Prof. Andrej Grubačić, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bir devrimci liderden daha fazlasıdır diyerek, ‘Öcalan’ın bir devrimci olarak önemi ve anlamı konusunda ısrar etmenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum’ dedi
Anarşist antropolojiye odaklanan akademik bir program olan California Institute of Integral Studies-San Francisco’da Antropoloji ve Sosyal Değişim Bölümünün Kurucu Başkanı Andrej Grubačić, Berkeley’deki California Üniversitesi Berkeley Sosyal Tıp Merkezi’nde de öğretim üyesidir. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın hayatını ve mücadelesini anlatan çizgi roman ‘Özgürlük Kazanacak’ kitabının İngilizce edisyonunu basan PM Press’in editörü de olan Andrej Grubačić, ANF’den Muhammed Kaya’ya konuştu.
Öcalan’ın fikirleriyle tanışma
Abdullah Öcalan’ı ilk tanıma sürecinden bahseden Grubačić, “Abdullah Öcalan’ın fikirleriyle faaliyetlerinin ve düşüncelerinin ilk aşamasında karşılaştım. 1990’lı yıllarda, tutuklanmasından hemen önce. Bu ilk karşılaşmaydı. Almanya’daydım, Kurdistan’da neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ben eski Yugoslavya’dan geliyorum, dolayısıyla orada yeterli bilgi yoktu. Burada insanlarla sohbet ederken Türkiye’nin Kürt bölgelerinde heyecan verici, ilginç, yıkıcı, acı verici bir şeyler olduğuna dair bazı fikirler edindim. Abdullah Öcalan’ın adını duyduğum, hareket ile bağlantılı ve faaliyetleri hakkında farklı görüşlere sahip insanlarla tartıştığım ilk an buydu. Benim hissim, o dönemde, belki de özellikle tutuklamadan sonra bir durgunluk, nereye gideceğini bilememe, belki de kendi üzerine düşünme hissi olduğuydu. İkinci an, bazı araştırmalar ve siyasi çalışmalar yaparken Öcalan’ın fikirleriyle tanıştığım andı, aynı zamanda Meksika’daki Zapatistalar üzerine araştırma yaparken. Hem Öcalan hem de Öcalan’ın kendisiyle ilgili her türden ilginç şeye başladım. Almanya’da yaşayan dostlarımız tarafından İngilizce olarak yayınlanan ya da çevrilen ve yayınlanan düzenli bir kitap akışı vardı. Ben de onları okumaya başladım. Öcalan’ın düşünceleri arasındaki benzerlikler, ilginç benzerlikler dikkatimi çekti. Öcalan’ın fikri farklılıkları yok etmeden, silmeden, asimile etmeden, tek bir büyük merkezi siyasi, etnik varlık haline getirmeden üstesinden gelmekle ilgiliydi. Bu gerçekten ilgimi çekti ve bunun peşinden gitmek istedim. Daha sonra onun adının demokratik ulus olduğunu öğrendim. Yugoslavya’da yaptıklarımızla bunun arasında keşfetmek istediğim bir fark vardı” diye belirtti.
‘Çok sayıda insanın hayal gücünü şekillendiriyor’
“Sol, küresel sol, elbette Wallerstein ve Öcalan geleneğinde dünya tarihi ve dünya sistemleri hakkında yazan biri olarak, yeni küresel solun tanımı için büyük bir savaş mücadelesi olduğunu” söyleyen Grubačić, “Temelde iki kamp olduğunu söyleyebilirim. Kamplardan biri Jakoben fikirler, modernist ya da kapitalist modernist fikirler, temelde liberal devlet fikirleri, üretimcilik, kalkınmacılık, Avrupa-merkezci sömürgecilik, halihazırda acı çekilen ve küresel solun hayatının onlarca yılını bu hataya kurban eden tüm bu şeyler etrafında örgütleniyor. Şimdi ise diğer tarafta kapitalizmi jakobenleştirmeye, kapitalist moderniteyi ortadan kaldırmaya çalışan, Öcalan’ın demokratik modernite olarak adlandırdığı ademi merkeziyetçi, daha federalist ya da konfederalist, bürokratik olmayan ve anarşist geleneğe çok daha yakın örgütlenme biçimlerini yeniden canlandıran insanlar var. Tabii ki şu anda Rojava’da yaratılmakta ya da yeniden yaratılmakta olan gelenek. Bu bir gelenek, evet, sosyalizm ama çok farklı bir sosyalizm. Devletsiz sosyalizm, Öcalan fikrine dayanan sosyalizm, eski Leninist makinacılık fikri değil ve üretimcilik de değil. Ne yazık ki Bolşevizmin bizi sürüklediği türden bir ekonomizm de değildir. Bu bir alternatiftir. Yeni bir şeydir. Zaten küresel sol olarak tanımlanan çok sayıda insanın hayal gücünü şekillendiriyor” dedi.
