TEV-ÇAND’ın Rojava’daki kültür ve sanat faaliyetlerini, Sîmav Mihemed ile konuştuk
Miheme Porgebol
On binlerce insanın canını ortaya koyup büyük bedellerle Rojava’da yarattığı devrim toplumsal yaşamın her alanında kendini gösteriyor. Gün aşırı heyecan verici haberlerin geldiği Rojava’da yaşanan gelişmeler yaratılan devrimin her geçen gün kendini yenileyip büyüttüğünü, yeniden yarattığını gösteriyor. Bu devrimden sanat da nasipleniyor. Kürt Hareketi’nin temel ilkeleri doğrultusunda kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren TEV-ÇAND bünyesinde Rojava’da yürütülen sanat çalışmaları da ilhamını bu devrimden alarak halkla buluşuyor. Kurulan sanat komünleri üzerinden tüm Rojava’da etkinlik gösteren TEV-ÇAND sanatçılarının yarattığı eserler toplumda güçlü bir etki uyandırıyor. Bu etki Rojava’yla sınırlı değil; eserler, dünyanın her yerindeki Kürtlerin ve dostlarının duygu ve düşüncelerine eşlik ediyor. Biz de neredeyse her gün yepyeni bir eser ve gelişmenin ortaya çıktığı Rojava’da kültür ve sanat alanlarının nasıl çalıştığı, sanatçıların hangi koşullar altında ürettiği ve buradaki işleyişin nelerden beslendiğini merak edip TEV-ÇAND’ın Kuzey ve Doğu Suriye’deki yapılanmasına eşbaşkanlık eden Sîmav Mihemed’le konuştuk.
Sanat komünleri
Simav Mihemed, sanatın her alanında yoğun bir tempo içerisinde çalıştıklarını vurgulayarak kültür ve sanat alanındaki yapılanmayı şu sözlerle açıklıyor: “Kuzey ve Doğu Suriye’de, yani Rojava’da TEV-ÇAND olarak yürüttüğümüz çalışmalar son yıllarda oldukça verimli geçiyor. Bildiğiniz gibi Rojava, farklı şehir ve merkezleri barındıran kantonlardan oluşuyor. Bu merkezler kendi kendini yönetiyor, dolayısıyla buradaki sanat kurumları da kendi çalışmalarını kendileri yürütüyor. Sanat kurumlarında tüm alanlara dair çalışmalar mevcut; müzik, sinema, tiyatro, halk dansları, resim vb. Bu yüzden çalışmalarımız geniş bir yelpazede sürüyor. Çalışmalarımızı yürütebilmek için öncelikle sanat komünleri oluşturmamız gerekiyor. Zaten sinema komünümüz yıllar önce Cizîrê bölgesinde kurulmuştu. Son birkaç yılda bu komünler tüm Rojava’da etkinlik gösterebilecek şekilde büyüdü. Özellikle sinema alanında faaliyetlerimiz şevk ve heyecanla yayılıyor. En son iki film yapıldı, yapımı devam eden bir filmimiz daha var sırada. Bu filmlerde Rojava’nın tüm kantonlarından sanatçı arkadaşlarımız görev alıyor. Her ne kadar imkânlarımız kısıtlı olsa da üretim süreçlerimiz iyi gidiyor. Geçtiğimiz yıllarda Tiyatro Komünü’nü kurduk. Bu komünümüz de çalışmalarını sürdürüyor. Halk Dansları Komünü’müz de faaliyet içerisinde. Komünlerimiz projeleri için çalışmalarını sürdürürken yakın zamanda kurulmak üzere Müzik Komünü için de hazırlıklarımız mevcut. En çok zorlandığımız iki alan olarak Resim ve Heykel oluyor. Bu alanlarda yapmak istediklerimiz için kendi içimizde tartışmalarımız sürüyor. Onlara dönük komünlerimizi de oluşturmak istiyoruz. Özetle; her ne kadar birçok sıkıntı ve olanaksızlıkla karşı karşıya olsak da sanat alanında daha da başarılı olabilmek adına çabalamaya devam ediyoruz.”
