İki gencin polis noktasında öldürülmesinden sonra tekrar gündeme gelen PVSK’yi değerlendiren Avukat Derya Yıldırım, sınırları belli olmayan bir silah yetkisi verildiği için PVSK’nin keyfi bir şekilde kullanıma yol açtığına dikkat çekti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) verilerine göre; Türkiye, 1959-2018 yılları arasında yaşama hakkı ihlali sıralamasında ikinci sırada yer alıyor. Polise vurma dahil geniş yetkiler tanıyan Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (PVSK) nedeniyle polis kurşunuyla yaşamını yitiren birçok sivilin ölümü bu yıl da devam etti. Son olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 70. yılı vesilesiyle 10-17 Aralık Dünya İnsan Hakları Haftası’nda İstanbul’da 17 yaşındaki Cihan Seyhan’ın, Diyarbakır’da ise Abdullah Arat’ın (25) içinde bulundukları araçta “dur” ihtarına uymadıkları iddiasıyla polislerce vurularak öldürülmesi, PVSK’ye verilen yetkileri yeniden gündeme getirdi.
‘Sınırları belli olmayan yetki’
Konuya ilişkin konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Yöneticisi Avukat Derya Yıldırım, PVSK’de verilen yetkide “etkisiz hale getirme”den bahsedildiğini ancak doğrudan öldürme yetkisinin verilmediğini söyledi. Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Akdeniz’e değerlendirmede bulunan Yıldırım, sınırları belli olmayan bir silah yetkisi verildiğinden dolayı PVSK yetkisinin keyfi şekilde kullanımlara yol açtığına dikkat çekti. “Orantısız güç” ilkesinin gözardı edildiğini belirten Yıldırım, “Polis de bunu öldürmeye varacak raddede kullanmaktadır ve aynı gerekçelerle tekrar eden olaylara bakıldığında kullanmaya devam edecektir” dedi.
‘Cezasızlık devamını getirir’
Yaşam hakkının yoğun bir şekilde ihlal edilmesiyle birlikte cezasızlık politikasının sürdüğünü ifade eden Yıldırım, “Yine bu tür vakalarda etkin soruşturmanın olmaması, insan yaşamına keyfi bir şekilde son veren polisin ifadesinin alınıp sonra görevine dönmesi de bu tür olayların ‘Dur ihtarına uymadı’ gibi gerekçelerle giderek artmasına sebebiyet vermeye devam edecektir. İşlenen suç karşısında devreye giren cezasızlık, bu tür olayların önünü açmaktadır” şeklinde konuştu.
‘Açığa dahi alınmoyorlar’
Diyarbakır Valiliğin açıklamasına değinen Yıldırım, “Valilikten yapılan açıklamada, her ne kadar şahsın kontrol noktasında ‘dur’ ihtarına uymayıp sonra ikaz ateşi açıldığına yönelik beyanlar belirtilse de yapılacak incelemelerde ve kontrol noktasında bulunan kamera kayıtlarında olayın nasıl gerçekleştiğine yönelik bilgilerin olayın aydınlatılmasına ışık tutacaktır” dedi.
Yıldırım, bu tarz olaylarda suçu gerçekleştiren polislere yönelik sadece ‘Adli ve idari tahkikat başlatıldı’ gibi basit bir yaklaşımın gözterildiğini, bu yaklaşımın da etkili ve adil bir soruşturmanın yürütülmediğinin açık göstergesi olduğunu vurguladı. Yıldırım, ”İnsan yaşamına son veren bir fiil gerçekleşirken buna sebebiyet veren şahıslar açığa dahi alınmıyorsa, yine etkin ve adil bir soruşturmadan bahsedilemez” sözlerini kaydetti.
‘Durmadı diye öldürme yetkisi yok’
Polisin “zarar verme” yetkisinin olmadığını belirten Yıldırım, ”Yetkililerin arkasına sığındığı ‘dur’ ihtarına uyulmadığı için ateş edildiği iddiasına gelecek olursak, vatandaş ‘dur’ ihtarına uymasa dahi kanunda polise öldürme yetkisi verilmemiştir.” diye konuştu.
Yıldırım, polisin silahını vatandaşı yakalayacak şekilde kullanmak zorunda olduğunu ifade ederek, ‘ihtara uyulmadı’ gerekçesiyle vatandaşa zarar verilemeyeceğini vurguladı. ”Hele ki yaşamını yitirecek boyutta hiçbir şekilde kullanamaz” diyen Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: ”Silahın kullanılması kişiyi öldürmeden yakalayacak ölçüde olmalıdır. Bu ölçüde vatandaşı hiçbir şekilde hedef almadan olacak şekilde olmalıdır.”