ABD, rahip Brunson’un tutuklanmasında ve ciddi insan hak ihlallerinde rolleri olduğu gerekçesiyle AKP’li iki bakanın mal varlıklarını dondurdu, ülkeye girişlerini yasakladı. Deprem etkisi yaratan yaptırımlar üzerine Ankara, tansiyonu düşürmek için görüşme trafiğine başladı
ABD, uzun süredir serbest bırakılmasını istediği rahip Andrew Brunson’un ev hapsinde tutulmasına karşı Türkiye’yi cezalandırma yoluna gitti. ABD Hazine Bakanlığı, Brunson’un gözaltına alınması ve tutuklanması olayında Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öncü rol üstlendikleri, bu nedenle yaptırım listesinin hedefi olduklarını duyurdu. Açıklamada iki bakanın Türkiye’de ciddi insan hakları ihlalleri uygulanmasından sorumlu oldukları vurgusu da dikkat çekti. Gül ve Soylu’ya atıfla Magnitsky Yasası’na işaret edilerek, “Ciddi insan haklarına karışan veya çalışanlarının ciddi insan hakları ihlallerine karıştığı kurumların lideri olarak yaptırım kapsamına alınmışlardır. Bu yetkililer, Hazine’nin Evrensel Magnitsky Yasası’ndan aldığı otoriteye dayanan, İnsan Hakkıİhlalleri ve Yolsuzluğa Karışan Şahısların Mal Varlıklarının Dondurulmasını içeren 13818 nolu Başkanlık Kararı uyarınca hedef alınmışlardır” denildi.
ABD’ye girişleri de yasak
ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in, “Rahip Brunson’ın haksız şekilde gözaltına alınması, yargılanması kabul edilemez. Trump, ABD’nin Türkiye’den Brunson’ı derhal serbest bırakmasını beklediğini net şekilde dile getirdi” şeklindeki sözleri de açıklamada yer aldı. Yaptırımın her iki bakanın ABD’deki olası mal varlıkları ve bu mal varlıklarından elde edebilecekleri gelirlerin dondurulması kararını içerdiği vurgulandı. Yine her Gül ve Soylu’nun ABD’ye girişi de yasaklandı. Ayrıca Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders da Brunson’un ev hapsinde tutulduğunu hatırlatarak, “Türk yetkililerin Brunson’ı halen içeride tutması kabul edilemez” dedi.
Yaptırımlar sürecek
Brunson’un serbest bırakılması için verdiği yoğun çaba ile bilinen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Türkiye’ye karşı alınan yaptırım kararlarının Rahip Brunson serbest bırakılana dek süreceğini vurguladı. Pence, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “ABD hükümeti Türkiye’ye sert yaptırımlar dayattı ve bu yaptırımlar, Başkan Erdoğan ile Türk hükümeti vaiz Brunson’ı serbest bırakıp bu masum inanç adamı ABD’ye dönene kadar devam edecek” dedi.
‘Bu iş çok uzun sürdü’
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise Singapur’a giderken uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Biz hâlâ diplomatik bir yaklaşım sürdürüyoruz. Türkiye bizim pozisyonumuzu biliyor. Ama bu iş çok uzun sürdü” dedi. Pompeo’nun Çavuşoğlu ile uçağından konuştuğu açıklandı. Pompeo ve Çavuşoğlu’nun bugün Singapur’daki 51. ASEAN Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda yüz yüze görüşebileceği belirtiliyor. ‘Geri dönün’ ABD’nin Soylu ve Gül’e dönük yaptırım kararının duyurulmasından hemen sonra Dışişleri Bakanlığı’ndan yazılı açıklama yapıldı. Yaptırımların protesto edildiği açıklamada, şöyle denildi: “ABD yönetimini bu yanlış karardan geri dönmeye çağırıyoruz. Hiçbir amaca hizmet etmeyecek söz konusu saldırgan tutumun karşılığı gecikmeksizin aynıyla verilecektir.” Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Twitter üzerinden açıklama yaparak, “ABD’nin iki Bakanımıza yaptırım uygulamaya kalkışması karşılıksız kalmayacaktır. ABD Yönetimi hukuk dışı taleplerini bu yöntemle elde edemeyeceğini idrak etmediği sürece sorunlarımızı çözemeyiz” dedi.
AKP’liler Twitter’dan yanıt verdi
Hakkında yaptırım uygulama kararı alınan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Twitter hesabı üzerinden bir açıklama yaptı. Soylu, “Amerika’da bir malımız var; FETÖ. Onu da orada bırakmayız, alacağız” dedi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de Twitter hesabından açıklama yayımlayarak, “Benim bu topraklarda yaşamak ve bu topraklarda ölmek dışında bir düşüm olmadı. ABD’de veya Türkiye dışında herhangi bir ülkede ne bir dikili ağacım, ne bir tek kuruş param da yoktur. Nasip olursa belki bir gün memleketim Gaziantep’te küçük bir zeytinlik alırım” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da konuyla ilgili Twitter’dan mesaj paylaştı. Oktay’ın paylaşımı şu şekilde: “Yaşanan son gelişmeler, büyük devlet olmanın ekonomik, askeri veya coğrafi büyüklük ile aynı olmadığını bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. Büyük devlet olmak, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmeyi, yapılan anlaşmalara bağlı olmayı, adalet ve saygınlık ilkesine sadık kalmayı, halkının çıkarlarını küçük çıkar gruplarının üstünde tutmayı ve daima mazlumların yanında olmayı gerektirir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde büyük devlet olmanın gereğini yapmaktan bir an bile tereddüt etmeyiz.”
