Gazetemize konuşan Avukat Ali Çimen, Gülistan Doku’nun kaybolmasıyla ilgili birden fazla şüpheli olduğunu açıkladı
Nevin Cerav/İstanbul
Dersim’de Munzur Üniversitesi’nde okurken 5 Ocak 2020’de şüpheli şekilde kayboldu 21 yaşındaki Gülistan Doku. Başlatılan soruşturmada yetkililer, Gülistan Doku’nun intihar ettiğini iddia ederek arama çalışmalarını Uzunçayır Baraj Gölü’yle sınırlı tuttu. 227 gün sadece barajda aranan Doku’nun arama çalışmaları 18 Ağustos tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla durduruldu. Bu talimattan bir süre sonra da baraj suyunun boşaltılmasına karar verildi ve baraj kısmen boşaltılmasına rağmen bu karardan da bir sonuç çıkmadı.
Gülistan Doku’nun kaybolmasının hemen ardından kızlarını aramak için Dersim’e gelen ve aylarca arama çalışmalarını takip eden Doku ailesi yaptıkları açıklamalarda, barajdaki arama çalışmalarının kendi talepleri olmadığını, yetkililerin kendilerine ısrarla “Kızınız suda, kızınızın cenazesini size vereceğiz” dediklerini ve bu yüzden de sabırla beklediklerini söylediler. Yetkililerin bu iddialarının gerçeği yansıtmadığı da arama çalışmalarının bitirilmesinden hemen sonra ortaya çıktı zaten. Doku ailesinin avukatı Ali Çimen’in talebi ve başsavcılığın talimatıyla, Gülistan Doku’nun kaybolduğu gün en son görüldüğü Uzunçayır Baraj köprüsündeki görüntüler ile Doku’nun eski erkek arkadaşı şüpheli Z.A. ile bir kafenin önündeki görüşmesinin çözümlenmesi yapıldı. Bağımsız Ulusal Kriminal Büro’nun bilimsel raporu, Gülistan Doku’nun intihar etmediğini, şüpheli Z.A. tarafından iki gün üst üste tehdit, şiddet ve alıkoymaya maruz kaldığını kanıtlamıştı. Buna rağmen bu güne kadar raporun sonuçları üzerinden herhangi bir işlem yapılmadı.
Raporun gereği yapılmıyor
Ulusal Kriminal Büro’nun raporunun başsavcılık tarafından gereğinin yapılmaması, bunun nedenleri ile son gelişmeleri Doku ailesinin avukatı Ali Çimen ile konuştuk. Sözlerine, Gülistan Doku’nun kaybolmadan bir gün önce ve kaybolduğu gün Z.A. tarafından alıkonulduğunu, tehdit ve fiziksel baskıya uğradığını hatırlatarak başlayan Çimen, bunların da şüphelinin polis olan üvey babası E.Y. ve diğer polisler tarafından örtbas edildiğini söyledi. Ulusal Kriminal Büro’nun, Gülistan Doku’nun kaybolduğu gün köprüdeki görüntüleri ile yine kaybolduğu gün son görüştüğü kişi olan şüpheli Z.A. ile olan görüşmelerinin bilimsel olarak analiz edildiği raporu soruyoruz Çimen’e. Çimen, şu bilgileri veriyor ilk elden: “Bu rapor çok ciddi ve bilimsel bir rapordur. Rapor emniyetin Gülistan’ın intihar ettiği tezini bilimsel olarak çürütü ve şüpheli tarafından iki gün alıkonulduğunu, fiziksel baskıya, tehdide maruz kaldığını kanıtladı. Rapor savcılık tarafından istendi ve dosyaya resmi olarak girdi. Fakat savcılık bu raporun gereğini yerine getirmedi. Bu alıkoyma, tehdit ve fiziksel baskı, zorla arabaya bindirilme gibi suçlar örtbas edildi. Her şey bu kadar netken hiçbir şekilde bir gelişme olmadı.”
İntihar değil cinayet
Savcılığa köprüdeki görüntülerin daha geniş zaman aralığını içeren şekliyle çözümlenmesi talebinde de bulunduklarını fakat bu talebin reddedildiği bilgisini de veen Avukat Çimen, “Bakın biz dedik ki, bilirkişi bu görüntüleri netleştirdi, o zaman bu görüntülerin çözümlenmesini genişletelim. Gülistan’ın orada olduğu zamandan oradan ayrılana kadar ki zamanı kapsayan bir iyileştirme çalışması yapalım. Ama bu talebimiz de maalesef ilginç bir şekilde reddedildi” dedi.
