Kırklar meclisi zulmat deryasına karşı yola ikrar ve rızalıkla bağlı olan canların meydanıdır. Bu meclise eğri giremez, doğru gidenlerin yoludur. Ortadoğu ve Mezopotamya’da binlerce yıla dayanan Meclisler vardır. Bütün peygamberliksel çıkışlar, evliyalar, Derwişan hareketleri, klanlar, kabileler, devlet dışı toplumların hepsi komün topluluklar olup meclis tarzı ile sorunlarını çözmüştür. Günümüzdeki hiyerarşik devletçi sistemlerin yukarıdan iktidar oluşturan elitlerin meclisi değil, komün gücünün meclisleri politik meclislerdir.
Rıza toplumu süreklerinde meclis örnekleri
Toplumsallaşmanın esas alındığı inançlara, hakikat ve özgürlük arayışlarında on binlerce yıllık kom direniş kültürü ve komün gücü devamlı kendisini gerçekleştirmiştir. Özellikle Aryenik damarın devamı olan Reya Heq Kürt Alevi toplulukları başta olmak üzere, rıza toplumu süreklerinde komün yaşam olmazsa olmaz kabilinde bir mücadele geliştirme olanağıdır. Bu yaşam tarzının çeşitli meclis modelleri ile günümüze kadar etkileri devam etmiştir.
Kavram olarak meclis
Meclisi farklı komün güçlerinin ikrar ve rızalıkla bir araya gelmesi şeklinde tanımlamakta fayda vardır. Arapça bir kavram olduğu belirtilen meclis birden çok anlamlarda kullanılır. Çoğu zaman karar organı olarak da tanımlanır. Divan, Meşveret anlamlarında da kullanılır.
Özü itibariyle toplumun kaderini belirleyen, varlığı, birliği, dirliği için, halka açık alanlarda herkesin katılımı ile kararların tartışıldığı “tartışmada sınırsız özgürlük uygulamada birlik” ilkesinin esas alındığı toplantılara ve bu toplantıların yapıldığı mekana meclis denir.
Yazılı belgelerde MÖ 850 yılında görülen bölge krallığının ismi Asurice “Kummu” veya “Kummuhu” olarak geçer Kommagene. Kürtçe’deki topluluk anlamına gelen “Kom” kelimesi ile Grekçe’de “soy, kabile, aşiret” anlamına gelen “Gene” kelimesinin birleşiminden meydana gelen “Kommagene” uygarlığı, klanların, kabilelerin, çok kimlikli toplulukların ikrarlı birliği ile oluşmuştur. Kan bağı ile oluşmuş aşiretler, topluluklardan oluşmuş “Herkesin Evi” anlamına da geliyor. Kavramın aslının Kommagel (halkın meclisi), Komma Jin (Kadın Meclisi) olduğu söylemi daha gerçekçi geliyor. Adıyaman’da Nemrud dağındaki görseller bu uygarlığın ürünüdür. Günümüzde Semsur’da (Adıyaman) güçlü bir Reya Heq Kürt Alevi damarının olmasının tarihsel dayanaklarının ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Yine Bawa /Baba İshak’ın da Semsurlu olduğu unutulmamalıdır. Aryenik bir kelime olan “Şura” kavramı da meclis anlamında kullanılır. Kavramın doğrudan demokrasi kültürünü, halk meclisini, kadın meclisini ihtiva ettiğine bakılırsa kaynağını tarım-köy devrimi sürecinde ve klan örgütlenme formundan alan, toplumsal yaşamın örgütlenmesinde belirleyici olan kavramlardan birisidir. Kavramın manası Aryenik bir kültürün izlerini taşırken aynı zamanda evrensel bir manaya da kavuşmuş olan Komün ile adeta özdeştir, komünlerin komünüdür meclis. Adıyaman, Maraş yöresinde “konuşmak fiili” “şor” kelimesi ile anlatılır. Şor kelimesi, bir araya gelip konuşmak manasını ihtiva eder. Bu yönüyle sorunların konuşulduğu “şura” kelimesi ile ses ve mana benzerliği son derece önemlidir.
