Topyekûn savaşla Kürtlerin umudunun kırılmak istendiğini belirten KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, Türkiye’nin şu anda PKK’ye karşı kimyasal gaz kullandığını dikkat çekerek, uluslararası kamuoyuna kimyasal gaz konusunda baskı oluşturulması gerektiğini, bu anlamda herkesin Kobanê sürecinde olduğu gibi seferberlik haline geçmesi gerektiğini söyledi
Türkiye’nin KDP ile birlikte 17 Nisan’da Güney Kürdistan’daki Zap, Avaşîn ve Metîna bölgesine başlattığı saldırılar, dokuzuncu gününde devam ediyor. Bölgede şiddetli çatışmalar yaşanırken, askeri operasyona dâhil olan KDP’ye tepkiler de sürüyor. Bölgedeki operasyona dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Selam Güzelyüz’e değerlendirmelerde bulunan KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, saldırı kararının zamanlama olarak Ermeni Soykırımı’nın yıldönümü arifesinde verildiğini belirterek, “Nasıl ki, 1915 yılında Ermenin Soykırımı’nı başlattılarsa, Kürt meselesini de aynı şekilde bitireceğiz diyorlar. Ki devletin ısrarı da bunun ispatıdır” dedi.
Erdoğan’ın söylemi devlet politikası
Sınır dışı operasyonunun geleneksel devlet politikası ve kararı olduğunu söyleyen Kartal, operasyonun sadece AKP ya da MHP ile sınırlı olmadığının altını çizdi. Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın daha önceki süreçlerde Misakı Millî’yi işaret eden sözlerini hatırlatan Kartal, “Erdoğan diyordu ki, ‘Lozan ile devletimiz parçalandı. Türkiye’ye haksızlık yapıldı. Bunları telafi edeceğiz.’ Dolayısıyla bu bir devlet politikası ve söylemidir. Herkesin bunu böyle okuması gerekir” diye konuştu.
Tüm güçleriyle saldırıyorlar
Kürt özgürlük mücadelesinin 2014 yılında IŞİD’i çökertmesi ve ardından ortaya çıkardığı Rojava Devrimi ile birlikte Türk derin devlet yapılanmasının çok büyük bir kriz içerisine girdiğini belirten Kartal, derin devletin tüm bileşenlerinin söz konusu krizi yaşadığını ve daha sonra birleşerek, Kürtlere karşı yeni bir süreç başlatma kararı aldıklarını söyledi. Kartal, “Derin devletin tüm bileşenleri, mutlak surette Kürt sorunu eksenli oluşan bu sürecin önünü almak için her şeyi yaptı. Bu anlamda AKP-MHP onların son siyasal temsilcileri. Devletin yüz yıllık soykırım politikalarının son temsilcileri hükümet olarak AKP-MHP’dir. Ama bunun bir devlet stratejisi olarak anlamak lazım. Şimdi bunların çökmesi, sadece AKP-MHP’nin değil, bu derin devletin yönetimini elinde tutan güçlerin çökmesi demektir. Onun için her alandaki Kürtlere saldırıp, savaş ile sonuç almak istiyorlar. Hulusi Akar diyor ya, ‘Tarihimizin en büyük operasyonlarını yapacağız.’ Yani bu şunu gösteriyor, çökmemek için tüm güçleriyle saldırıyorlar” diye konuştu.
Kürt halkının son umudu
Kartal, Kürtlerin Rojava başta olmak üzere Ortadoğu ve Türkiye’de kazanım elde etmesiyle birlikte derin devletin Kürtlere karşı tüm savaş teknikleriyle başlattığı savaşa rağmen Kürtlerin yenilmediğini, başarı elde etmek isteyen devlet yapılanmasının ise son olarak PKK üzerinden Kürtlerin umudunu kırmak için tüm gücüyle yeni bir saldırı geliştirdiğinin altını çizdi. Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “Başarma umutlarını kırmamız lazım” sözlerini hatırlatan Kartal, “Çünkü PKK Kürt halkının son umududur. Çünkü Türk özel savaş devleti, Kürtlerin tüm değerlerini ortadan kaldırmaya dayalı bir politika yürütüyor. Kürtlerin tarihi bilincini, kimliğini, dilini, hafızasını, umudunu, mücadele azmini, yani her şeyini kırmak ve yok etmek istiyor. Ancak tabloya baktığımızda, Önder Apo ile PKK’nin yarattığı ve yürüttüğü irade mücadelesi, hem devletin hem de faşizmin iradesini kırdı” şeklinde ifadeler kullandı.
