HDP’li vekil Gergerlioğlu, tutuklu aileleri derneği, avukatlar ve aileler, cezaevlerinde virüs riskinin ölümcül tehdit olmaya devam ettiğini belirtti. Tutuklular tecrit içinde tecride alınırken, cezaevlerinin acil boşaltılması istendi
Elif Aydoğmuş/İstanbul
Dünya genelinde vaka sayısının 7 milyonu, yaşamını yitirenlerin sayısının ise 400 bini aştığı koronavirüs salgını, Türkiye’de de iktidarın attığı “normalleşme” adımlarıyla beraber yayılmaya devam ediyor. Dışarda kaygı uyandıracak boyutlarda olan virüs, cezaevleri için ise ölümcül tehdit. Adalet Bakanlığı, Silivri Cezaevi başta olmak üzere birçok cezaevinde pozitif vaka çıktığını açıklamak zorunda kaldı ancak durumun ne olduğu, ne kadar yayıldığı, ne tedbir alındığı, sayının ne kadar olduğu konusunda bir daha açıklama yapılmadı. Bu da endişeler artıyor. Daha önce MHP’nin isteği üzerine AKP tarafından çıkarılan “Çakıcı affı” ardından 90 bine yakın adli tutuklu serbest bırakılırken, on binlerce siyasi tutuklu cezaevlerinde virüse terk edilmişti. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Van Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) Yöneticisi Kinyas Başak, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Cezaevi Komisyon Sözcüsü Destina Yıldız ve Urfa Cezaevi’nde tutuklu bulunan Serhat Bulut’un ablası Hayyam Bulut ile koronavirüsün cezaevlerinde bulunan tutukluların hayatına yönelik tehdidini konuştuk.
‘Bilgiler gizleniyor’
Gazetemize konuşan Ömer Faruk Gergerlioğlu, geçtiğimiz 3 ayda Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerindeki vaka sayısı konusunda şeffaf davranmadığını kaydetti. Gergerlioğlu, “Cezaevlerinde kapalı görüşler başlıyor. Nefes alınıp verildiği zaman bile eğer virüs varsa o ortama yayılmış olacak. Virüs demir parmaklık tanımıyor. Bu konuda önlem aldılar mı hiç bilgimiz yok. Çok büyük risk var. Açık görüş tarihleri henüz belli değil. Adalet Bakanlığı birçok bilgiyi, vakayı gizledi ve buna devam ediyor. Hasta ve ölüm sayıları gizlendi. Çok kısıtlı açıklamalar yapılıyor. Karantina devam ettiği gibi vaka sayısındaki bilgiler de hala dışarıya yansıtılmıyor. Kapalı görüşler başlamak üzere ve gevşeme olduğunu hepimiz biliyoruz” diyor.
Hijyen malzemeleri yetersiz
Virüsün hızla yayıldığı bir dönemde önlemlerin arttırılması gerekirken cezaevlerinde hala hijyen malzemelerinin yetersiz olduğunu ifade eden Gergerlioğlu, “Temizlik malzemeleri ya da hijyen maddeleri hala yeterli değil” diye belirtiyor. Virüse yönelik alınması gereken asıl önlemler alınmazken, tutuklulara keyfi şekilde adeta tecrit içinde tecrit yaşatılıyor. Gergerlioğlu, bu durumu şu sözlerle anlatıyor: “Mektup, dergi, koli, yoğun şekilde engelleniyor. Kışın cezaevine girenlerin çoğu hala yaz giysilerini alamamışlar. Bu da sıkıntı. Yani hayat doğru düzgün sürmüyor. 3 aydır adeta tecrit içinde tecrit yaşıyorlar. Yakınları mahpusları göremiyor. Artık herkes hastalık hatırı için sabrediyor ancak çatlamak üzereler.”
Silivri Cezaevi’nde daha önce bir kişi koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirmişti. Ve söz konusu cezaevinde 80’nin üzerinde vaka tespit edilmişti. Silivri Cezaevi’ndeki duruma dikkat çeken Gergerlioğlu konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Silivri Cezaevi’nde tespit edilen vakalar vardı. Son durumu bilmiyoruz. Çünkü Adalet Bakanı da bir açıklama yapmıyor bu konuda. Kamuoyunun mutlaka bilgilendirilmesi gerekiyor. Ancak tuhaf bir şekilde açıklama yapmamak konusunda diretiyorlar. Çoğu vakayı bizler tutuklulardan aldığımız bilgileri haberlere taşıdıktan sonra açıklama yapmaya çalıştılar. O yüzden mesele baştan aşağı şeffaf olmama meselesi. Hala devam eden vakalar var Silivri’de. B10 b12 koğuşları hasta koğuşu gibi ayrılmıştı. Hastaneye götürmeme eğilimi var. Tek avantaj açıkçası hasta olanların genç olması. Yaşlı koğuşlara sıçrasaydı durum daha kötü olabilirdi.”
