Erdoğan’ın konuşmasından sonra öyle büyük bir yığınak yok. Ama Türkiye sınırları içerisinde bazı hazırlıkları var. Saldırırlarsa zaten çok büyük bir hazırlığa da gerek yok. Kaç yıldır bu hatlarda hazırlıklar yapıyorlar. Bir saldırı durumunda da kısa sürede güç getirebilirler
Hüseyin Kalkan
Tayyip Erdoğan’ın son dönemdeki bütün faaliyetlerinin ve temaslarının konusu Kuzey ve Doğu Suriye üzerine. Yeni bir operasyon için diplomasi yürütüyor, pazarlıklarda bulunuyor. Biden ile çok görüşmek istemesinin nedeni bu, Putin ile bunun için pazarlığa oturuyor. Ancak bağımsız gözlemciler siyası atmosferin tamamen değiştiğini, ABD’nin ve Rusya’nın artık Kürtlerle daha ciddi bir ilişki kurmak istediğini söylüyorlar. Yine bu gözlemcilere göre buna rağmen Erdoğan yine de bir askeri harekâta başvurursa F-35’lerden sonra F-16’ları da unutabilir.
Gazeteci Beritan Sarya ile sahada böyle bir askeri hazırlığın somut göstergelerini konuştuk. Sarya, sahanın hareketli olduğunu ama büyük bir askeri yığınaktan söz etmenin mümkün olmadığını söylüyor. Sarya bölgedeki genel duruma dair şunları söylüyor: “Serêkaniyê ve Girê Spî’nin işgal edilmesinden sonra Türkiye’nin önce ABD ile 17 Ekim’de, sonra Rusya ile 23 Ekim’de yaptığı anlaşmalara göre herhangi bir saldırının olmaması gerekiyordu. Fakat Türkiye saldırılarını sürdürdü. Bugün de sürdürüyor. Seninle konuştuğumuz şu saatlerde de bu saldırılar sürüyor. Til Temir’i, Dıldara’yı bombalıyorlar obüslerle. Hemen her gün Şehba dediğimiz alana saldırılar oluyor. Bu bölge yaklaşık olarak 80-85 köydür. Til Rifat da bunun içindedir, hemen her gün bombardıman oluyor. Yine Zirgan hattına her gün bombardımanlar oluyor. Eyn İsa öyle. Til Temir – Eyn İsa hattında bazı köyleri ele geçirmek için çetelerle birlikte girişimler de oldu. Mişerfe, Dıvıs, Seyda gibi bölgeye hâkim bazı köyleri el geçirmek için girişimleri oldu. Son olarak Kobanê’de Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) üç kişilik bir gücünü hastane dönüşü vurdular. Ondan önce mahkeme önünde sivilleri vurdular. Hatta bu saldırıda Adalet Meclisi Eşbaşkanı da yaralandı.
Ancak Erdoğan’ın konuşmasından sonra öyle büyük bir yığınak yok açıkçası. Sınır hattında çok yoğun bir hazırlıkları yok. Ama Türkiye sınırları içerisinde bazı hazırlıkları var. Saldırırlarsa zaten çok büyük bir hazırlığa da gerek yok. Kaç yıldır bu hatlarda hazırlık yapıyorlar. Bir saldırı durumunda da kısa sürede güç getirebilirler. Bu sıra daha çok psikolojik savaşa ağırlık veriliyor.”
Aralarındaki çelişkiler artıyor
Beritan Sarya, Türk devleti ile ÖSO bağlı gruplar arasında bazı ayrılıklar olduğuna dair bilgiler edindiklerini anlatıyor. “Aldığımız bilgilere göre kendi aralarında bazı anlaşmazlıklar var. Mare hattında Türk devleti, çetelerini Eyn İsa, Kobanê çevresine yönlendirmek istiyor. Fakat çetelerin bunu kabul etmediği, Til Rifat çevresine operasyon dayatmasında bulunduğu kendi kaynaklarımızdan aldığımız bilgilerdir.
