PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti ile yaptığı ilk görüşmede, ‘En köklü adım’ olarak değerlendirdiği sürecin akamete uğraması durumunda felaketlerin yaşanacağını, başarıyla sonuçlanması durumunda özgürlüklerin sağlanacağını söylemişti
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 3 Ocak 2013’te “çözüm” adıyla başlayan ve zamanla “tasfiyeye” dönüştürülen süreç, Kürt sorununun çözümünde tarihi dönüm noktası olan Dolmabahçe Mutabakatı’na rağmen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 5 Nisan 2015’te sonlandırıldı. Öcalan’ın 1993’te başlayan Kürt sorununda demokratik çözüm ısrarı ve 2013 ile 2015 yılları arasında sağlanan çatışmasızlık ortamı, bir kez daha AKP tarafından akamete uğratılarak, topyekûn savaş sürecine geri dönüldü. Erdoğan’ın “Buzdolabına kaldırıldı” açıklamasının ardından 24 Temmuz 2015’te başlayan savaş süreci ve çatışmalı ortam, ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında binlerce insanın yaşamını yitirmesine, kentlerin yakılıp yıkılmasına neden oldu. Bu durum bugün Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik askeri operasyon, Kuzey ve Doğu Suriye ile Şengal ve Mahmur’a yönelik saldırılarla sürüyor. Nitekim Öcalan, kendisiyle yapılan görüşmelerde sık sık AKP’nin samimiyetsizliğini eleştirerek, bu sürecin akamete uğraması durumunda yaşanacak felaketlere dair uyarılarda bulundu.
İmralı Heyeti’nin ilk görüşmesi
İmralı’da başlayan sürece, dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) heyeti de dahil olarak, sorumluluk üstlendi. Öcalan ilk olarak 3 Ocak 2013’te dönemin Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP eski Batman Milletvekili Ayla Akat Ata görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından BDP milletvekillerinden oluşan ve adına “İmralı Heyeti” denilen heyetle süreç devam etti. İmralı Heyeti ilk görüşmesini 23 Şubat 2013’te, son görüşmesini de 5 Nisan 2015’te yaptı.
‘Tarihi önemde bir toplantıya başlıyoruz’
Bu görüşmede başlayan sürece dair gerçekleştirilen toplantının tarihi önemine vurgu yapan Öcalan, 1993’te Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile başlayan demokratik çözüm için teşebbüs içinde olduğunu ancak tüm bu süreçlerin akamete uğradığını söyledi. PKK Lideri, İmralı Heyeti ile yaptığı ilk görüşmede sözlerine şöyle başladı: “Tarihi önemde bir toplantıya başlıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içindeyim ama hepsi akim kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa felaket olur. Türkler de şunu bilmeli: Başarısızlık orta ve üst düzeyde savaş, isyan ve kaos demektir. Hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Kesin başarı hedefiyle sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımız ve halkımız eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmalı ve karıştırmamalı. Eski yaşam alışkanlıklarını topyekûn bırakmak gerekir. Çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve 1950’deki çok partili hayata geçişten çok daha önemli. Bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir cumhuriyete geçeceğiz. Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya’nın tam demokratikleşmesi! Bu en köklü adım oluyor.”
‘Stratejik hatalar yaptılar’
Bu süreci “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa Süreci” olarak adlandıran Öcalan, “Ben bu deyimi rastgele seçmedim. Zamanında söyledim, anlamadılar. Anlamış olsalardı, Ergenekon olmazdı. AKP bunları diyor ama çok yüzeysel bakıyor. Benim çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk günden itibaren demokratik cumhuriyeti savundum. Onlar beni anlamadılar. ‘Apo’yu bitirdik’ dediler. Stratejik hatalar yaptılar. Ergenekon’a saptılar. Umarım bu sefer böyle olmaz. Onun için benimle oyun oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız. AKP’lilerle konuşun, anlatın. Ecevit döneminde anlamlı bir uzlaşmaya girilseydi ne Ergenekon ne de AKP olurdu” diye konuştu.
