HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç, gazetemiz Yeni Yaşam’ın sorularını yanıtladı: Erdoğan Filistin’le ilgili ‘kan durmalı diyalog başlamalı’ diyor. ‘Orda siviller katlediliyor’ diyor. Erdoğan mecliste bu konuşmayı yaparken Rojava bombalanıyordu. Siviller ölüyordu. Bu samimiyetsizliktir, timsah gözyaşıdır
Hüseyin Kalkan
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP)’in Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç sorularımız yanıtlarken seçimlerden hemen sonraki süreçte başlayan toplantılarına ve büyük konferansa önemle vurgu yapıyor. Çünkü 15 Ekim 2023 günü Ankara’da gerçekleşen kongre, alınan kararlar o sürecin bir ürünü. Hatimoğulları ile kongre salonunda konuşuyoruz. Hatimoğulları, sürece dair şunları söylüyor: “Kongremiz karmaşık bir süreç içinde gerçekleşti. Bir yanda HDP’nin kapatılma davası nedeni ile seçimlere biz Yeşil Sol Parti olarak girmiş olduk. Yeşil Sol Parti bu kongrede bir isim değişikliğine gitti. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) oldu. Seçimlerin ardından yürüttüğümüz çalışmaların olumlu neticelerini gördük. Kongrede de, kongre öncesi konferansta da olumlu neticelerini gördük. Özellikle seçimlerde istediğimiz düzeyde bir oy almadığımız için doğal olarak kendimizi değerlendirme, eksiklerimizi giderme sürecine girdik. Bu süreç çok sağlıklı ilerledi. Gerçekten sayısız toplantı yapıldı. Onbinlerce insanla bir araya geldik, farklı biçimlerde, herkesin görüş ve önerileri toplandı, bu süreçte. Ve biz bir yeniden yapılanma kararı aldık. Bu yeniden yapılanma kararında tek başına yönetimlerin değişmesi ya da eş başkanların değişimi gibi algılamıyoruz. Yeniden yapılanma yerelden merkeze, merkezden yerele kadar yapılan tüm siyasi çalışmalarımızda eksiklerimizin giderilmesidir. Yeniden yapılanma, yerellerimizden eksik olan komisyonlarımızın kurulmasından tutun da ilçe örgütlerimizde aktif çalışma yürütebilecek yöneticilerin belirlenmesine kadar olan bir süreçtir. Ve yerelden merkeze derken bir kastımız da şu, biz daha çok kent siyaseti yapmaya ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz. Yerellerimizin buna daha ağırlık vermesi gerekiyor.”
Egemen zihniyet ve Rojava
Tülay Hatimoğulları, geçtiğimiz döneme damgasını vuran gelişmenin, Kürt sorununun çıkmaz girmesi ve sorunun Başur ve Rojava’ya sıçraması olduğunu belirtiyor. Hatimoğulları, Kürt merkezli bölgesel gelişmeleri şöyle özetliyor: “Türkiye’de devam eden Kürt sorunu, sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı. Başur’a ve Rojava’ya taşındı. İktidar Rojava’ya çok yoğun bir saldırı gerçekleştiriyor. Özellikle 1 Ekim’den itibaren Rojava topraklarına yoğun bir saldırı gerçekleşiyor. Sivil hedefler bombalanıyor, insanların yaşam alanları bombalanıyor, elektrik santralleri bombalanıyor. Su depoları bombalanıyor ve sivil insanlar yaşamını yitiriyor. Rojava’da bunlar yaşanırken, Hamas bahanesiyle İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılar sürüyor. Sıcak bir savaş var bölgede. Biz HEDEP olarak öncelikle bu savaşın bir an önce durması, sivil ölümlerin bir an önce durmasını istiyoruz. Bu kongremizde öne çıkan en önemli çağrıydı. Bizler yeniden yapılanma sürecini tartışırken özellikle mevcut rejimin bu yeni dönemde kendini tahkim etmek için yeni adımlar atacağı yönünde bir tespitimiz var. Bununla ilgili bizim yanıtımız da en geniş yelpazedeki demokrasi ittifakını kurmak konusunda gereken adımları atmaktır. Demokrasi ittifakından kastımız tek başına siyasi partilerin bir araya gelip bir aritmetik bir toplam oluşturmak değil. Siyasi partilerin bir araya gelmesinin oluşturacağı sinerji ile birlikte bütün toplumsal dinamiklerin bir araya gelerek bu devran böyle gitmez demeleridir. Ülkede bir değişin olması gerektiğini söyleyen herkesimin yer aldığı geniş yelpazede demokrasi cephesine, ittifakına ihtiyacımız var. Bu dönemde en temel görevlerimizden biri bu ittifakı oluşturmak olacak.”