Şehba’da Efrîn’den gelmiş en az 100 bin insan yaşıyor. Buranın kendi nüfusu ile birlikte 150 bin insan yaşıyor. Til Temir hattında da Süryaniler, Asuriler Araplar var. O hata yakın kamplar var. Bütün bu insanları psikolojik baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Daha çok psikolojik harekât yürütüyorlar. Alan üzerinde, halk üzerine psikolojik baskı uyguluyorlar. Ama Suruç gibi merkezlerde bazı hazırlıkları var. Belki bir niyetleri var. Rusya ve ABD’nin yeşil ışık yakması durumunda saldırmak için hazırlık yapıyor olabilirler. Bana göre ABD ve Rusya ile pazarlık yapıyorlar. Şimdiye kadar istediği izni veya onayı alabilmiş gibi görünmüyor. Yeşil ışık alana kadar baskı uygular, suikastlar ve keşifler devam eder diye düşünüyorum ben.”
Rusya’nın tatbikatı
Beritan Sarya, Rusya’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı tatbikatı çok abartmamak gerektiği görüşünde. Sarya, Rusya’nın alacağı pozisyona dair şu tahminlerde bulunuyor: “Rusya Eyn İsa -Til Temir hattında tatbikat yaptı. Zaten orada Rus güçleri vardı, QSD de vardı. Rusya alana yerleşiyor, ağırlığını artırıyor. Amerika’ya da bir mesaj olabilir bu tatbikat, Türkiye’ye de bir mesaj olabilir. Rusya’nın, Türkiye’nin yeni operasyon talebini kabul etmediği yönünde bilgiler ver. YPG Sözcüsü Nuri Mahmud da söyledi. Bu yüzden Türkiye’ye mesaj vermiş olabilir. Zaten Türkiye, Rusya hava sahasını açmadan buralara giremez. Bence Rusya pazarlıkta elini güçlendirmeye çalışıyor. Rusya’nın İdlib’e karşılık Türkiye’nin Kobanê’ye girmesine izin vereceği yönünde bir planı olduğu söyleniyor. Suriye basında böyle haberler yer aldı. Türk basınında da böyle haberler gördük. Rusya, Türkiye’yi Kobanê’ye sokup İdlib’in güneyini boşaltmak isteyebilir. Yoksa pazarlıklar Til Rifat üzerinden mi sürüyor. Şu an bu konu çok net değil. Ama Rusya bu pazarlıkta eline güçlendirmek için böyle bir tatbikat yapmış olabilir. Amerika’ya mesaj vermenin yanı sıra. Rusya’nın Türkiye’nin hareketini engellemek için böyle bir tatbikat yaptığını söylemek bana göre eksik bir analiz. Süreç biraz Efrîn sürecini hatırlatıyor. Efrîn’de de Ruslar vardı. Birçok söz veriyorlardı, birçok garanti veriyorlardı. Hatırlıyorum 2017 sonunda o zaman YPG Komutanı Sipan Hemo idi, Moskova’ya davet edilmişti, kendisine bazı ödüller verilmişti. Birçok üst düzey Rus yetkili ile görüşmüştü. Dönüşte ben kendisi ile bir röportaj yapmıştım, çok açık ‘Ruslar bize ‘Soçi’de düzenlenen toplantıya katılacaksınız’ diyorlar, ama gerçekten böyle olur mu bilemeyiz’ demişti.
Ruslar bunu söylemişti ama hemen ardında Efrîn hareketi başlamıştı. Ruslar kapıyı açtı, hatta Türkleri teşvik ettiler. Şimdi mesela Bedran Çiya, Rusya’nın Suriye ile görüşmeler için arabuluculuk yapmak istediğini söylüyordu. Bu gerçekte olursa olumlu bir gelişme olur. Buna herkesin ihtiyacı var. Tüm Suriye’nin ihtiyacı var. QSD, Özerk Yönetim’den çok Suriye hükümetinin ihtiyacı var, Suriye’nin birliğini korumak istiyorsa. Ama daha önceki süreçlerde de Rusya’nın böyle sözlerini gördük. Onun için bu tür sözlere temkinli yaklaşmak gerekir.
Rusya çoktan beri İdlib’i çetelerden temizlemek istiyor. Ama büyük bir operasyonla tüm bölgeyi hedef alarak gerçekleşmesi mümkün değil. İdlib, göç meselesinden dolayı Avrupa için önemli, İsrail’in güvenliği açısından Amerika için önemli. Avrupa elini çekti İdlib’den ama hâlâ Heyet Tahrir El Şam’ı (HTŞ) ve lideri Ebu Muhammed Colani’yi koruyor. Son dönemde İngiltere, Colani’yi çok parlattı. Bir belgeselini yaptılar, kendisi ile bir röportaj yaptılar. Rusya için önemli olan 2020’deki 5 Mart mutabakatının uygulanmasıdır.”