‘Ne kadar anlatırsak az’
Sîmav Mihemed, bunların yanında birbirinden çeşitli festival hazırlıklarının olduğunu da ekliyor. Rojava’nın her yanında festival hazırlıkları olduğunu, bu festivallerin yine sanatın tüm alanlarında yapılacağını belirten Mihemed, festivaller kapsamında sergilenecek çok sayıda yeni projenin de müjdesini veriyor. Mihemed, bir yandan da bugünkü sürece dair belge niteliğinde kısa filmler çekildiğini, tiyatro oyunları hazırlandığını, şarkı ve klipler kaydedildiğini söylüyor: “Dolayısıyla TEV-ÇAND’ın çalışma alanlarının geniş, aktivitelerinin yoğun olduğunu söyleyebiliriz. Ne kadarını anlatırsak anlatalım yine bu çalışmaları aktarmakta yetersiz kalacağız.”
Rojava sanatı dünyaya açılıyor
Rojava’da sanatın komünler öncülüğünde üretildiğini söyleyen Mihemed, “Bu komünlerin oluşturulmasının altındaki en temel amaç kültür ve sanat geleneğimizin kayıt altına tutulup araştırılmasıdır. Özellikle de müziğe çok önem veriyoruz. Burada yapacağımız müzikle tüm dünyaya bir mesaj iletmeye çalışıyoruz. Yaratmaya çalıştığımız toplumsal yaşamın müziğimize yansımasını önemsiyoruz. Buradaki Kürt ve Arap halkları nasıl ki bir arada yaşayabiliyorsa bir arada sanat da yapabilirler. Bu ortamı yaratabilmek için başlangıçta epey zorlandık ancak çalışmalar başladıktan sonra ortaya çıkan sonuçtan herkes memnun kaldı. Şu an önümüzde bu mantıkla yaratılan birçok iş var, arkadaşlarımız büyük bir emek ve özveriyle çalışıyorlar. Üzerine çalışılan eserler de yakın zamanda yayımlanacak. Bizim için sinema da oldukça önemli bir alan çünkü sinema toplumun aynasıdır. Toplumun gerçekliğini ortaya koyar. Sinemamız bugün hem Rojava’da hem de dünyada ses getirmeye başladı. Eser ve sanatçılarımız başta Avrupa olmak üzere dünyayı geziyor, festivallere katılıp başarılar elde ediyorlar. Şu an bile birçok arkadaşımız Avrupa’da Rojava sanatını eserleriyle temsil ediyor, festivallere katılıyor” ifadeleriyle artık uluslararası alanda da etkili olabildiklerini vurguluyor.
Kantonlar arası dayanışma
Rojava’da gerek devrim süreci gerekse de bugünkü direniş sürecinin askeri ve politik etkileri sanat alanında da yoğun bir şekilde hissedilmesine rağmen sanatçılar üretimden geri durmuyor. Sîmav Mihemed de bu etkilerden bahsediyor ancak kimliklerini dünyaya duyurmak gibi bir amaçları olduğunu ve bu amacı gerçekleştirmek için de hiçbir koşulun kendilerini üretimden alıkoyamayacağını belirtiyor. Bu yüzden de TEV-ÇAND olarak sanatın tüm alanlarında etkili bir şekilde varlık göstermekte ısrarcı olduklarını söylüyor. “Bütün sanatçı arkadaşlarımızla ortak amaçta birleşiyoruz. Bunun için kanton kanton, şehir şehir gezerek birbirimizle dayanışıyoruz. Birçok projemiz var ve bunları gerçekleştirmek için herkes birbirine destek oluyor” diyen Mihemed, en büyük dayanışmanın da Arap halkıyla başarıldığını vurguluyor. Gelinen aşamada Arap sanatçıların artık kendi projelerini üretip kendi seslerini duyurabildiğini, bunun da TEV-ÇAND adına mutluluk ve gurur verici olduğunu ekliyor.