‘Pik yapmasını bekliyoruz’
Gergerlioğlu salgının yayılarak devam ettiğine dikkat çekerek uzun süre hayatımızdan çıkmayacağını söylüyor. Salgının cezaevlerinde daha da ürkütücü hal almadan yapılması gerekeni Gergerlioğlu, şu sözlerle ifade ediyor: “Tutuklu yargılamalar riskli gruplardan başlamak üzere bitirilmeli. Mahkumlar adli kontrollü infaz erteleme almalı. En azından tutuklu yargılamalar bitmeli. Çok bomboş şeylerden daha iddianamesi bitmeden cezaevinde olan insanlar var. 8. aylarında 1. yıllarında ancak mahkemeye çıkacak insanlar var. Binlerce böyle insan var ve aileleri perişan durumda. 3 çocuğu olup anne-baba mahpus aileler var. Huzur yok. Birebir tanıklık ediyoruz. Yani biran evvel tutuksuz yargılamaya geçilmeli. Salgının pik yapmasını bekliyorum. Cezaevlerinde artış yaşanacağı çok net. Adalet Bakanlığı tedbirini almalıdır.”
Islak mendil 15 lira
Van TUHAY-DER Yöneticisi Kinyas Başak, koronavirüs salgınının başladığı ilk günden bu yana cezaevlerindeki hak ihlallerinin had safhaya ulaştığına dikkat çekiyor. Başak, koronavirüse yönelik cezaevlerinde tedbirlerin neredeyse alınmadığını hatırlatarak, tedbir adı altında tutuklulara tecrit içinde tecrit yaşatıldığını söylüyor. Dezenfekte amacıyla hiçbir malzemenin tutuklulara verilmediğini belirten Başak, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Daha önce hiç verilmeyen temizlik malzemeleri şuan çok kısıtlı veriliyor. Ve verdiklerinde de ayda bir ve kantinde ücretli olarak veriliyor. Küçük bir ıslak mendili dahi 10-15 TL’ye veriyorlar. Bu uygulamalar hiç değişmedi. Vakaların dışarda bu kadar çoğaldığı bir dönemde cezaevlerine yönelik hiçbir önlem alınmış değil. Salgından korunmanın en iyi yolu hijyen iken temizlik malzemeleri ücretli veriliyor.”
Daha önce Adalet Bakanlığı’nın aldığı önlemler arasında saydığı cezaevi memurlarının 15 günlük vardiyalar şeklinde çalışma sistemlerine de değinen Başak, “Gardiyanlarla ilgili önlem alınmıştı evet 15 gün kendileri için ayrılan yerde kalıyorlar ancak hepsi iç içe hiçbir tedbir alınmadan birlikte kalıyor. Ne kadar sağlıklı yürütülüyor düşünülmesi gereken bir konudur. Şuan cezaevlerinde önlem alınmadan görüşlerin başlatılması doğru değil. Öncelikle uygun koşulların yaratılması gerekiyor” diye belirtiyor.
‘Tedbirler’ çelişkili
Cezaevlerinin salgına karşı aldığı tedbirlerinin çelişkilerini ise Başak şöyle anlatıyor: “Bir yandan mektup, kitap, gazete sözde önlemler için verilmezken diğer taraftan hijyen malzemelerin kısıtlı zamanlarda fahiş fiyatlarla verilmesi büyük bir çelişkidir. Anlaşılır bir yanı yoktur bu uygulamanın. Bir kişiye verilen yemek üç kişiye veriliyor. Su belli saatlerde veriliyor. Yeni tutuklananlar 15 gün karantinaya alınıyor ve bu süreçte kendilerine hiçbir şey verilmiyor. Tecridin üzerinde uygulamalar var şuan.”
Başak son olarak, salgının giderek daha ürkütücü hal aldığına vurgu yaparak, “Siyasi tutukluların cezaevinde tutulmasına derhal son verilmelidir. Yeniden bir infaz düzenlemesi yapılarak tüm tutuklular kapsam içinde tutulmalıdır. Yeni düzenleme ile özellikle hasta tutuklular başta olmak üzere tüm tutuklu ve mahkumların serbest bırakılması gerekiyor” diyerek iktidara çağrıda bulunuyor.