ABD ve NATO desteği var
Türkiye’nin operasyonunda bölgesel ve küresel güçlerin de olduğunu belirten Kartal, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve uluslararası komplo ile PKK Lideri Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkının iradesinin teslim alınmak istendiğini, ancak bu saldırıların boşa çıkartıldığını söyledi. Kartal, şöyle konuştu: “Bunların boşa çıkarılmasıyla da günümüzde de aynı politikaların devamı olan yeni bir süreç başlatıldı. Rusya Ukrayna savaşı ile Rusya’ya karşı kapitalist sistemin egemenlik savaşı çerçevesinde; Rusya’yı daraltma, savaş üzerinden egemen güçlerin kazanımlarını arttırma, Rusya’nın gaz ve enerjisine muhtaç olan Avrupa’yı bu muhtaç durumdan çıkartmak ve bunun üzerinden yeni pazar alanı açmak, Güney Kürdistan’daki gazı KDP-Türkiye üzerinden Avrupa’ya götürme projesi söz konusu. Bu çerçevede de İsrail, İngiltere, ABD ve NATO’nun desteği ile Türkiye ve KDP’yi bir araya getirip, Irak’a yeni bir düzen vermek istiyorlar. Bu plan çerçevesinde yeni bir konsept geliştirmek istiyorlar. Bu çerçevede Türk devletini zorlayan Kürdistan özgürlük mücadelesi olduğu için, bunu bertaraf etmek, çökertmek ve bu anlamda da KDP ile birlikte yeni bir politika üretmeyi amaçlıyorlar.”
Halkının değerlerini peşkeş çekiyor
KDP’nin Kürtlerin yüzyıllık kazanımlarına dönük mevcut saldırı konsepti içerisinde aktif olarak yer almasını eleştiren Kartal, KDP’nin yenilmiş klasik Kürt’ü temsil ettiğini söyledi. Kartal, “Nasıl yenilmiş diye sorarsanız; geleneksel olarak ‘ben ben’ yaklaşımı ile aşiretçi, kabileci yaklaşımı ile kendi iktidarını sürdürebilmek için egemen sömürgeci sistemlerle ortak hareket ederek, halkının bütün değerlerini bölgesel ve küresel sistemlere peşkeş çekerek, iktidar olmayı ve bu temelde siyasetini sürdürmeyi esas alan klasik Kürdü temsil ediyor. Şimdi bu klasik Kürt kendisine güveni olmayan Kürt’tür. Yani kendi halkı ile kendi gücüyle mücadele ederek başarabileceğine inancı yoktur. Onun için de sürekli dışarıdaki bir güce sırtını dayayarak, ne kadar güç bulursa onlara hizmet temelinde kendisini onlara satarak, ülkesini halkının değerlerini onlara peşkeş çekerek, onlara hizmet ederek, ayakta kalmayı kendisi için haklı gören, kendisi için doğru gören bir yaklaşımdadır” dedi.
KDP’nin ihaneti
Kartal, KDP’nin Kürt düşmanlarıyla geliştirdiği ilişkinin yeni olmadığını, tarihi boyunca sürekli olarak Kürtleri yok etmek isteyen güçlerin yanında yer aldığını yaşanan olaylar ile anlattı. Kartal, “KDP aynı zihniyetle Doğu özgürlükçü güçleri katledildiğinde İran’a teslim oldu. KDP aynı iktidar zihniyeti ile Saddam Hüseyin ile ortaklaşarak, diğer Kürt siyasetine karşı savaştı. KDP yıllardır, PKK’ye karşı Türk devleti ile ortak hareket ediyor ve onların hizmetinde bu siyasetini yürütüyor. KDP aynı zihniyetle Rojava’da ortaya çıkan büyük devrimsel çıkışa karşı; Türk devleti ile birlikte ve kendisinin işbirlikçisi olan ENKS ile aynı politikaları sürdürüyor. Dolayısı ile KDP hem Başur, hem Bakur, hem Rojhilat, hem de Rojava’daki halkımızın değerlerini sömürgeci güçlere peşkeş çekme ve onlara hizmet temelinde kendi iktidarını sürdürmeyi esas alan siyaset yürütüyor. Ancak gelinen aşamada, durum biraz daha farklılaştı. Eskiden KDP’nin ihaneti utangaç bir şekilde ifade edilirken, artık o ihanet dört parça Kürdistan’da görünür oldu” diye ekledi.