Rojava akademisinde sanat
Devrimin ilk yıllarında karşılaştıkları büyük olanaksızlık ve sıkıntıları nasıl aştıklarına dair sorumuzu, “Çok kötü koşullarda çalışıyor, çok da zorlanıyorduk. Daha sonra sanat akademimizi kurduk. Bu akademide tüm alanlarda eğitim çalışmaları yürüttük. Akademi için dışarıdan eğitmen ve akademisyenlerden de destek aldık. Sonuç olarak da bu akademiden çok sayıda kişiyi mezun ettik. Mezun olanlar iyi bir seviyeye geldi. Eğitmenlerimiz Rojava’da bulunan tüm merkezleri gezdi. Tüm şehirlerde sanat merkezleri kuruldu. Kısıtlı olanaklara rağmen epey bir sonuç elde ettik. Şu an akademimizin yaratıcılığı ve üretimi oldukça iyi bir seviyede” ifadeleriyle yanıtlayan Sîmav Mihemed, Rojava üniversitelerinde sanat teorisinin üzerinde durulan önemli bir konu olduğunu “Üniversitelerimiz ilk yıllarda içinde bulunduğumuz savaş koşulları sebebiyle yeterli verimle çalışamıyordu fakat son iki yılda birçok şey değişti. Dolayısıyla üniversitelerimizdeki verimlilik de arttı. İşin teorisi üzerine güçlü bir yoğunlaşma var. Sanat, toplum ve ahlak üzerine ciddi teorik çalışmalar var. Tiyatro ve folklor üzerine de kuram odaklı çalışmalarımız mevcut. Bu anlamda birçok eksiğimiz olduğunun farkındayız. Ancak bunları aşmak için de inançlı bir çabamız var” sözleriyle aktarıyor.
Kürt sanatçılara çağrı
Rojava’daki sanatçılar ve sanat kurumları kendi alanlarında dünyada meydana gelen gelişme ve tartışmaları da sıkı bir şekilde takip ediyor. Dünyanın da içinde bulunulan süreçte ortaya konan direnişi, günbegün yeniden yaratılan devrimi ve Kürt halkının karşı karşıya olduğu tehditleri takip ettiğini biliyorlar. Bu yüzden de dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmış Kürtlere sanatlarına gerekli duyarlılığı göstermeleri çağrısında bulunuyorlar. Kürtlerden sanatlarına gerekli özen ve ciddiyetle yaklaşmalarını, Kürt sanatını ileriye taşıma amacıyla hareket etmelerini isteyen Mihemed’in dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan Kürt sanatçılara da çağrısı var: “Onlar da bu toplumun çocukları. İçinde büyüdükleri toplumun acılarını hissetmeliler. Zaten halkının acısını hissedebildiğin zaman her şeyi yapabilecek güce erişirsin. Bunun için de en önemli husus birlikte üretip yol yürüdüğün arkadaşının emeğine saygı duymaktır. Dünyaya yayılmış Kürt sanatçılar da elbette ki yoğun bir emekle üretiyorlar. Emeklerinin kesintiye uğramayacağına, sanatımızın günden güne ileriye taşınacağına inanıyoruz. Rojava, şu an ülke dışında yaşayan sanatçılarımızın da Rojava’sıdır. Hepimizindir. Onlar da bu toprağın çocuklarıdır, annelerimiz onların da annesidir. Dolayısıyla onların da halkının acılarının farkında olması gerek.”
‘Hiçbir şey esirgemeyiz’
Sözlerini Kürt sanatçılara dönük ikinci bir çağrıyla sonlandıran Mihemed, “Sanatçılarımızın yurtlarına dönmeleri bizi memnun eder. Elimizdeki bütün imkânları onlar için seferber ederiz. Onlar bizim sanatçılarımız, onlardan hiçbir şey esirgemeyiz. Bu yüzden de niyeti olan veya olmayan tüm sanatçılarımızı ülkelerine dönmeye, üretimlerini burada yapmaya çağırıyoruz” dedi.