Dört parti hizalandı
Yaptırım kararına Meclis’te grubu bulunan AKP, MHP, CHP ve İYİ Parti’den ortak açıklamayla protesto geldi. “ABD’nin tehditlerine halkımızın ortak dayanışması ve kararlılığı ile ‘hayır’ diyoruz” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Sürece İçişleri ve Adalet Bakanları’nın eklenmesini ve örneği görülmemiş bir şekilde iki bakanın şahsında doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının ve kurumlarının hedef alınmasını hiçbir şekilde kabul etmediğimizi, bu karar sahiplerini iki ülkenin ortak çıkarları için en ciddi düzeyde sorun doğurma kapasitesinde gördüğümüzü, bu tür yol ve yöntemleri Türk halkının onur ve vakarıyla reddettiğimizi, bu yönde atılmış ve atılacak her tür adıma karşı milletimizin ortak kararlılığını ve dayanışmasını ifade ettiğimizi, icra organının uluslararası mütekabiliyet çerçevesinde gereken karşılığı vermesinin hak olduğunu kamuoyuna duyururuz.” Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu’nun ailesini ziyaretinde, ABD’nin yaptırım kararı için konuştu. Kılıçdaroğlu, “Bu kararı doğru bulmuyoruz. ABD’nin iki bakanı hakkında biz de aynı kararı almalıyız” dedi. İYİ Parti Sözcüsü Aytun Çıray ise “Trump Towers’a el koyun” önerisi geldi.
Hamaset yapmakla olmaz
Meclis’teki 4 partinin ortak açıklamasında imzası bulunmayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, konuya ilişkin partilerinin görüşünü gazetemize değerlendirdi. Bilgen, partilerden bu yönlü herhangi bir teklif gelmediğini, kendilerine özgü yaklaşımlarından kaynaklı tercih edilmediklerini düşündüklerini söyledi. Bilgen, “Teklif gelmemesi kabul edilemez ama bizim bu konudaki düşüncemiz belli. Yargılama süreçlerinin ve kişi özgürlüklerinin devletlerarası pazarlık aracı olmasını doğru bulmuyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin bu şekilde yönetilmesinden dolayı toplumun cezalandırılmasını da onaylamıyoruz. Bu işin sonucudur, öncelikle sebepleri sorgulanmalıdır. Sadece sonuç üzerinden hamaset yapmakla bir şey elde edilemez” ifadelerini kullandı
Türkiye hesap hatası mı yaptı?
ABD Hazine Bakanlığı’nın Türkiye’ye yönelik yaptırım kararını açıklamasından kısa bir süre önce Amerikan haber sitesi Bloomberg, Brunson’un serbest bırakılması konusundaki pazarlıkların Halkbank davası yüzünden çöktüğünü öne süren bir haber servis etti. Habere göre Amerikan yönetimi Brunson’un bırakılması karşılığında; Hazine Bakanlığı’na Halkbank’a düşük bir para cezası kesilmesi için tavsiyede bulunmayı, Halkbank’ın eski genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın Türkiye’ye iade edilip ABD’de aldığı hapis cezasını ülkesinde tamamlamasını,İsrail’in de Ebru Özkan isimli Türkiye vatandaşını serbest bırakmasını sağlamayı kabul etti. Her iki taraftan yetkililere dayandırılan haberde, Ankara’nın bu anlaşmaya son anda bir ek daha yapmak istediğini öne sürdü. Amerikan tarafının Brunson’un tutukluluğunun devamına karar verilen 18 Temmuz’daki duruşmada serbest bırakılıp sınır dışı edilmesini beklediği, ancak Türk tarafının son dakikada anlaşma şartlarını değiştirdiği yorumu yapıldı. Buna göre Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Halkbank’a ilişkin her tür soruşturmadan vazgeçilmesi şartını ekledi. Amerikalıların söz konusu müzakereleri, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın bir kişi ile bir arka kanaldan yürüttüğü” yönünde bilgiye de yer verildi.
Brunson neden önemli?
“FETÖ/PDY ve PKK adına suç işlediği”, “casusluk yaptığı” iddiasıyla hakkında 35 yıl hapis cezası istenen ABD’li rahip Brunson’un tutukluluğu “sağlık sorunları” dikkate alınarak ev hapsine çevrilmişti. Geçen salı günü Brunson’un avukatlarının tutukluluğun devamı kararına itirazları mahkeme tarafından reddedilmişti.İki ülke arasında büyük krize neden olan Brunson’un neden bu kadar önemli olduğu konusunda uzmanların değerlendirmeler göze çarpıyor. Öncelikle, Brunson’un din görevlisi olarak temsil ettiği evanjelist Hıristiyanların Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence ile ilişkilerine dikkat çekiliyor. Protestanlık mezhebinin/teolojisinin Amerika’ya özgü bir türü olan ve daha çok muhafazakâr beyaz Amerikalıların mensubu olduğu evanjelist cemaati, Trump’ın seçmen tabanının temelini oluşturuyor. Pence de bu mezhebin son derece katı bir üyesi. Pence, başkan yardımcılığında Brunson’ın serbest bırakılmasını sağlamaya yemin etmiş bir isim. Yüz binlerce Evanjelist seçmeninden baskısı altındaki Trump, 6 Kasım’daki Senato ve Temsilciler Meclisi için düzenlenecek ara seçimlere yoğunlaşmış durumda. Bu seçimler Kongre’de Cumhuriyetçilerin temsil oranı ve Trump’ın ikinci bir dönem için daha başkan adayı olup olmayacağı konusunda belirleyici olacak.
HABER MERKEZİ