sonuç alınamadı. Ancak her geçen gün Rusya ve Türkiye ilişkileri geriliyor. Bunun nedeninin ise Türkiye’nin en nihayetinde NATO’nun başını çektiği ABD’yi tercih edeceğinden kaynaklandığı ifade ediliyor. Türkiye’nin S-400 alımında da farklı yollara başvurmaya hazırlandığı gelen iddialar arasında. Rusya’nın ise bu hamleleri öngörerek adım attığı biliniyor. Temmuz ayında işlerin daha da karışacağı öngörülürken, bölgede bulunan birçok gücün yeni hesaplar içinde olduğu konuşuluyor.