Libya’daki güç dengesini değerlendiren Prof. Dr. Uzgel, ‘Artık ne Hafter tek başına askeri güç kullanabilir ne de Türkiye çatışmayı devam ettirebilir. İkisinin de vakti geçiyor’ dedi
Türkiye, 27 Kasım 2019 günü Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ve “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması” imzaladı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) dışındaki tüm partilerin verdiği destekle, deniz yetki alanlarıyla ilgili mutabakat 5 Aralık 2019’da yasalaştı. Libya’ya Türk askeri gönderilmesinin yolunu açacak askeri anlaşma ise 21 Aralık 2019’da HDP, CHP ve İYİ Parti’nin itirazlarına rağmen yasalaştı. Buna bağlı olarak 2 Ocak 2020’de Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin 1 yıllık süreli Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, 184 ret oyuna karşı 325 oyla kabul edildi.
AKP-MHP tezkeresi
Önceki yılın tezkere süresinin sona ermesinin ardından Libya tezkeresi, 22 Aralık’ta yeniden Meclis’e getirildi. Tezkere, CHP, İyi Parti, HDP’nin ret oylarına rağmen AKP ve MHP’nin oy çokluğuyla kabul edildi. Tezkere bu kez 1 yıl değil, 18 ay olarak belirlendi. Uzmanlar, teskerenin 18 ay uzatılmasını Libya’da 24 Aralık 2021’de yapılacak seçimlere bağladı ve bu adımın iyi niyetle yapılmadığına vurgu yapıyor.
Hafter ve Türkiye restleşmesi
Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter ise Türkiye’ye karşı askeri seçeneğe başvurabileceklerini belirterek, “Türk askerinin botları tertemiz toprağımızı kirletmeyi sürdürdükçe güvenlik ve barış olmayacak. Biz kendi ellerimiz ve özgür irademizle silahlarımızı kullanarak barışı getireceğiz. Sömürgeleştiren düşmanın iki seçeneği var. Barışçıl bir şekilde ayrılmak ya da zorla kovulmak” açıklaması yaptı. Türkiye ise Hafter’in açıklamasının ardından karşı hamle olarak, 27 Aralık’ta Trablus’a çıkarma yaptı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ve kuvvet komutanları ile birlikte Ulusal Mutabakat Hükümeti yetkilileriyle görüşmeler yaptı. Akar, burada “Bu savaş suçlusu, cani, yani katil Hafter ve destekçileri bilmelidirler ki Türk unsurlarına yapılacak herhangi bir saldırı girişiminde katil Hafter unsurları her yerde meşru hedef olarak görülecektir. Böyle bir hareketi yaptıktan sonra kaçacak yer bulamazlar. Herkes aklını başına toplasın” diye çıkıştı.
Parasız kalan milislerden protesto
İki ülke arasında bunlar yaşanırken, Türkiye’nin Libya’ya götürdüğü Suriyeli milisler 5 aydır maaş alamadıkları için Ayn Zara Üssü’nde protesto gösterisi düzenledi. Yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ferhat Çelik’e değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, hem Türkiye’nin hem de Hafter’in sahada pozisyon kaybeden iki aktör olduğuna vurgu yaptı.
Tezkerenin işlevi
Uzgel, Libya’da 24 Aralık 2020’de yapılacak olan seçimlerden dolayı yeniden bir tezkerenin çıkmaması ihtimaline karşı şimdiki tezkerenin uzun süreli çıkarıldığını söyledi. Meclis’te tezkerenin çıkarılmasıyla işin bitmediğini belirten Uzgel, “Libya’da askerlerin kalıp kalmaması bir tek Türkiye ile kalmış bir şey değil. Türkiye tek başına bunun kararını verecek durumda değil. Sahadaki durum nasıl gelişecek? Barış masası nasıl kurulacak? Bunlar önemli iki soru. Şimdiye kadar çözüm için iki tane konferans yapıldı. Biri Tunus’ta diğeri Mısır’da oldu. Türkiye isterse 5 yıllık tezkere çıkarsın ama esas mesele Libya’daki tarafların ve dış aktörlerin nasıl bir Libya kuracaklarıdır. Türkiye orada kendisine alan açmazsa tezkere anlamını yitirebilir” dedi.
Gayri-milli suçlama
Tezkereyi HDP, CHP ve İyi Parti’nin reddetmesine ve tepki göstermesine değinen Uzgel, “İktidar kendini yerli ve milli diye tanımladığı için dış politikayla ilgili en ufak bir eleştiriyi gayrı-milli diye tanımlıyor. Muhalefet halk karşısında bu sıfattan kurtulmak için olumlu oy veriyordu. Fakat şimdiki tezkerenin 18 ay olması muhalefetin kafasını karıştırmıştır. Bu yüzden tepki gösterdiler buna. Zaten daha önceki Deniz Yetki Anlaşması’na CHP olumlu oy verirken, asker göndermeye ise olumsuz oy vermişti. Aynı tavrını şimdi de devam ettiriyor” diye belirtti.
Sahada pozisyon değişebilir
Halife Hafter ve Hulusi Akar arasındaki restleşmelere de değinen Uzgel, bu restleşmelerin bir şey ifade etmediğini söyledi. Türkiye ve Hafter’in sahada pozisyon kaybeden iki aktör olduğuna vurgu yapan Uzgel, “Artık ne Hafter tek başına askeri güç kullanabilir ne de Türkiye çatışmayı devam ettirebilir. İkisinin de vakti geçiyor” diye konuştu.
Türkiye ABD’ye yakınlaşır
Joe Biden’in 20 Ocak’ta Beyaz Saray’da ABD Başkanlık koltuğuna oturacağını dile getiren Uzgel, Türkiye’nin de artık dış politikada buna göre adımlar atmaya çalıştığını ifade etti. Biden’in göreve başlar başlamaz Türkiye ile ilişkileri bozmak istemeyeceğini belirten Uzgel, “İki ülke uzlaşı arayışına girerler. Erdoğan bunu biliyor. Zaten Türkiye, bunun için Akdeniz’de adımlarını atmaya başladı ve ABD-AB bloğunu rahatlatacak şeyler yaptı. Oruç Reis sismik araştırma gemisini neredeyse Antalya körfezine hapsetti. Dolayısıyla da kendisine bir çekim vermiş oldu. Türkiye bundan sonra da diğer meseleleri de ABD’nin istediği şeklide yapacak ve yaptırım kıskacından kurtulmaya çalışacak” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