19 Kasım akşamından bu yana Rojava, Türk devletinin ağır saldırıları altında. Uçakların, tankların, topların, SİHA’ların kullanıldığı saldırılarda; Sivil yerleşim yerleri, okullar, hastaneler, elektrik santralleri, tahıl siloları, petrol üretim tesisleri, su barajları ve çeşitli üretim tesisleri ağır saldırılara maruz kalan alanlar.
AKP iktidarı Ukrayna’daki tahıl sevkiyatında yaptığı aracılıktan dolayı dünyaya ahkam keserken, ambargo altındaki Rojava’nın buğday depolarını F16’larla, SİHA’larla bombalıyor. Dünyaya karşı tam bir iki yüzlülük, Rojava’ya karşı ise tam bir barbarlık sergiliyor.
AKP iktidarı Rojava devrimi ortaya çıktığından beri, Rojava’ya ve Rojava devrimine saldırı içinde, katliam ve işgal saldırıları içinde. Yaklaşık 10 yıldır bu temelde bir düşmanlık güdüyor. Yürüttüğü düşmanlık temelinde başta DAİŞ, olmak üzere onlarca çete organizasyonuna, on binlerce çete elemanına her türlü desteği sunarak Rojava’ya saldırttı. Kürt halkı ve dostları saldırılara karşı tarihin en büyük direnişini ortaya koyarak saldırıları kırdı. İnsanlık düşmanlarına tarihi bir yenilgi yaşattı. Kobanê tarihi direnişin, tarihi zaferin sembolü olarak evrenselleşti.
Bunu içine sindiremeyen AKP iktidarı 2018 ‘de Efrîn’i, 2019’da ise Girê Spî ve Serêkanîyê’ye orduyu sokarak işgal etti.
İşgal edilen alanlarda yapılmayan kötülük kalmadı. İşgalciler ve işbirlikçileri bölgenin insanından doğasına kadar her şeye düşman kesildiler; talan, yıkım ve etnik temizlik süreklileştirilen uygulamalar oldu.
BM Suriye Bağımsız Araştırma Komisyonu’nu ve BM Yüksek İnsan Hakları Komiserliği 2020-2021 raporlarında Türk ordusu ve kendisine bağlı güçlerin Kuzey Doğu Suriye de / Rojava’daki uygulamalarını insanlığa karşı suç ve savaş suçu niteliğine uygulamalar olarak tanımladı.
AKP iktidarı 19 Kasım’da devreye koyduğu yeni saldırı konseptiyle Kürt halkına, bölge halklarına ve insanlığa karşı suç pratiğini daha da büyütme peşinde.
Kürtlerin yıkımı üzerinde iktidarını sürdürme AKP ‘iktidarına ve şefi Tayyip Erdoğan’a hayli çekici geliyor.
Bir zaman Baas iktidarı ve şefi Saddam Hüseyin de Kürtlere yönelik yıkım, katliam ve soykırım uygulamaları üzerinde de iktidarlarını sürdürme ‘çekiciliğine’ kendilerini hayli yüksek düzeyde kaptırmışlardı.
Kürtlerin yıkımı ve acıları üzerinde iktidarı sürdürme çekiciliğine kaptırmanın çürütücü, insanlıktan çıkarıcı yanının da göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamakta fayda var. Şunu da ilave etmekten fayda var. Kürt halkına da çekici gelene şey varlığına yönelene, geleceğini karartmayı hedefleyenlere karşı mücadele etme çekici geliyor. Direniş ve mücadele kendi tarihinin dilidir. Onurun, aydınlığın ve özgürlüğün dilidir. Kürt halkının diktatörlere ve onların zulmüne, kötülüğüne ve karanlığına karşı çağrısı ve ilhamı, mücadeledir. Rojava tarihsel akışın ve ilhamın sesidir.
19 Kasım saldırısından sonra Demokratik Suriye Ebbaşkanı Riyad Derar yaptığı açıklamada, saldırılara karşı aralıksız biçimde direnişlerinin süreceğini belirtti. Güç vermek, destek olmak kaçınılmaz bir sorumluluktur.