‘Öcalan, devrimci bir liderden çok daha fazlası’
Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için devam eden kampanya ilişkin çok umut verici olduğunu belirten Grubačić, “İyimserliğimizi korumamız gerektiğini düşünüyorum. Öcalan’ın felsefesinden, özgürlük sosyolojisi olarak adlandırdığı şeyden büyük ölçüde etkilenmiş biri olarak ama aynı zamanda on yıllardır sol hareketlerin içinde aktif olarak yer alan biri olarak, farklı siyasi bağlamlar arasında çeviri yapabilen bizler için Öcalan’ın bir devrimci olarak önemi ve anlamı konusunda ısrar etmenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette aynı zamanda bir filozof, bir sosyolog, neredeyse imkânsız bir durumda yazdığı bir dizi kitapla milyonlarca insana içinde bulundukları durumu değiştirmeleri için ilham verebilen ve bugün Rojava’daki belki de en dramatik ve umut verici devrimci, kesinlikle yaygın devrimci harekete ilham veren biri. Ben Kürt Özgürlük Hareketi’nden bahsediyorum. Öcalan, devrimci bir liderden çok daha fazlası. Öcalan aynı zamanda bir filozof, sosyolog, bilim insanı. O aslında bir kucaklayıcıdır. ‘Rêber’ teriminde olduğu gibidir. Kapitalist modernitenin en büyük sorunlarından biri, iktidar fikri ile otorite fikrini kaynaştırmak, bir araya getirmekti. Modern otorite fikri temelde iktidarla özdeştir. Öcalan’ın temsil ettiği şey, dünyanın başlangıcına kadar uzanan, modern öncesi demokratik otorite kavramıdır; bu, çoğaltmak, düzeltmek, kucaklamak, yol göstermek, ilham vermek anlamına gelir. Bana göre Öcalan, güç kullanan modern liderin tam da bu tür demokratik antitezini temsil eden biri. Öcalan başka bir şey uyguluyor. Yol gösteriyor, etkiliyor ve yazılarıyla, ki bugün ya da bu gece söyleyeceğim şey bu, felsefe ve siyasi varoluş biçimini örnekleyen bir konuşma ve yazma biçimi yaratıyor. Bozulmuş olan birliği yeniden kurmaya çalışıyor ama bunu akıl, ahlak ve duygusal zeka dediği şey arasındaki sözleriyle bir araya getiriyor. Bunu son derece ilham verici bir şekilde yapıyor. Böyle bir insanı sonsuza kadar hapiste tutabilir misiniz? Muhtemelen. Ancak fikirlerinin etkisi, bana sorduğunuz tez kampanyasının nihayetinde başarılı olacağına dair bana büyük bir iyimserlik veriyor” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan kutlanmalı’
“Dünyanın sol tarafı. Evet, bence şu anda tarihin sol tarafına ait olan insanlar, Öcalan’ı özel bir şekilde kutlamalı” diyen Grubačić, “Bilirsiniz, hala Google’da Öcalan ismini yazdığınızda, genellikle terörist faaliyetlerle ilgili bir şey ya da onunla ilgili bir şey çıkıyor. Öcalan’ın fikirleri hakkında yeterince şey değişmiyor ama yeterince makale ve deneme de yok. Bence bizim, kendimize solun eleştirel entelektüelleri diyelim ya da her neyse, yapmamız gereken şey daha fazla çeviri yapmak ve yazmak, Öcalan’ın ne hakkında yazdığını anlamaya çalışmak, yazılarını sadece Ortadoğu’da değil, çok ötesinde, bu belirli siyasi bağlamda bu kadar etkili kılan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmak. Bence bizim yapmamız gereken onun fikirleri hakkında yazmak, onun fikirlerine odaklanmak ve yayınlamak. Öcalan bize Özgürlük Sosyolojisi olarak adlandırdığı yeni bir tür sosyal bilim için çok cesur ve yürekli bir öneri bıraktı. Öcalan’ın toplumsal özgürlükten bahsettiği ahlaki ve doğal yaşam biçiminin bir parçası olan sosyal bilimin özü haline geldiği, disipliner olmayan hatta anti disipliner sosyal bilim hakkında düşünmemiz gereken bir şey” dedi.
HABER MERKEZİ