Güney’de yok edilir
Kartal, Kürt özgürlük hareketinin tasfiye edilmesi halinde ikinci planda kendisinin tasfiye edileceğini göremediğini ifade ederek, “2017 yılında kendisinin yürüttüğü o bağımsızlık referandumuna karşı Recep Tayip Erdoğan’ın yürüttüğü kampanyanın sonucu olarak, Tahran’da Türkiye, İran, Irak ve Şam istihbaratının dâhil olması ile yürütülen toplantıda, şöyle bir karar alındı. ‘PKK yok edilecek, sonra da Güney Kürdistan yok edilecek.’ Yani KDP’nin kendisi de yok edilecek. Fakat gözleri o kadar kör ki, bu gerçeği göremiyorlar” şeklinde konuştu.
Faşizmin çöküşüyle tüm haklar kazanacak
Kartal, operasyonun Türkiye’nin iç ve dış siyasetine etkilerinin olacağını da belirtti. Hem CHP etrafında hem de AKP-MHP etrafında şekillenen siyasi partilerin Kürt sorunu noktasında aynı kulvarda olduklarını belirten Kartal, CHP etrafında şekillenen partilerin Kürt sorunu noktasında AKP ile MHP iktidarına alternatif olmadıklarını kaydetti. İttihat ve Terakki geleneğinin her iki kutup tarafından sürdürüldüğünü kaydeden Kartal, devletin dayattığı savaşın tüm Türkiye halkına kaybettirdiği gerçekliğinde hareketle tüm kesimlerin savaşa karşı tutum alması gerektiğini söyledi. Kartal, “Ama faşizmin çöküşüyle de sadece Kürt halkı kazanmayacak. Kürt halkı ile birlikte Türkiye halkları kazanacak. Ve Türkiye’deki Kürt sorunun çözümüne endeksli siyasal demokratik çözümle birlikte sadece Türkiye değil, bütün bölge politikası değişecek” dedi.
Öcalan ile diyalog kurulmalı
Devletin tüm saldırılarına rağmen sonuç almadığını ve bundan sonraki süreçte de alamayacağını belirten Kartal, “Devlet bu politikadan vazgeçmeli ve en kısa sürede Önder Apo ile diyalog kurması çağrısı yapıyoruz. Çünkü önder Apo çok net olarak dedi ki, ‘Ben bir haftada bu süreci ters yüz eder, çözüm endeksli bir süreç başlatır ve sonuç alırım. Halk ve PKK bana inanıyor, ben bunu yaparım’ demişti. Bizler de Önder Apo’ya inanıyoruz ve bu perspektifi ile onu yapacağına olan inancımızla bu çağrıyı yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Mücadeleye asılmalıyız’
Kartal aynı zamanda başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi güçlerine de çağrıda bulundu. Türkiye’nin şu anda PKK’ye karşı kimyasal gaz kullandığını hatırlatan Kartal, uluslararası kamuoyuna kimyasal gaz konusunda baskı oluşturulması gerektiğini, bu anlamda herkesin Kobanê sürecinde olduğu gibi seferberlik haline geçmesi gerektiğini söyledi. Kartal, “Bu süreçte ya faşizm çökertilecek ya da faşizm halklara ağır bedel ödetecek. 1973 yılında Önder Apo’nun ilk Newroz’u ile başlatılan bu mücadele; şimdi 50. yılında. 2022 yılında faşizmin çöküşünü ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayabiliriz. Bu bizim elimizdedir. Bu iradeyle mücadeleye asılmalıyız” dedi.
HABER MERKEZİ