Öcalan ve Kürt sorunu
Kongrenin önemli gündem maddelerinin başında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit geliyordu. Tülay Hatimoğulları, Kürt sorununun çözümünde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kilit bir aktör olduğunu vurgulayarak, fiziki özgürlüğünün Türkiye ve Kurdistan’a kattıklarını şöyle sıralıyor: “Kürt sorununun çözümü noktasında bizim yine bu dönemde gerek halk toplantıları gerekse yerel örgütlerimizle toplantılarınızda gerek merkezi konferansımızda ortaya çıkan en temel yaklaşımlardan birisi Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması ve fiziki özgürlüğünün sağlanmasıdır. Sayın Öcalan: ‘Bana imkan sağlayın, bir haftada bu sorunu çözerim’ demişti. Fizik özgürlük bize bu sözü hatırlatıyor. Bu sözler, Kürt sorununda tıkanıklığın yaşandığı bu dönemde bir çözüm imkanıdır. Kürt sorununun tıkanıklığı nedeniyle sadece Kürtler sıkıntı çekmemektedir. Batıda çok büyük bir tıkanıklık var. Türkiye toplumunun tamamında bir tıkanıklık var. Bunun ortada kalkması için Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü önemlidir.”
Ben sosyalist-feminist kadın olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, Kürt halkının, Kürt kadınlarının siyasette bu kadar ön seviyede yer alabilmesinde Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu yol haritasının çok büyük bir rolü var
Öcalan ve feminizm
Tülay Hatimoğulları Oruç, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği kadın paradigması ile feminizm ilişkisine dair şunları belirtiyor: “Ben sosyalist-feminist kadın olarak şunu gönül rahatlıkla söyleyebilirim, Kürt halkının, Kürt kadınlarının siyasette bu kadar ön seviyede yer alabilmesinde Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu yol haritasının çok büyük bir rolü var. Öcalan’in geliştirdiği paradigma toplumda çok büyük bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirdi. Kürt kadınları büyük ilerleme gösterdi. Bölge ile kıyasladığımızda, hatta batı ile kıyasladığımızda aynı şeyi görüyorum, siyasi temsiliyete, üstlendiği misyon, aldığı rol ve çalışmalara verdiği emek muazzam bir gelişme. Ortadoğu kadın konferanslarına katıldığımız zaman çok farklı etnisiteye sahip olan kadınlar kürsüye çıktıklarında muazzam bir şey başardığımızı belirtmeden edemiyorlar. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ve her kademede bunu gerçekleştiriyor olmak da muazzam bir şey. Ortadoğu toplumunun bundan öğreneceği çok şey var. ‘Bir model olarak bunu konuşuyoruz’ diyen karma siyasi partiler de var. Mesele Ortadoğu feminist kadın hareketininde bu talepleri daha fazla yükseltmeye başladığını gördük. Evet PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan bir erkek olarak bu paradigmayı geliştirdi. Toplumun değişimi ve dönüşümü, bu ideolojinin kadına biçtiği rol ile çok anlamlı ve çok önemli.”
Emperyalist güçler de bölgede Rojava gibi bir model istemiyorlar. Çünkü Ortadoğu’da böyle bir modelin olması özyönetim itibarı ile istenmiyor, ayrıca kadınların yönetimde bu kadan baskın olmasını istemiyorlar
Ortadoğu’nun Rojava ilgisi
Rojava modeli bütün dünyada ve Ortadoğu’da ilgi ile izleniyor. Hatimoğulları, kantonların kadınlar tarafından yönetilmesine yönelik ilginin altını çiziyor ve şunları söylüyor: “Rojava devrimi bir kadın devrimi olarak niteleniyor. Çok gerçekçi bir niteleme. Hakikaten Suriye topraklarında, Rojava topraklarında kadınların ordaki kantonlarda eş başkanlık yapması Ortadoğu’da herkes tarafından ilgi ile izleniyor. Bunun çok iyi bir model olacağı kanaatindeyim. Rojava Devrimi’nin boğulmak istenmesinin en büyük nedeni bir kadın devrimi olmasıdır. Emperyalist güçler de bölgede böyle bir model istemiyorlar. Ortadoğu’da böyle bir modelin olmasını hem özyönetim itibarı ile istenmiyorlar, hem de kadınların yönetimde ve siyasette bu kadan baskın olmasını istemiyorlar. Erkek egemen zihniyet yönetimde ve siyasette kadını önplana çıkaran bu modeli yok etmek istiyor.”