‘Fidan tutuklansaydı, sonra sıra Başbakan’a gelecekti’
Darbeleri fark etmesiyle bu süreci başlattığını belirten Öcalan, “Baykal (CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal) kirli işler dönemini AKP’ye devretti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip Bey (AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan) kurnaz çıktı, Deniz Baykal’ı kullandı. Ergenekon’un bizden beklentisi 2002’den itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Bir darbe var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. MİT’i düşürselerdi, Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansaydı, sonra sıra Başbakan’a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam darbeyi engelleme sorumluluğu duymamdandır. Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım. Türkiye’de üç koldan paralel devlet çalışması var. Bu ilişkiler sabote edilmeye başlandı. Sıradan lobiler değil. ABD’de stratejik ve taktik müdahalede bulunuyor. Her üçü de Anadolu çıkışlıdır” diye belirtti.
‘Sakine Avrupa’da barışı temsil ediyordu’
CHP ve MHP’nin paralel devletlerin izdüşümleri olduğunu, bu durumun AKP içine de sızdığına dikkat çeken Öcalan, “Hedeflenen bizim geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor. E.U. ve M.B. MİT’i hedef aldılar. Arkalarında devasa bir güç var. Florida kontrgerilla merkezidir. Abdullah Çatlı oraya iki kez gitti. Papa suikasti, Palme cinayeti oldu. Sakine cinayeti de bu tür grupların işidir. Yeni Gladio tam anlaşılamıyor. Çözüm adına yapılan her şeyi sabote ettiler. Sakine olayı bende büyük bir tereddüt uyandırdı. Net değil. Sakine Avrupa’da barışı temsil ediyordu. Katliam hâlâ aydınlatılamadı. Ha bizi ha Sakine’yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay” dedi.
‘Devlete güvenmeyin’
Süreç kapsamında yapılan görüşme öncesi 18 Şubat 2013’te Sinop’ta bir dizi ziyaret gerçekleştiren dönemin BDP milletvekillerine yönelik saldırıya değinen Öcalan, “Kendi özsavunmanızı hazırlamadığınız hiçbir yere bir daha gitmeyin. Size bir vurduklarında on vuramayacaksanız gitmeyin. Devlete güvenmeyin. Biliyorsunuz, Ahmet Türk’ü iki kez vurdular; bir Samsun’da, bir İzmir’de. Sakine’ye yapılan hepimize yapılabilir. Bu özel harbe ayrıca geleceğiz. Hükümet kesin vesayetten kurtuldu mu, hesaplaşma tam olarak yapıldı mı? Tayyip’in hükümet mekaniği şu: Kürt Hareketi’ne vurduğu kadar kendisine izin veriliyor; vesayet kurumu, güç odakları tarafından kendisine alan açılıyor. Başbakan zekice bu mekaniği teşhis etmiş ve iyi kullanıyor. Komplonun bir parçası değil. Danışıklıdır, Başbakan komplonun parçasıdır demiyorum. Ama bu yöntemi bir iktidar aracı alarak görüyor, PKK’ye vurarak yerini sağlamlaştırıyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘AKP hegemonya kurmak istedi’
AKP’nin, CHP’nin 1923-40-50’lerdeki hegemonyası yerine kendi hegemonyasını kurmak istediği tespitinde bulunan Öcalan, şunları söyledi: “AKP hegemonya kurmak istedi, biz bu hegemonyaya karşı çıktık. AKP, iktidarı gökten inmiş sandı. Bizim sınıf ve halk savaşımızın ne kadar amansız olduğunu bilmiyordu. Ben Deniz Baykal’ın taktiğini boşa çıkardım. AKP hegemonya istiyor, CHP’nin yerine geçmek istiyor. Buna izin vermeyiz. AKP’ye korkunç rant imkânı çıkar. Ben buna alet olmam. Tek şartım AKP’nin hegemonik olmaması. Biz eskisine doyduk, yeni kambur istemeyiz. AKP’nin çıkışları yanlıştır. Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başbakan’ı buna inandıran ekip, 2011’de ‘PKK’yi bitireceğiz’ dedi. On bin kişiyi (KCK operasyonları) içeriye aldılar. Bu güç MİT’e de darbe planladı. Ben hemen devreye girdim, bu bir darbedir dedim. Ergenekon’dan farkı yok. MİT’e darbe yapılınca Başbakan sıranın kendisine geldiğini gördü. Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı.”