Bilirkişi raporunun çıkmasının üzerinden 2 ay geçmesine rağmen hala harekete geçilmediğine dikkat çeken Çimen, soruşturma dosyasında birçok ilginç ve önemli ayrıntının yer aldığına değiniyor: “Dosyaya baktığımız zaman şöyle ilginç bir şey var. Dosya Gülistan’ın intihar etmesine yönelik yürütülüyordu ama bilirkişi raporu intihar tezini çürüttü. E dosya cinayet ihtimaline yönelik de değil. O zaman tek ihtimal kalıyor, o da Gülistan’ın yaşıyor olmasıdır. Peki, soruşturma niye Gülistan’ın yaşamasına yönelik yürütülmüyor? Bu da çok düşündürücü değil mi? Yani ben yaşadığını düşündüğüm için söylemiyorum bunu. Soruşturma dosyasının mantığının ilginçliğini paylaşıyorum sizinle.”
Soruşturma savsaklanıyor
Bilirkişi raporunun Gülistan Doku’nun intihar etmediğini netleştirdiğini söyleyen ve bu durumda soruşturmanın ya cinayete çevrilmesi ya da Gülistan’ın alıkonulması seçeneğinin üzerinde durulması gerektiğine dikkat çeken avukat Çimen, soruşturmanın çok ağır-aksak ve eksik yürüdüğünü ifade ediyor: “Soruşturma dosyası o kadar ağır yürütülüyor ki, tosbağa bile daha hızlıdır, öyle söyleyeyim. Bu bir kayıp vakasıdır, hızın çok önemli olduğu bir dosya olması gerekir. Ama bu soruşturma etkin yürütülmüyor ve çok savsaklanıyor. Taleplerimizin çoğu kabul edilmiyor.”
Babanın 5 ayrı telefonu var
Soruşturmayla ilgili bir de yeni ve önemli bir bilgi paylaşıyor avukat Ali Çimen: “Dosyaya şüphelinin üvey babası polis E.Y’nin de şüpheli olarak eklenmesi için suç duyurusunda bulunduk. Çünkü Gülistan Doku’nun şüpheli tarafından zorla bindirilmeye çalıştığı araç E.Y. üzerine kayıtlı. Gülistan’ın kaybolmadan bir gün önce, yani 4 Ocak gecesi koşarak çıktığı ev yine polis E.Y’nin üzerine kayıtlı. Ayrıca, dosyada o tarihler arasında dinlenen 5 telefon var. Bu 5 telefonun hepsi de polis baba E.Y’nin üzerine kayıtlı. Bir polis memurunun neden 5 ayrı telefonu olur? Daha başka varsa da bilmiyoruz.”
Gülistan Doku’nun kaybolduğu tarihlerde polis E.Y.’ye yurtdışından sürekli telefon gediğini ve bunun da bir güvenlik sorunu oluşturduğunu söyleyen avukat Çimen, Gülistan Doku’nun kaybolduğu günde de E.Y.’ye yurtdışından telefon geldiğinin belirlendiğine işaret ediyor. O güne ait bu telefon kayıtlarını BTDK’dan talep ettiklerini fakat BTDK’nın ‘Bu yurtdışı telefondur, bizim alanımız içerisinde değil’ diyerek taleplerini geri çevirdiklerini söylüyor Çimen. Baba E.Y. ile ilgili birçok şüpheli durumun olduğunu vurgulayan Çimen, önemli bir bilgi daha aktarıyor: “Polis baba E.Y, Gülistan’ın intihar ettiğine dair iddiaların yükseldiği dönemde bu iddiaları pekiştirmek için Gülistan’ın özel bir bilgisini paylaştı. Hem de bunu çalıştığı Asayiş Şube ekranına girerek yaptı. Soruşturma dosyası ile hiçbir alakası olmayan, savcının istemediği bir bilgiyi Twitter’dan paylaştı. Gülistan’ın intihara meyilli biri olduğu algısını yaratmak için yaptı bunu. Bir insan niye yapar böyle bir şeyi? Dolayısıyla baba E.Y’de Z.A. kadar baş şüphelidir.”
Gülistan’dan beklentileri var
Avukat Çimen’in verdiği bilgilere göre, Z.A. ile annesi ve polis olan üvey babası E.Y. birçok konuda birlikte hareket ediyor. Avukat Ali Çimen, ailenin Gülistan Doku’dan bir şey istediğini ama Gülistan’ın bu isteğe karşı çıktığını söylüyor. Bu çıkarımı da delillere dayandırarak anlatıyor: “Şüphelinin Gülistan’a attığı mesajlardan anladığımız kadarıyla şüpheli ve babasının Gülistan’dan bir beklentileri var. Gülistan’ı bir şeye zorluyorlar. Gülistan da artık dayanamıyor ve bunu açığa çıkaracağını mı söylüyor, yoksa başka bir şey mi, bilemiyoruz ama ip orada kopuyor. Şüphelinin bizzat yazılı mesajları var. Diyor ki Gülistan’a; ‘annemin istediği şeyi yapana kadar benimle konuşma. Ben de seninle konuşmayacağım.’ Bu mesajlara göre demek ki Gülistan’dan bir şey yapmasını istiyorlar. Ama Gülistan yapmıyor.
