Erdoğan’ın büyük çaresizliği, Yenikapı mitinginde Tansu Çiller olarak ortaya çıktı.
Devlet Bahçeli ile Mustafa Destici’nin yanına bir de Mehmet Ağar koymuşken, üzerine Tansu Çiller’i eklemek militarizmin zirvesine tüy dikmektir.
Kürsüden Erdoğan “Cezaevlerinde annelerin Kürtçe konuşmalarının önünü biz açtık” derken büyük bir olasılıkla Çiller “Yahu biz bu kadar Kürt’ü cezaevine tıkmayı akıl edemedik de, beyaz toroslarla, faili meçhullerle uğraştık” diye hayıflanıyordu.
Muhaliflerden bazıları paniğe kapılmış, “Babalar Günü”nde Yenikapı’da çok mu büyük kalabalık topladı Erdoğan?” diye soruyordu.
Ancak AKP’nin kalemşörü de telaşlanmıştı.
“Şimdi Yenikapı’ya gidiyorum. Bu bayramın son günü, hem de meteorolojinin yağmur uyarısı yaptığı bir günde, hem de Babalar Günü’nde hangi izansız danışman koydu Yenikapı’ya bu mitingi” kıvamında twit atıyorlardı…
Yenikapı oradaysa arşın buradaydı.
Aslında Erdoğan bütün risklere rağmen anladığım kadarıyla Babalar Günü’ne denk getirmek için Yenikapı mitingini hayli ısrarcı olmuştu. Çünkü “Ben sizin babanızım” diyecek, mitinge katılan 100 binler, milyonlar da onun Babalar Günü’nü kutlayacaktı.
Nitekim hafiften de çıtlattı bu duygusunu:
“Tüm babaların bu güzel gününü tebrik ediyorum. Böyle bir günde biz de en baba mitingimizi İstanbul’da yapıyoruz.”
Gerçekten de Erdoğan’ın İstanbul’daki “en baba” miting miydi bu? Daha yakından bir bakalım Erdoğan’ın Yenikapı mitingine…
24 Haziran seçim kampanyası başladığından bu yana Erdoğan’ın profili çok düşük.
Seçim kararından önce günde en az üç beş yerde konuşan Erdoğan, seçim kampanyasının başlamasıyla birlikte ancak iki günde bir miting yaptı. Devletin bütün gücünün kullanılmasına karşın; devlet memurlarının, öğretmenlerin, öğrencilerin, taşeron işçilerin zorla getirilmesi bile Erdoğan’ın miting meydanlarını doldurmaya yetmedi. Yenikapı mitingi için de kamunun bütün olanakları kullanıldı.
Belediye ve halk otobüsleri, yolcu motorları ücretsiz “miting müşterisi” taşıdı Yenikapı’ya; gelenlere de kumanya bedava…
Miting alanına gelen “yerli ve milli AKP’liler” arasında Afrikalı siyahlar, Suriyeliler de vardı. Elbette onlar da mitinge katılma hakkına sahipti ama biz sadece hangi yönlendirmenin onları miting meydanına götürdüğünü merak ediyoruz.
Ancak görüntü, durumun ne kadar taşıma suya muhtaç olduğunu gösteriyor.
40 yılı aşkın süredir miting meydanlarını izleyen bir gazeteci olarak, biz hep mitingi yapan siyasilerle, örgüt yöneticileriyle tartışırız; “kaç kişi katıldı” diye.
Mitingi düzenleyen siyasiler, örgüt yöneticileri tamamen subjektif nedenlerle katılan bin kişiyi 10 bin, katılan 10 bin kişiyi 100 bin kişi olarak görebiliyor.
Bu da anlaşılır bir psikoloji.
Ama biz gerçeği vermek, gerçek sayılara ulaşıp bunu okura, izleyiciye yansıtmakla görevliyiz. Bunun için bir hesap yaparız.
Önce miting meydanının enini, boyunu ölçer, hatta bazı iddialı durumlarda kent haritasından milimetrik olarak çıkartırız. Sonra yoğunluğa göre alanın ön tarafına metrekareye dört kişi, orta taraflarına üç kişi, arkalara doğru da iki kişi hesap eder, gerçeğe yakın bir sayıya ulaşırız. Yandaş medyanın hesabına göre milyonların, Anadolu Ajansı’na göre 1 milyon 300 bin kişinin katıldığını iddia ettiği mitingin gerçek katılımcı sayısı ne?
Metrekare üzerinden aşağı yukarı benzeri bir hesabı yapmış Siyaset Stratejisti Sadi Özgül.
Onun hesabına göre, Yenikapı miting alanının uydu resimdeki yeşil arazinin tümü 17 hektar. Yani 170 bin metrekare.
Bu alanın tamamı silme dolmuş olsa dahi metrekareye dört kişi sığdığında miting alanında ancak 680 bin kişi var demektir.
Kendi hesabını sürdürüyor Özgül:
“Miting alanından yayınlanan canlı görüntü ve hava fotoğraflarından miting alanının doldurulabilen kısmı yaklaşık 61 bin metrekare olduğu görülmektedir. Doldurulan alanda metrekare başına dört kişinin bulunduğunu var sayarsak yaklaşık 244 bin kişi mitinge katıldı diyebiliriz. Buna rağmen metrekare başına balık istifi gibi beş kişi bulunduğunu var sayarsak mitinge 305 bin kişi katıldı diyebiliriz.” (Kaynak: Oda TV)
Sonuç olarak Erdoğan bu Yenikapı mitingine, 2016’daki referandum mitinginin yarısından biraz fazla, üçte ikisinden biraz daha az kalabalık toplayabilmişti. Zaten durumu fark edenler polis bariyerleriyle 2016’ya göre miting alanını daraltmışlardı. Yani görünen o ki, ilk turda en çok oyu alsa bile 24 Haziran acil erken seçiminin ilk kaybedeni Erdoğan olmuştur.
Artık tayfalar “Reiz”i terketmeye başlamıştır.
Seçim sonuçları ne olursa olsun, Erdoğan Türkiye’nin “acıklı bir siyasi karikatürü”ne dönüşmüştür.