Rojava ve Filistin
Tülay Hatimoğulları Oruç, çeşitli güçlerini Filistin sorunu ve Kürt meselesinde aldıkları zıt tutumu da değerlendirdi. “Filistin ile ilgili dünyada bir duyarlılık var. Ama bu duyarlılık demokrasi güçlerinde var sadece. Devletler -Arap devletleri de dahil- düzeyinde şu anda Filistin yalnız bırakmış durumda. Siviller ölüme terk edilmiş durumda. Türkiye’de demokratik çevrelerde ve İslami çevrelerde protesto eylemleri gerçekleşti. Ama aynı protestolar Kürtler için ne yazık ki yapılmıyor. Sadece Kürt halkı sokakta. Bu böylesi güçlerin ikilemidir. Çelişkileridir. Mesela Erdoğan açıklama yapıyor Filistin’le ilgili ‘kan durmalı diyalog başlamalı’ diyor. ‘Orda siviller katlediliyor’ diyor. Erdoğan Meclis’te bu konuşmayı yaparken Rojava bombalanıyordu. Sivillerin yaşam alanları bombalanıyordu. Siviller ölüyordu. Burada çok büyük bir samimiyetsizlik, çok büyük bir çelişki ve çok büyük bir Kürt düşmanlığı var. Bir türlü dinmeyen bir Kürt düşmanlığı var bu rejimin, bu iktidarın, devletin.”
Timsah gözyaşları
Hatimoğulları, bazı çevrelerin Filistin konusunda döktükleri gözyaşlarını da samimi bulmuyor. Bu samimiyetsiz tutumu ‘timsah gözyaşları’ olarak niteliyor. Hatimoğulları, şunları söylüyor: “Dolayısı ile ben şunu da söylemeliyim. Erdoğan’ın Filistin ile ilgili yaklaşımı da, timsah gözyaşıdır. İsrail ile her türlü maddi-manevi ilişkiyi sürdürüyorlar. Askeri ilişkiyi, ticari ilişkiyi sürdürüyorlar. Bir yanda da Filistin’i sahipleniyor gibi yapıyorlar. Doğru bir yaklaşım değil. O sadece kendi mütedeyyin tabanına mesaj vermek için. Onlarında gözünü boyamak için timsah gözyaşı döküyor. Burda bizim çok net olarak talebimiz her iki ülkedeki kanayan yaranın bir an önce durması gerek, askeri operasyonlara derhal son verilmesi gerek.”
Feminist bir Eş Genel Başkan
Tülay Hatimoğulları Oruç,1977 yılında Hatay’ın Samandağ ilçesinde dünyaya geldi. Arap Alevi bir aileye mensuptur. Lise yıllarından itibaren siyasetle ilgilendi, sosyalist görüşü benimsedi. Yüksek Öğrenimini Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. Arap kültürünün ve Arap dilinin canlanması için çeşitli çalışmalar yürüttü. 1995’te Arapça müzik ve tiyatro faaliyetleri de yapan Çağdaş Sanat Atölyesi’nin kurucularından birisi oldu; 2015’te Ortadoğu Arap Halkları Araştırma Enstitüsü’nün kurulmasında ve yönetiminde yer aldı. Feminist hareket içinde yer aldı. AMARGİ Kadın Akademisi’nin kuruluşunda (2000) ve Kadın Emeği Kolektifi’nin (2007) örgütlenme çalışmalarında yer aldı. Kürt sorununa çözüm bulmak üzere çalışan sivil bir girişim olan Türkiye Barış Meclisi çalışmalarında bulundu. 2011’de Ankara’da kurulan Halkların Demokratik Kongresi’nde (HDK); 2016’da siyasi partilerden bağımsız bir hareket olan Demokrasi İçin Birlik Hareketi (DBH) platformunda yer aldı. Hatimoğulları, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) 2013 yılındaki kuruluş çalışmalarına katıldı; Halkların Demokratik Partisi’nin bileşenlerinden olan bu partinin merkez yönetim kurulu üyeliği yaptı ve 2016-2018 yılları arasında SYKP’nin eş genel başkanlığını yürüttü. 24 Haziran 2018’de genel seçimde HDP Adana Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Mecliste Dışişleri Komisyonu üyesi olarak çalıştı. Oruç, 3 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleşen HDP Büyük Kongresi’nde Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi oldu. Partide Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı olarak çalıştı. 14 Mayıs 2023’te yapılan Türkiye genel seçimlerinde Yeşil Sol Parti’den Adana milletvekili seçildi.