RSF, IPI, ECPMF ve CPJ yaptığı açıklama ile ülkenin basın özgürlüğü konusunda geriye gitmesinin Kürt basınına yönelik saldırılardan kaynaklandığını söyledi
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle Beyoğlu’nda bulunan Aynalı Geçit Sanat Galerisi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)’temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci katıldı.
Kürt basınına baskı
Toplantıda ilk olarak konuşan IPI Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya, polisin cezasızlık nedeniyle gazetecilere yönelik tavırlarını eleştirdi.
Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda geçen yıllara oranla çok daha geriye gittiğinin altını çizen Kızılkaya, bu durumun temel nedeninin iktidarın Kürt gazetecilere yönelik baskılarından kaynaklandığını vurguladı. Mezopotamya Ajansı’na (MA) yönelik baskıları işaret eden Kızılkaya, yıl içerisinde 50’ye yakın Kürt gazeteci tutuklandığını aktardı. Kızılkaya, bu duruma ilişkin, “Bu ağır tablo dünyada yani Çin, Rusya ve İran gibi diktatörlük seviyesine varan otoriter ülkelerde görülen bir manzaradır. Şimdi Kürt gazeteci arkadaşlarımız tutuklanması seçim kampanyasının yürütülmesinde bilgi akışının aksamasına neden olacak” dedi.
Gazetecilerin oynayacağı rol
Daha sonra konuşan Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörü Gürkan Özturan, 3 Mayıs 2022’den bu yana geçen bir yıl içinde en az 72 gazeteciye yönelik fiziksel saldırı gerçekleştiğini kaydetti. Ülkede Kürt gazetecilere yönelik uygulamaların baskının boyutunu ortaya koyduğunu ifade eden Özturan, gazetecilerin seçimlerdeki rolüne işaret ederek, “Gazetecilerin Türkiye’deki bu seçim yılında ve gelecekte güçlü ve demokratik bir toplumun inşasında oynayacakları çok önemli bir rol vardır” dedi.
Gazeteciler terörizm ile suçlanıyor
CPJ Türkiye Direktörü Özgür Öğret ise, ülkede gazetecilerin yargıyla başının dertte olduğunun altını çizdi. Özellikle de 2013 ila 2015 yılındaki “diyalog” sürecinin sona erdirilmesinden sonra Kürt basınına dönük başlayan saldırılara ilişkin Öğret, “Barış süreci olarak bilinen süreç haricinde Kürt medyasının bu yargılamalardan ve operasyonlardan başını kaldıramadığını görüyoruz. Son bir yıldır arta arda yapılan operasyonların ardından geçen hafta başlayan ve bu gün iki gazetecinin tutuklanması ile sonuçlanan bir durum var. Buradan baktığımı zaman 10 yıldır hiç değişmeyen tek şey gazetecilerin teröristlikle suçlanması. Bu yüzden devletin bu yaklaşımına tepki gösterilmesi ve herkesin ses çıkarması gerekir” dedi.
RSF: Tutuklamalar hukuk dışı
RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise, gazetecilere yönelik keyfi tutuklamaları, internet yasakları, davalar, caydırmaya yönelik RTÜK kararları, ayrımcı basın kartları, habercilere karışı ihlallere yönelik işlenen suçlarda cezasızlık gibi süregelen ihaleleri sıraladı. Son tutuklamalara da dikkat çeken Önderoğlu, şöyle devam etti: “Gazetecilerin tutuklanmasını bir yana bırakamayız. Bu tutuklamalar bize iktidarın yargıyı da güvenlik güçlerini de seçim sürecine alet edebileceğini gösteren bir gelişmedir. Gazetecilerin keyfi olarak tutuklanmasın tamamen hukuk dışıdır.”
İSTANBUL