Çember daralıyor
Avukat Çimen’e şüpheli Z.A’nın polis zoruyla getirilme kararının neden uygulanmadığını soruyoruz. Çimen gayet net bir cevap veriyor: “Kesinlikle etkin bir soruşturma yürütülmüyor. Bakın ben bu dosyaya mart ayında dahil oldum. O günden bugüne size net olarak şunu söyleyebilirim; savcının kendiliğinden yaptığı herhangi bir işlem yok. Yapılan bazı şeyleri de hep ben talep etmişim. Taleplerimin kabul edilen kısmı da sadece yüzde 10’dur. Buna rağmen yine de soruşturma dosyasında birçok gelişme var. Ağır-aksak da yürüse, birtakım talepler kabul edilmese de, bilirkişi raporunun da ortaya koyduğu birçok yeni gelişme açığa çıkıyor. Ben şüpheli olarak sadece bir kişiyi görmüyorum bu dosyada. Daha fazla sayıda şüpheli var. Bu şüpheliler açısından da çember daralıyor. Onlara ulaşmamız sadece bir andır artık.”
Şüpheli Türkiye’de
Son olarak avukat Çimen’e şüpheli Z.A.’nın yurtdışına kaçıp kaçmadığını soruyoruz. “Yurtdışında değil şüpheli, burada” diyor ilk elden Çimen. Ardından bu bilgiyi şöyle açıklıyor: Çünkü Aygül Doku İçişleri Bakanı ile bir görüşmesinde bu konuyu gündeme getirdiğini, İçişleri Bakanı’nın da kendisine, ‘Yurt dışındaydı ama ben onu getirdim’ dediğini söyledi. Sonuçta bu bilgiyi İçişleri Bakanı verdiğine göre, güvenilir bir bilgi olduğunu düşünüyoruz. Hatta görüşmede İçişleri Bakanlığı olarak pasaportuna da yurtdışı yasağı koyduklarını söylemişler. Dolayısıyla şüpheli Türkiye’de diyebiliriz.”
*
Aygül Doku: Üstümüzde baskı kuruldu
Gülistan Doku’nun 5 Ocak’ta şüpheli şekilde kaybolmasının ardından 6 Ocak’tan bu yana Dersim’de olan Doku ailesi, geçtiğimiz haftalarda oturma eylemi yapmıştı. Anne Bedriye Doku ile abla Aygül Doku, oturma eyleminin ilk günü polis tarafından şiddete uğramış ve gözaltına alınmışlardı. Büyük tepki çeken olayda Doku ailesi serbest bırakıldıktan sonra da oturma eylemlerine devam etmişti. Etkin bir soruşturma yürütülmesi, şüphelilerin yargılanması ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşme talepleriyle oturma eylemini sürdüren Doku ailesi, Cumhurbaşkanı ile görüştürülme sözü verilmesiyle birlikte eylemi sonlandırmıştı.
Şüphelilerin üstüne gidilmiyor
Son gelişmeler üzerine görüştüğümüz Aygül Doku, yürütülen soruşturmanın gerektiği gibi yapılmamasını eleştirerek başlıyor konuşmasına: “Bilirkişi raporu çıktı, raporda Gülistan’ın alıkonulduğu ortada. Kafede Gülistan Z. İle görüşürken 3 tane kadın olduğu ortaya çıktı, o kadınların ifadesi hala alınmadı. Babanın yalan beyanları var. Gülistan’ın o gece korkuyorum mesajı atması var. Bütün bunlar ortadayken bunların üzerine gidilmemesi çok ilginç. Ama yine söylüyorum, madem yetkililer bu ailenin masum olduğuna inanıyor, o zaman bize kızımızın gidiş yönünü söylesinler. Desinler ki kızınız burada ya da şurada.”
