Muhalefetin sesini duyuran basına karşı mali sansür uygulandığını belirten, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ‘Sesimiz kısılmak isteniyor ama bu tür uygulamalar bizi yıldırmaz. Mücadele edeceğiz’ diyerek karamsar olunmaması gerektiğini belirtti
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, muhalefetin sesini duyuran basın yayın organlarına karşı bir çeşit mali sansür uygulandığını ifade ederek, basın üzerindeki baskı ve sindirme politikaları ile Basın İlan Kurumu’nun (BİK) cezalandırma yöntemlerini Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Akdeniz’e değerlendirdi.
Gazetesine yönelik ilan kesme cezalarına dikkati çeken Polat, BİK’in hiçbir zaman kuruluş gerekçesine uygun hareket etmediğini kaydetti. Basın İlan Kurumu halkın vergileriyle oluşturulan, bütçeden sağlanan payla kamuoyunu doğru bilgilendirme amacı güden ve basının desteklenmesi için oluşturulmuş bir yapı olduğunu hatırlatan Polat, BİK’in daha önce de iktidara yakın yayın organlarının büyük oranda desteklediğini belirtti.
‘İktidar medyanın yüzde 90’ını elinde bulunduruyor’
BİK’nin gazetelerine dönük ilan kesme cezasının, gerileyen AKP’nin muhalefete dönük baskılarından bağımsız olmadığını belirten Polat, “Muhalif medyaya baskılar, son yerel seçimle beraber iktidarın büyük kentleri kaybetmesinden sonra muhaliflere yönelik tutumunun bir devamı olarak gözüküyor. Nasıl ki Diyarbakır da ve diğer pek çok bölgede HDP’nin kayyum atanan belediyeleri geri almasından sonra yeniden kayyum atanma süreci geliştiyse ve bu CHP’ye de sarkıtılmaya çalıştırılıyor olsa da muhalefetin sesine yer veren çeşitli basın organlarının bir biçimlerde mali sansür diyebileceğimiz uygulamayla, sesinin kısılmaya çalışılması söz konusu. Dolayısıyla burada iktidar yüzde 90’dan fazla bir medya organını elinde bulundurmasına rağmen yine de gerilemesini durduramadı. Dolayısıyla muhalefeti bastırmak, muhalefetin sesine alan açan, yer veren basın organlarının itibarsızlaştırılması, güçten düşürülmesi ve Avrupa Birliği karşısında ‘bakın işte biz basın kuruluşlarını kapatmıyoruz, kendileri kapanıyor’ demek için bu baskılar uygulanıyor. Çünkü kendi gazetelerine, yani mali destek verdikleri gazetelerin bile kapandığı bir yıl oldu geçtiğimiz yıl. Kağıdın sürekli döviz hareketleri karşısında fiyatının değişmesi, girdi maliyetlerinin sıfırlanması ve kâğıda gelen zamlarla beraber bizim gibi yayın hayatını sürdürmeye çalışan gazeteler açısından ilan gelirinin kesilmesi sonuçta bir kayıptır. Şimdi ilanlar durdurulmuş durumda ve bu, bizi zorlayan bir şey” dedi.
‘Gerekçeler komik’
Mart ayına kadar “Resmi ilan durdurma cezası” sona ermezse Evrensel’in, resmi ilan alamayan gazete statüsüne gireceğini vurgulayan Polat, “İlan hakkımız tamamıyla iptal olmuş durumda değil. İptal edilmesi için bir buçuk ay gibi bir zaman var ama saçma sapan gerekçeler söz konusu gerçekten. Mesela Diyarbakır’da 5 gazetemizin alınıp cezaevine götürülmesi ve bunun gerekçe gösterilmesi komik bir şey. Sonuçta cezaevindeki tutuklular okumak istedikleri gazeteleri yazdırırlar. Bir gardiyan da yazılan bu gazeteleri gidip alır. Bir mahkum 5 gazete alıyor diyorsanız, o zaman tutukluları bırakın gidip kendileri tek tek bayilerden alsınlar. Başka bir ilde iki gazete alınması yine başka bir örnek. Site görevlilerinin dairelere gazete alması gibi. Bu uygulamalar tabii kendilerine bağlı gazeteler için asla söz konusu değil. Okurun talebi doğrultusunda gazeteler satın alınıyor. Bu yapılanlar tabii tamamen mali sansür uygulaması ve bununla baş edeceğiz” dedi.
