Eren, konuşmasında 2011’de Suriye’de başlayan çatışmalara ve sonraki etkilerine değindi. Eren, bu süreç ile birlikte siyasal ve toplumsal krizlerin yaşandığını ve bunun 12 yıldır devam ettiğini belirtti. Yüzbinlerce insanın yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Eren, “Efrîn, Serêkaniyê, İdlip, Ezaz, Bab, Cerablus, Girê Spî ve Suriye’nin başka alanlarından milyonlarca insan yerinden yurdundan koparılarak göçe zorlanmıştır. Göç eden milyonlarca insan gittikleri yerlerde ise insanlık dışı muamelelere karşı karşıya bırakılmıştır” dedi.
‘Kendi topraklarını koruyanlara terörist diyemezsiniz’
Suriye’nin tamamında ciddi bir açlık, yoksulluk ve işsizlik yanı sıra güvenlik ve sağlık sorunları yaşandığına işaret eden Eren, bu durumlara kimsenin çözüm olmadığını ve “Bölgede demokrasiyi, müzakereyi, diyaloğu sürdürme çabası içerisinde olan tek yapı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’dir” diye belirtti.
Özerk Yönetimi’nin Arap, Kürt, Süryani dahil tüm etnik ve inanç topluluklarının Suriye’nin ana unsuru olduğunu kabul ettiğini ve yerel yönetimlere dayalı yeni bir demokratik siyasi sistemi hayata geçirdiğini belirten Eren, “AKP iktidarı, Suriye’de herhangi bir Kürt yönetiminin oluşmaması için Rojava’ya saldırmaktadır. Oysa Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtler, Araplar, Süryaniler Ermeniler, Türkmenler yüzlerce yıldır orada yaşamakta ve o toprakların sahipleridir. Dünyanın dört bir yanından gelip Suriye topraklarını işgal eden cihatçı çetelere, IŞİD barbarlığına, bir yandan da faşist Esad rejimine karşı, kendi kimliklerini, özgürlüklerini, ve topraklarını savunmaktadırlar. Bu halklar yüz yıllardır Suriye’de yaşamaktadır. Ve orada da kendi topraklarını koruyanları terörist olarak addedemezsiniz” ifadelerini kullandı.
Dünya kabul etti
Eren, Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan Kürt güçleri olan YPJ-YPG’nin dünya tarafından meşru görüldüğünü ancak Türkiye ve Katar’ın ise meşru görmediğini ifade etti. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de çözüm sürecinde YPG lideri Salih Müslim’i Türkiye’de ağırladınız, YPG’lileri Türkiye’deki hastanelerde tedavi ettiniz. Doğru yaptınız.”
Saldırılara dair rapor
Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan tesis ve yaşam alanlarına dönük tehdidini anımsatan Eren, “Suriye’de YPG’ye ait dediğiniz tesisler, oradaki halkın kendi tesisleri. İnsan Hakları İzleme Örgütü de Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolü altındaki bölgelere yönelik 5-10 Ekim tarihlerinde gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin rapor yayınladı. Türkiye’nin elektrik ve su istasyonları da dâhil olmak üzere bölge sakinlerinin hakları ve refahı için gerekli olan kritik altyapıyı hedef aldığı tespitini paylaştı. Tahminen 4,3 milyon kişiyi etkiledi ve en az 18 su pompalama istasyonu ile 11 elektrik santrali çalışamaz hale geldi” şeklinde konuştu.
‘Gazze’deki hastane de, Rojava’daki değil mi?’
AKP Genel Başkanı ve Tayyip Erdoğan’ın Gazze’ye yönelik sözlerine işaret eden Eren, “‘Şu anda Gazze‘ye su verilmiyor. Elektrik yok, verilmiyor. Hani insan hakları’ şeklinde sözler sarf etti. Gazze’deki hastane de, Rojava’daki değil mi? Gazze’ye insan hakları var da Rojava’ya yok mu? Kobane korona hastanesinin vurulmasıyla Gazze’de İsrail devleti tarafından bombalanan hastaneler arasında ne fark var. Kürtlerin özgürlüğüne, kimliğine, taleplerine gözlerini kapatıp kulaklarını tıkamakla, güvenlik politikalarıyla, ölümle, kanla, savaşla on yıllardır bu mesele nasıl çözülemediyse bundan sonra da aynı yöntemlerle çözülemeyecek” diye kaydetti.
‘Kürt halkı yaşamdan yanadır’
Eren, bu tür durumların çözüm olmadığını ve tek seçeneğin barış olduğunu ifade etti. Eren konuşmasını, “Türk, Kürt, Ermeni, Süryani halklarının ortak bir geçmişi var, bu gerçek ortak geleceğimizi de beraber kurmamızı gerektiriyor. Ortak geleceğimiz için bu savaşa artık son vermeliyiz. Birlikte bir arada eşit yurttaşlık temelinde yaşamak dışında başka şansımız yok. Kürtler bugün barıştan yanadır, Kürt halkı yaşamdan yanadır. Savaş için çok şey harcandı, ekonomik olarak çöktük. Savaşın çok pahalı olduğunu Barışın çok daha az maliyetli olduğunu biliyoruz. Bir kere olsun barış için adım atalım. Kaynaklarımızı barış için halkımız için kullanalım” şeklinde noktaladı.
ANKARA