Atmosfer operasyona uygun değil
Beritan Sarya, Türkiye’nin 5 Mart mutabakatının öngördüğü şartları yerine getirmediğini ve bölgede sürekli gücünü artırdığını belirtiyor. Ancak atmosferin yeni operasyon için uygun olmadığını belirtiyor: “Türkiye askeri gücünü artırdı. Şu anda 30 binden fazla askeri var, 70’in üzerinde askeri gözetleme noktası var İdlib’de. Rusya’nın ve Suriye hükümetinin hava saldırıları sürerken, Türkiye de sürekli olarak bölgedeki askeri varlığını artırdı. Kuzey ve Doğu Suriye özgülünde hedef bölgeler var. Ama şu anki siyasi atmosfer yeni bir harekete uygun değil gibi. Biden-Erdoğan görüşmesinden sonra Amerika’da ‘QSD müttefikimizdir’ açıklaması geldi. Rusya’nın yeni bir askeri harekete yeşil ışık yakmadığı söyleniyor. Ama bazı pazarlıklar olabilir. Bölge her zaman hedefte.
Bölgede tansiyonun yükselmesinde Rusya’nın da çıkarı var. Rus basınında bu doğrultuda haberler yer alıyor. Kobanê pazarlığından söz ediyor. Kendisine ve Suriye hükümetine daha alan açmak için bu tür özel savaş taktiklerine onlar da ihtiyaç duyabilirler. Til Rifat hattında biraz böyledir.
Sonuç olarak Türkiye her zaman bir askeri harekâta girişmek isteyebilir, Erdoğan’ın söyledikleri ortada. Ama şu da bir gerçek: Türk ordusu savaş kapasitesini yitirmiş durumda. İşte basına yansıyan generallerin istifası var. Açıklanandan daha fazla istifa olduğu söyleniyor. İstifaların kabul edilmediği, bunların şikâyetlerini Kılıçdaroğlu’na ilettikleri doğrultusunda haberler var. Sahadan da biliyoruz. Türk ordusunun bir savaş kapasitesi yok. Her şey teknolojiye bağlanmış. Hava desteği olmasa adım atmaları mümkün değil. Hava sahası açılmazsa çete gruplarının lokal saldırıları dışında TSK’nin adım atabileceğini sanmıyorum. Çeteler de hava desteği olmadan savaşmak istemiyor. Daha önce defalarca denediler. Çok kayıp verdiler, cenazelerini bile yerde bıraktılar.”
Bir direniş hazırlığı
Beritan Sarya, Özerk Yönetim’in bütün ihtimalleri göz önünde bulundurarak hazırlıklarını sürdürdüğünü, geçmiş deneylerden ders çıkarıldığını söylüyor ve şunları ekliyor: “Bugün demokratik Özerk Yönetim alanlarında bir direniş hazırlığı var. Bu yeni bir hazırlık değil, uzun süreden beri olan bir hazırlık. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de elde edilen tecrübelerle bu hazırlıklar çok daha güçlendirildi. Onun yanı sıra olağan çalışmalar, sistemsel çalışmalar da sürüyor. Savaş tehdidi var, psikolojik baskı var, direniş hazırlıkları var diye, diğer görevler ihmal edilmiyor.”
Sarya, Suriye hükümeti ile ilişkiler dair şunları belirtiyor: “Şam hükümeti ile anlaşma, ilkeli bir uzlaşmaya gitmek yaklaşımı devrimin başından beri var. Özerk Yönetim kuruluşundan beri bu anlayışı sürdürüyor. Ama işte 2018’de bazı görüşmeler oldu. Suriye yönetimi çok olumlu bir tutum sergilemedi. En son Beşar Esad’ın açıklamaları olumlu bulundu. Rusya’nın arabuluculuk çabaları var, bu doğrultuda bir teklifi olduğu açıklandı. Şimdilik bu görüşmeler nereye varır kesin bir şey söylemek mümkün değil.”