‘AKP’nin 17 bizim 25 yıllık bir geçmişimiz var’
AKP’nin 17 yıllık, kendilerinin ise 25 yıllık bir geçmişe sahip olduklarını dile getiren Polat, ”Sonuçta her gazetenin bir adı var. Evrensel, BirGün, Yeni Yaşam. Bazen muhalif medya dediğiniz zaman muhalefet etmek için çıkarılan medya olarak algılanıyor. Halbuki öyle değil. Biz gerçekleri yazan gazeteleriz. Bu yayın organlarına bağlı belirli internet siteleri var. Dolayısıyla halkın haber alma hakkı ve halkın doğru bilgilendirme hakkı bizim için tek geçerli ölçüdür. Biz buna sahip çıktığımız için, iktidarın hoşuna gitmeyen gerçeklere yer verdiğimiz için baskılara maruz kalıyoruz ve hedef haline getiriliyoruz. Sesimiz soluğumuz kısılmak isteniyor ama bu tür uygulamalar bizi yıldırmaz. Bunu öğrenecekler. AKP yokken biz vardık. Haberlerimize davalar açılıyor. Bunun nedeni de gerçeklerden duyulan rahatsızlık. Dolayısıyla bu baskı döneminin devam edeceğini bekliyoruz. Tabii ki bununla mücadele edeceğiz. Hukuk yollarına başvuracağız. Sonuçta kendi mahkemelerine güveniyorlar ama bu AHİM’e kadar gidecek nihayetinde. Onunda ötesinde biz okurlarımıza güveniyoruz. İnsanlar Evrensel gazetesine sahip çıkıyorlar” diye konuştu.
‘Zayıf direniş iktidarı güçlendirir’
Dayanışma noktasında mükemmel bir durumdan söz edilemeyeceğini, olması gereken sesin, gereğinden fazla çıkmadığından dolayı baskıların arttığına vurgu yapan Polat, “Ama diğer taraftan şunu söylememiz gerekiyor; çeşitli davalar etrafında basın dayanışması oluştu ve bu da önemli bir etken. Türkiye sadece basın üzerinde baskıların olduğu bir ülke değil aynı zamanda gazetecilerinde mücadele ettiği bir ülke. Çeşitli gazetecilerin davasında bu olmuştur. Mesela Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmenliği davaları buna bir örnek. Bende nöbetçi genel yayın yönetmenlerinden biriydim. Cumhuriyet gazetesi davası etrafında bir dayanışma ağı oluşmuştu. Bu dava sürecinde çeşitli meslek örgütlüleri ve bağımsız gazeteciler yer aldı. Tabii ki bu yeterli düzeyde değil. Özellikle buradan bölge illerinden bahsedecek olursak, burada görülen davalar örneğin Nedim Türfent ve başka gazeteciler davasında, bu dayanışma gelişmedi. Yani merkezi daha uzak yerlerde davaların takibi konusunda ve bir kamuoyu oluşturmak bakımından bir güç yığınağı yapmak lazım. Planlı programlı dayanışmayı örgütlemek lazım. Direnişin zayıf kalması, iktidarın elini güçlendiriyor” dedi.
‘Geleceğe karamsar bakmamak gerek’
Gazetecilik mesleğinin öldürülmek istendiği bir zamanda halkın haber alma hakkının gündemleştirilmesi gerektiğini ifade eden Polat, gerçeğe sahip çıkmak konusunda gazeteciler ve basın meslek örgütlerinin her zaman dirençli olması gerektiğini söyledi. Demokratik güçlerin de halkın haber hakkına güçlü bir şekilde sahip çıkması gerektiğine hatırlatan Polat, geleceğe karamsar bakmamak gerektiğini dile getirdi.