Tarım arazileri ve meralar enerji ve maden şirketlerine verilerek hayvancılık ve tarımsal üretimler darbeleniyor. Riha’da özellikle Kürt yerleşimleri güneş tarlalarına dönüştürülerek halk sürgün edilmek isteniyor
Yusuf Gürsucu
Riha’da (Urfa) susuzluk ve enerji şirketi DEDAŞ’ın baskıları sonucu tarım yapılamaz hale gelirken, enerji şirketlerinin tarım arazilerini işgali ise aralıksız sürüyor. Riha’da Kürt yerleşim alanlarının GES işgali altına alınması dikkat çekerken, birçok ilçe coğrafyasında GES yatırımları için binlerce hektar tarım arazisi mera şirketlerine veriliyor. Kurdistan coğrafyasında ormanlar yakılıp kesilirken, diğer yandan maden şirketleri ile enerji şirketleri tüm bölgede boy gösteriyor. Bölgenin adeta işgal edildiğini gösteren gelişmeler yaşanırken, sermaye Kurdistan’ın dört bir yanında kol geziyor. Wêranşar’da yoğunlaşan Güneş Enerji Santralleri (GES) ile tarlalar ve meralar köylünün elinden alınırken, işgal tüm Kürt köylerini kapsayarak genişliyor.
400 bin adet panel
Sarı Enerji adlı bir şirketin Riha’ya bağlı Eyyübiyi ilçesi Keberli köyü merası üzerine depolamalı güneş enerjisi santrali (GES) kurup işleteceği duyuruldu. Keberli köyü sınırları içinde 299 (2 bin 990 dekar) hektarlık alanda her biri 500 Wp gücünde 400.000 adet Halfcult Monokristal tipte panel kullanılarak meralık alan işgal edilecek. Ayrıca proje alanına ek olarak, 0,50 hektar büyüklüğünde belirlenmiş alana 200 MWh toplam depolama gücüne sahip lityum akülü Elektrik Depolama Tesisi (EDT) kurulacak.
Halk sürülmek isteniyor
Urfa Belediyesi geçtiğimiz yıl Keberli ve Çalışkanlar köyü meralık arazisine ağaç dikme kararı alınca Keberli köy halkı bu çalışmayı eylemleriyle durdurmuştu. Köylülerin karşı çıkmasının nedeni ise tek geçim kaynakları olan hayvancılığın bu yolla bitirilecek olmasıydı. Köyün meralık alanları üzerinde 30 bin küçükbaş ve büyükbaş hayvan besleyen halkın yıllardır bu araziler ellerinden alınmak isteniyor. Köylüler, belediyenin hazırladığı çevre düzeni alanı kapsamında bölgeyi şehirleştirmek istediği ve halkın tek geçim kaynağı olan hayvancılığı bitirerek halkı topraklarından sürmek istediğini belirtiyorlar.
Meralar hızla yok ediliyor
Üzerinde evcil hayvanların otlatıldığı doğal bitki örtüsü bulunan alanlara mera deniyor. Meralar yüksek ve taban suyu derinlerde bulunan kıraç ve meyilli yerlerde oluşurlar. Mera bitkileri kısa boylu, köksaplı ve sülüklü bitkilerdir. Aynı zamanda inek, koyun vb. hayvanların en çok sevdiği beslenme alanlarıdır. Türkiye’de 1950’li yıllarda mera alanlarının toplamı 50 milyon hektar civarında iken bugün mera alanları 14 milyon hektara düşerken, son yıllarda enerji ve maden şirketlerince adeta yağma alanına dönüşen meralar hızla yok edilmeye devam ediyor.
Meralar yok ediciye teslim
1970’lerden sonra yoğunlaşan politikalar sonucu kırsal alanlarda yaşayan insanlar hayvancılıkla geçinemez hale getirilmeleri sonucu daha büyük yerleşim alanlarına göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Terk edilen meraların yerine enerji, maden, turizm, inşaat gibi faaliyetler ortaya çıkmış ve bu durum da meraların hızla daralmasına neden olmuştur. Göç edilen bölgelerde ortaya çıkan konut ihtiyaçları ise Türkiye’deki “müteahhit” sınıfının ortaya çıkmasını sağlamış ve belediyelerle kol kola giren bu kesimler meraları ve özellikle çayırları talan etmişlerdir. Büyükşehir yasasının tüm kırsalı belediye alanı haline getirmesiyle birlikte meralık alanlar sermayeye yani yok ediciye terk edilmektedir.
Meralar güneş tarlaları oluyor
Kürt halkının özgürlük talebi; dilini, kültürünü her alanda kullanabilme ve kendi kaderini tayin hakkı gibi birçok bağlamda siyasi düşüncelerin, bireylerin ve kurumların bir turnusol kağıdı gibi iki yüzlü tutumlarını apaçık ortaya koyan çok önemli bir ayraç görevi görüyor. Doğayı sermaye saldırılarından koruma ve ileriye taşıma bağlamında kendisini çevreci, ekolojist veya doğa dostu diye niteleyen bazı kurum ve bireylerin, sermaye veya onun devletinin ortaya koyduğu politikalarla örtüşen tutumları, Kürt coğrafyasına karşı yapılan saldırılar karşısında sessiz kalarak katliamlara ortak ediyor. Diğer yandan ‘temiz enerji’ iddiasının ardına dizilenler, özellikle Kürt coğrafyasında tarım ve mera alanlarının ‘güneş tarlaları’na dönüşmesi karşısında sessizliğini koruması dikkatlerden kaçmamaktadır.