‘Darbe Brüksel ve ABD’de planlanıyor’
KCK adı altında Kürt siyasetçilere yönelik yapılan operasyonların “ayaklanma” ve “isyana” davetiur olduğunu ifade eden PKK Lideri, “BDP ve benim temkinli yaklaşımım bunu engelledi. İsyan etmem beklendi. İsyan etsek bir türlü, etmesek bir türlü. Her KCK’linin içeri alınması bir ayaklanma sebebidir. İsyan çıkarmıyoruz. On bin kişi alındı. Bu da bir nevi darbedir. En son siz alınacaktınız, biz karşı hamle geliştirdik. En son parlamento grubu kalmıştı. Darbe şekil değiştirdi ama hâlâ devam ediyor. Yeni darbe Brüksel ve ABD’de planlanıyor. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmiyor. Sanırım bu çıkışımız işe yarayacak” dedi.
‘Hukuki bir realitedir anayasa’
“Kürtler kendilerine yer arıyorlar” diyen Öcalan, “Kürtlerin devletten dışlanmaları son yüzyıldadır. Abdülhamit bile onlara yer verdi. Mustafa Kemal de başta yer verdi. Bu, paralel devlettir. Bin yıllık bir gelenektir. ‘Türklerin karşısına ne kadar Kürt çıkarırsak, o kadar Türk koparırız, Kürtlerle Türkler karşı karşıya gelirse taviz alırız’ diyorlar. Türk Kürt’ü ezmeli, Kürt Türk’ü vurmalı. MHP, CHP katı laik birer mezheptir. Faşist CHP olduğu gibi duruyor. CHP ve MHP’nin ulusalcılığı Hitler milliyetçiliğinin aynısıdır. Zaten kuruluş tarihi de aynıdır. Yapılması olası demokratik bir Anayasanın önüne de bunlar dikilecekler. Anayasa’da devlet öyle tanımlanamaz. Devletin etnisitesi ve dini olmaz. Hukuki bir realitedir anayasa” ifadelerini kullandı.
‘Hedefimiz ne?’
Öcalan, Anayasa’da yer alan vatandaşlık tanımının, “Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye vatandaşıdır” şeklinde olması gerektiğinin altını çizerek, “Ulus aidiyeti ile devlet aidiyetini karıştırmayın. Bunu CHP ve MHP dedirtiyor. Sizin Türk ulusçuluğu dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. Buna alet olamayız. Devlete aitiz ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz. Türk ulusçuluğu bu ülkenin yüzde 10’unu bile karşılamaz. Millet Arap, Türk ve Kürt’ü de kapsar. Ama millet-i hakime değil. Millet kavramı hem kolektiftir hem de bireyselliği içerir. Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber ‘Arab’ın Acem’e üstünlüğü yoktur’ diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekilden uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz. Bu Türk ulusçuların kastettiği şey değil. Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir. Hedefimiz ne? Kürt-Türk ilişkilerini özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum. Peki, biz ileride ne yapacağız? Kürtler kendilerini özgürce ifade edecek ve yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir. Mesela Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Kaldı ki buna şerhi kaldırırlarsa, bu mesele önemli ölçüde çözülür” önerisinde bulundu.
3 aşama 10 ilke
PKK Lideri, Erdoğan’ın çekilmeye dair açıklamalarına değinerek, burada Meclis’in önemine vurgu yaptı. Öcalan, şunları söyledi: “Çekilmeden çekilmeye fark var. Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararı ile olacak. Başbakan’ın ‘Çekilsinler, kendilerine karışmayız’ demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak, çekilme komisyonla olacak.”
Çözüm için 3 aşama ve 10 ilke önerisinde bulunan Öcalan, “Komisyonlar kurulacak. Hakikat Komisyonu da kurulacak. Akil İnsanların denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz. ‘Çekilirsek gerilla biter’ görüşüne katılmıyorum. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de elli bin, Kandil’de on bin, İran’da kırk bin var” dedi.
‘Herkes, hepimiz özgür olacağız’
Öcalan, çözüm için başlattığı bu hamlenin başarıyla sonuçlanması durumunda özgürlüklerin sağlanacağını belirterek, “Ne ev hapsi ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki, bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam ne KCK tutuklusu kalır ne başka tutuklu. Bu olmazsa elli bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız herkes bilmeli ki ne eskisi gibi yaşayacağız ne de eskisi gibi savaşacağız. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin: Devlet de ben de vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş… Umarım AKP de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa, kabul etmeyiz” diye konuştu.
Kaynak: MA