Çin, Myanmar ve İran’ın ardından en fazla gazetecinin Türkiye’de tutuklandığına vurgu yapan RSF temsilcisi Pauline Adès Mével, tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu
Ankara merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim’de işkenceyle gözaltına alınan JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer, Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli ve Emrullah Acar 29 Ekim’de gece yarısı çıkarıldıkları mahkemece “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan MA muhabiri Zemo Ağgöz ile MA’nın Ankara bürosunda bir süre stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan, ev hapsi ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İşkenceyle gözaltına alınarak tutuklanan 9 gazeteci, götürüldükleri Sincan Cezaevi Kampüsü’nde hak ihlallerine maruz kaldı. Erkek muhabirler tek kişilik hücrelerde tutulurken, kadın gazeteciler ise çıplak aramaya maruz kaldı, saatlerce susuz bırakıldı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Ağı’dan (Reporters Without Borders- RSF) Pauline Adès Mével, iktidarın gazetecilik mesleğine yönelik baskısını ve Kürt gazetecilerin maruz kaldığı hak ihlallerini JINNEWS’den Melek Avcı’ya değerlendirdi.
‘En büyük gazeteci hapishanesi’
Özgür basına yönelik operasyon ve tutuklamalara tepki gösterdiklerini paylaşan Mével, Türkiye’nin basın özgürlüğü listesinde sona düştüğüne değindi. Haziran ayında Diyarbakır’da 16 gazetecinin tutuklanmasından sonra 11 gazetecinin daha gözaltına alınarak tutuklanmasına değinen Mével, özellikle yaklaşan seçim kampanyası ve buna paralel olarak yasalaşan “dezenformasyon yasasının” bu baskılarda etkili olduğunu ekledi. Mével, “Haziran ayından bu yana 27 gazeteci ve medya çalışanının tutuklanmasıyla Türk hükümetinin, Çin, Myanmar ve İran’ın yanı sıra dünyanın en büyük gazeteci hapsedenleri arasına girmekten korkmasına gerek kalmadı. Çünkü Türkiye listenin sonlarında yer alacak” değerlendirmesinde bulundu.
‘Kürt medya kuruluşarı ile ilgili endişeliyiz’
Yaşanan tutuklamalara değinen Mével, bunun son yıllarda gazetecilere baskı yapmak için yasaları düzenli olarak suistimal ettiğinin göstergesi olduğunu söyledi. Gazeteciliğin suç olmadığının altını çizen Mével, “Haber ve bilgi verme ile ilgili olarak hiçbir gazeteci gözaltına alınmamalıdır. Kürt ve Kürt medya kuruluşları ve gazetecilere yönelik saldırının dramatik bir şekilde yoğunlaşmasına ilişkin endişelerimizi defalarca dile getirdik. Son tutuklanmalar ve gözaltıların ardında delil ve netliğin olmaması ve kendi ölçütlerini kullanmalarının yanı sıra, devletin Türkiye Kürdistanındaki gazetecileri ve Kürtçe haber yapanları ‘doğası gereği’ şüpheli gördüğü, onları şiddetli bir baskı, fiziksel ve dijital güvenlikleri için ağır riskler altında bıraktığı izlenimini bırakıyor” sözlerine yer verdi.
Serbest bırakın çağrısı
Türkiye halklarının muhalif ve özgür seslerden haber alma hakkı olduğunu ve bunu savunduklarını belirten Mével, gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı. Mével, son olarak şunları söyledi: “Ulusal medyanın yüzde 90’ının hükümet kontrolü altında olması ve otoriterliğin Türkiye’de zemin kazanmasıyla birlikte, medya çoğulculuğuna şimdiden ciddi bir meydan okuma var. Son dönemde giderek artan ev baskınları, tutuklamalar ve gözaltılar, hükümetin siyasi muhalefete, sivil muhalefete ve eleştirel- özgür medyaya karşı artan hoşgörüsüzlüğünün bir başka göstergesi. Türkiye’yi insan hakkı olan ifade özgürlüğüne saygı duymaya ve tüm muhalif medyayı boğma uygulamasından kaçınmaya ve tutuklu 25 Kürt ve Kürt yanlısı gazeteciyi ve medya çalışanlarını kurtarmaya çağırıyoruz.”
DİYARBAKIR