Kargolar verilmiyor
ÖHD İstanbul Cezaevi Komisyon Sözcüsü Av. Destina Yıldız da, tutuklulara gönderilen kargoların ya geç verildiğine ya da hiç verilmediğine dikkat çekerek şunları söylüyor: “Tutukluların dış dünya ile iletişimini sağlayan kitap dergi gibi araçlara erişebilmesi önünde bir engel oluyor. Tutuklular üzerinde ağır bir tecrit uygulanıyor. Kantin fiyatları çok yüksek. Zaten gelirleri olmayan bu insanlar dışarıya bağımlı geçimini sağlıyor. Dışarda da büyük bir krizin olduğunu hesaba katarsak birçok tutuklu ekonomik nedenlerle bu fahiş fiyata satılan ürünleri almakta güçlük çekiyor.” Cezaevindeki hasta tutukluların hastane sevklerinin yapılmadığını, revire ise çok zor çıkarıldıklarını da aktaran Yıldız, şöyle devam ediyor: “Tutukluların yaşam hakları ihlal ediliyor. Cezaevlerinde salgın yayılıyor. Bu açıdan sıkıntılı bir süreç. Bir an önce tutukluların tahliye edilmeleri gerekiyor. Özellikle hasta ve yaşlı tutukluların bir an önce tahliye edilmesi gerekiyor.”
Salgın ciddiye alınmıyor!
Kapalı görüşlerin başlamasıyla beraber, Urfa Cezaevi’nde tutuklu bulunan kardeşi Serhat Bulut’u ziyarete giden Hayyam Bulut, koronavirüs salgınına ilişkin alınan tedbirlerin çok yetersiz olduğunu belirterek, “Sadece bir noktada tedbir amaçlı dezenfektan sıktılar. Bir de eldiven verdiler. Onun dışında herhangi bir tedbir alınmamıştı” diyor.
Hayyam Bulut, kardeşi Serhat’ın yaşadıkları sorunları kendisine şu sözlerle anlattığını söylüyor: “Maske var bu konuda sorunumuz yok ancak bunun dışında hiçbir önlem yok. İsteklerimiz olduğunda gardiyanlar yapmıyor. Zile basıyoruz fakat gelip sormuyorlar bile ne oldu diye. Bir iki koğuşu boşaltıp karantina alanı yaptılar. Bu koğuşların boşaltılmasıyla her bir koğuşta 25’e yakın tutuklu kalıyor. İnfaz indirimiyle tahliye edilen tutukluların koğuşlarını karantina koğuşları yapmaları gerekirken, bizim koğuşlarımızı bunun için kullandılar. Bu da koğuşlarda daha fazla tutuklunun kalmasına neden oluyor. Elimizde var olan haklar koronavirüs gerekçe gösterilerek alınmaya çalışılıyor. Örneğin; spora çıkabiliyorduk fakat şimdi hiçbir şekilde izin verilmiyor. Talep ettiğimizde korona var denilerek engelleniyor. Ancak cezaevinde kalan gardiyanlar gün boyu orada spor yapıyor ve sonrasında temaslarımız oluyor. Buradan da bize virüsün bulaşma riski var ve keyfi bir şekilde kazanımlarımızı almaya çalışıyorlar. Daha önce bir temsilciyle müdür görüşürdü. Bir sorun var mı diye sorulurdu. Fakat koronadan sonra hiçbir şekilde muhatap olarak görmüyorlar. Para yatırmada paranın aynı gün hesaba geçmesi gerekirken keyfi şekilde 10-15 gün bekletiliyor. Eski kıyafetleri çıkarıp kotayı açıp yeni kıyafet talebinde bulunuyoruz ve bu bile kabul edilmiyor. Dışarıdan gelen kıyafet, kitap gibi çoğu şey kabul edilmiyor. Çok büyük sorunlar yaşanıyor.”
Hayyam Bulut görüş sırasında cezaevi gardiyanlarının kendilerine karşı da keyfi davranışlar sergilediğini söylüyor. Bulut, daha önceki cezaevi görüşlerinde diğer tutuklularla da en azından selamlaşabilirken bu son görüşte gardiyanların buna dahi izin vermediğini belirtiyor. Bulut, son olarak, kardeşi ve diğer tutukluların sağlık durumlarından endişe ettiklerini söyleyerek, “Salgın hızla yayılıyor. Tüm tutuklular bir an önce tahliye edilmeli. Cezaevi idareleri gerekli önlemleri almıyor. Böyle devam ederse çok kötü sonuçlar bizleri bekliyor olacak” diyerek durumun aciliyetine dikkat çekiyor.