Başından bu yana Gülistan Doku’nun suda olduğuna inanmamalarına rağmen yetkililerin kendilerini ısrarla suya yönlendirdiklerine dikkat çeken Aygül Doku, aylardır suda arama yapan dalgıçların bile defalarca Gülistan Doku’nun suda olmadığını ifade ettiklerini aktarıyor. Abla Doku, “Gerçekten böyle küçük bir kentte bir genç kız bulunamıyorsa herkes kendini bir sorgulamalı. Ya da Gülistan gerçekten bulunmak istenmiyor mu? Yani bizim aklımıza böyle soru işaretleri geliyor artık.”
‘Kime güveneceğiz’
Gülistan Doku barajda aranırken İŞKUR müdürü Özdemir Aktaş’ın sürekli yanlarında olduğunu, kendilerini yönlendirmeye çalıştığını da anlatan abla Doku, Aktaş’ın basınla görüşmelerini istemediğini, sosyal medyada yazdıklarına karıştığını paylaşıyor: “İŞKUR Müdürü Özdemir Aktaş ilk başlarda hep yanımıza geliyordu, ‘Sizin kızınız suda, biz size kızınızın cesedini vereceğiz’ diyordu. Eski vali Tuncay Sonel’e, İŞKUR müdürüne güvendik, sonucunda kızımız yok. Ben yetkili olarak kime güveneceğim ya da ben kızımı kimden isteyeceğim? Biz o zaman Özdemir Aktaş’a biz Ankara’ya gidiyoruz dediğimizde, İŞKUR müdürü ‘yok gitmeyin, kızınız suda, verecekler size’ diyordu. ‘Valiye güvenin’ diyordu. Belki de biz Ankara’ya gitseydik o zaman bu olayın seyri değişecekti. Belki de o zaman deliller karartılmamış olacaktı, görüntüler silinmemiş olacaktı.”
‘Sabredip yutkundum’
İŞKUR müdürü Aktaş’ın kendisine ‘Basından uzak dur, belediyeden uzak dur’ dediğini de aktaran abla Doku, “Ben çok sabrettim birçok şeye. Gülistan’ın cesedini bana verecekler diye sabrettim. Ben sormaz mıyım siz bana ‘Gülistan’ın cesedini vereceğiz’ dediniz ama vermediniz diye. Ben de dedim ki, basınla konuşacağım. Bunu deyince İŞKUR müdürü kalkıp bana baskı kuracak, bakın ses kaydı da var bende. Benim tek amacım kardeşimi bulmak, yani niye bana baskı kuruyorsunuz, niye halkı, belediyeyi karşıma almamı istiyorsunuz?” diye sordu.
‘Takibe alındık’
Kızlarını ararken yanlarına gelen İŞKUR müdürü Özdemir Aktaş’ı olaydan önce tanımadıklarını da vurgulayan Aygül Doku, “Tanımam etmem kendisini, onun ismini veriyorsam o süreçte bizim yanımıza çok geldiği içindir ve bunları söylediği içindir. Bakın bizim yanımıza sosyolog ya da başka bir görevli geliyordu ama bizden uzak durmaya çalışıyorlardı. Çünkü diyorlardı ki, ‘Bizi şunun için sizin yanınıza yolladılar; gidin bakın o aile nereye gidiyor, kimlerle görüşüyor?’ Adımlarımızı dahi takip etmek istedikleri için personel yanımıza gelmek istemiyordu. İnsanların vicdanı var, o yüzden de bizden uzak duruyorlardı” sözlerini sarf ediyor.
Yetkililer niye sessiz?
Abla Doku da bilirkişi raporunu hatırlatarak, birçok soru yöneltiyor: “Bu ülkenin bir adalet bakanı, aile bakanı, içişleri bakanı ve bir cumhurbaşkanı var. Eğer bu yetkililer bize kızımızı veremiyorlarsa, kızımızın nerede olduğunu söyleyemiyorlarsa, o zaman soruyorum, bu yetkililer niye var? 8 ayı aşkın süredir bir genç kız yok ve sosyal medyadaki kampanyalarda vekilleri, bürokratları seçiyorum. Ama bunlar Gülistan Doku kampanyalarında sessiz kalıyor. Niye peki? Gülistan 21 yaşında kendi halinde bir kız. Niye Gülistan doku kampanyalarında herkes bu kadar sessiz? İnanın ben başımı nereye vuracağımı, derdimi kime anlatacağımı bilemiyorum artık.”
‘Kadınlara güveniyorum’
Gülistan Doku’nun aranma sürecinde en çok destek aldığı kesimin az sayıdaki basın kuruluşu ile kadınlar olduğunu söylüyor Aygül Doku. Doku “Ben halka güveniyorum, kadın örgütlerine güveniyorum. Gülistan’ın peşini bırakmayacaklarına inanıyorum. Bir de gerçekten Gülistan’ın sesi olan basına güveniyorum” diyor.