2014 güzünde oluşturulan “Çöktürme Planı”nın amaçlarından biri özgür Kürt’ün benliğini dağıtmak ve bu benlikten geriye ne kalmışsa onun üzerine işbirlikçiliği inşa etmeye çalışmaktı.
Bu amaçlarına ulaşmak için kitle iletişim araçlarını kullanıp halkı manipüle ederek bolca yalan söylediler, yetmedi. Bu yalanlarını sürekli tekrarladılar, yetmedi. Korku saldılar ve halkı bezdirmeye çalıştılar, yine de yetmedi. Ne Kürt halkı mücadelesinden ne de özel harpçiler manipülasyonlarından vazgeçti.
Unutmamak gerekir ki manipülasyon özel harbin en önemli silahıdır. Manipülasyonla insanların duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını etkileyerek algılarını yönlendirebilme, zihinlerini kendi amaçlarına uyumlu ve bağımlı hale getirmeyi amaçlarlar.
Devletçi paradigmanın etkisindeki insanların hâkim olma arzusunun hep olduğu biliniyor. Hâkim olmak isteyenlerin ise kontrolü elinde tutmak için psikolojik harpte kullandığı en önemli silah bilgidir.
Psikolojik harbi kazanmanın yolu, doğru bilgiyle ve yeterince donanımlı olmaktan, tarihsel argümanlara ve analiz yeteneğine sahip olmaktan geçer. İşte bu nedenledir ki psikolojik harbe maruz kalan hedefin, önce bilgi kaynakları çökertilir, kirletilir ya da yönlendirilir.
Psikolojik ve özel harbin birinci adımı kendini ve karşıtını iyi tanımaktır. Karşı olduğu gücü tanımayıp kendisini tanıyanın daha sonra başarıya ulaşabileceği söylenir. Hem kendisini hem karşısında olduğu gücü tanıyanın ise yenik düşme ihtimali çok zayıftır. Karşısındaki gücü çok iyi tanımasına rağmen kendisini tanımayan için yenik düşme ihtimali ise çok yüksektir.
14-28 Mayıs Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hiçbir dönemde olmadığı kadar Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi’ne karşı tek merkezden olduğu anlaşılan özel ve psikolojik harp yürütüldü. Sanal medya bu özel harbin esas dövüş sahası oldu.
Hatırlarsanız şayet, partiye kimin istifa etmesi gerektiğinden tutalım da yerlerine kimin getirilmesi gerektiğine kadar birçok şey sanal medya üzerinden dayatıldı. Ahlaki sınırları zorlayan paylaşımlar Kürt düşmanı haline gelerek mankurtlaşan KDP ve hamisi güçler tarafından sürekli yapıldı ama bu saldırılar partililer tarafından büyük bir özveri ile boşa çıkarıldı.
Yeniden yapılanma kararını güçlü bir özeleştiri sürecinden geçerek pratikleştiren DEM Parti hiçbir gücün göstermeye dahi cesaret edemediği bir özgüvenle ön seçim kararı aldı. On binlerce insan büyük bir inanç ve istekle zorlu hava koşullarına rağmen ön seçim sürecini bir demokrasi şölenine çevirdi.
İşte tam da bu noktada DEM Parti yeni bir psikolojik harp atağı ile karşı karşıya kaldı. Yine tek merkezden yönetilen saldırıların ilk amacı ön seçim çalışmalarını itibarsızlaştırmak ve halkın DEM Parti’ye olan güvenini sarsmaktı. Sanal medya üzerinden “Bir ön seçim yapmayı bile başaramıyorsunuz” algısı devreye konuldu. Küçük teknik yetersizlikler abartıldıkça abartıldı ancak bu saldırılar da büyük bir sağ duyuyla boşa çıkarıldı.
Unutmamak gerekir ki DEM Parti varlığını sanal medyaya değil köklü bir mücadele geleneğine borçlu. Bu yüzden sanal medya müdahaleleri ile şekillendirilip özünden kopartılamaz. Bu güçlü özün farkında olanlar ise sanal medya üzerinden DEM Parti’yi ve ona gönül verenleri kendi çıkarları temelinde yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Partinin kiminle ittifak kurması ya da kurmaması gerektiğinden tutalım, kimin belediye eş başkan adayı olması gerektiğine kadar yeni bir müdahale ve manipülasyon çalışması içindeler.
Ne yazık ki özel harbin etkisi altında galeyana gelen mücadele geleneğinden yoksun kimileri partiye başvurmak yerine adaylıklarını sanal medyadan duyurarak DEM Parti’yi ayağına çağırma gafletinde. Kimileri ise partiye karşı tepkilerini bu alana kusma basitliği ve çaresizliğinde.
Bu edimler bir yandan özel ve psikolojik harp yürütücülerine cesaret verirken, bir yandan da bu gaflete düşüp yanlış zeminlerden doğru sonuçlar bekleyenleri ise özel harbin birer aparatına dönüştürmektedir.
Ne yazık ki psikolojik harbe maruz kalanların çoğu bunun farkına bile varamıyor. Çünkü karşıdaki güç başka bir dili değil aynı dili kullanıyor. Çok geç de olsa özel harbin aparatı haline gelindiği anlaşıldığında ise iş işten geçmiş oluyor.
İyi niyetli yapılmış görüş ve önerilerin objektif anlamda neye hizmet ettiğini bir kenara bırakacak olursak; sanal medya üzerinden DEM Partililerin düşüncelerini dönüştürme ve değiştirmesinin hedeflendiği açıkça görülür. Böylelikle karar alma yetilerini kendi çıkarlarına göre şekillendirmek amaçlanıyor. Bu yüzden sanal medyayı kullanırken taşı pirinçten ayıklar gibi yanlışı doğrudan ayıklamak gerekir. Aksi halde en iyi niyetli olanımız bile kullanışlı bir aparat olmaktan kurtulamaz.