Meclis komünlerin temel karar organıdır. Alevi inancındaki cem erkanı aynı zamanda rıza toplumu meclisidir. Her Alevi piri cem erkanını “kırklar meclisi” olarak tanımlar. Cem erkanı doğrudan demokrasi kültürünü yaşayanların, komünlerin meclisidir. Her can özgür iradesi ile ceme katılırken, talip topluluğunun varlığı, birliği, dirliği için ne gerekiyorsa cem erkanında, ana kadının nuru ile, pir divanında, Hak meydanında karara bağlanır. Meclisin bir başka anlamı da Divan kelimesiyle anlatılır. “Pir Divanı” kavramı rıza toplumu hafızasının görünür olduğu mekanın ismidir. Gerçek cemler komün meclisleridir demek çok da abartı değildir. çünkü; toplumsal yaşamın siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, güvenlik, Dar – Didar ile ilgili sorunların tartışıldığı, ikrar ve rızalığın esas alındığı, öz güce dayanarak çözüm yollarının geliştirildiği meclistir diyebiliriz. Cem erkanında; birey-toplum-doğa dengesinin kutsallığının göz önüne alınması, toplumsal sorumluluğun belirleyici olması, toplumsal ikrarlaşmanın yenilenmesi son derece komün ilkelerdir. Komün gücü cem erkanının en güçlü gücüdür. Her can, cem erkanına enerji verirken aynı zamanda bu meydan da yaşam enerjisi almaktadır.
İslami literatürde çokça kullanılan “Meşveret” kavramı da bir nevi meclis modelidir. Gizli saklı işler çevrilmemeli, her şey aleni olmalı, danışılarak, iştişare edilerek sorunlar konuşulmalı ve çözüm üretilmelidir manasına gelir. İşlerin açıklık, şeffaflık, katılımcılık, ehliyet, liyakat esas alınarak yürütülmesi demektir.
Ortadoğu’da çok güçlü komün deneyimleri olmuştur. Hemen hemen bütün dinlerde devlete bulaşmayan güçlü komün direnişleri, komüncüleri mevcuttur. Özellikle İslam komüncüleri olarak tanımlanan “Karmetiler” bu manada çok önemli bir modeldir.
Mazdek, Hürrem ve Babek komünalist hareketlerin önderleri olmaları açısından tarihte yer almışlar. Özellikle Mazdek ilk komünalist hareketin önderi olması açısından çok önemli bir yere sahiptir. 499 tarihinde Zerdüşt rahipleri ile Sasani aristokratlarının ortaklaştıkları zulme karşı eşitlikçi, özgür, ortakçı bir düzeni savunmuştur. Toplum üzerinde kurulan her türlü iktidar aygıtına karşı, tahakkümün olmadığı komünal bir yaşamı savunmuş ve bu uğurda katledilmiştir.
Mazdek’in katledilmesinden sonra takipçileri Hürremizm adıyla örgütlenmişler. Cavidan bin Sehl hürremizmin önderi olarak eşitliği savunmuş, kendisinin ölümünden sonra Babek bu hareketin başına geçmiştir. Abbasi hükümdarı Müteessim döneminde öldürülmüştür. Bu komün hareketleri İsmaililer, Hasan Sabbah, Karmetiler, Şeyh Bedrettin, Baba İshak, Pir Sultan… şahsında günümüze kadar devam etmiştir. Özellikle Pir Sultan Abdal’ın “Bir gün gelir ulu divan kurulur /Haklı haksız orda belolur” söylemi bozulan toplumsal düzene karşı, halkın kendi kendisini yönetmesini anlatır. Buradaki “Ulu Divan” halk meclisidir, Hak meydanıdır. Rıza toplumu süreklerinin kendi kendilerini yönetme modelidir. Bu yönüyle meclis, Nahak zihniyetin baskısı altında olanların derdine dermandır.