Venezüela’dan sıfır gümrükle peynirden pirince binlerce ton tarım ve gıda ürününün ithalatı sağlandı. Venezüela’nın borcunu ödeyemediği, karşılığında bu ürünleri ve Türk şirketlere yeni iş alanları açtığı iddia ediliyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun birkaç gün önce ziyaret ettiği Venezüela ile tarım ürünleri ithalat anlaşması yapıldı. İthal edilebilecek ürünler arasında taze peynir, pirinç, yulaf, ayçiçeği tohumu vd. çok sayıda ürün olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanlığı kararında, “500 ton taze peynir, 500 ton eritme peynir, 500 ton diğer peynir, bin ton pirinç, 2 bin ton yulaf, 400 ton yerfıstığı, bin ton rep veya kolza tohumları, 5 bin ton ayçiçeği tohumu, 2 bin ton hint yağı tohumu, 2 bin ton susam tohumu, 2 bin ton aspir, 200 ton yağlı tohum, 1500 ton çikolata ve kakao içeren diğer gıda müstahzarları” ithal edileceği yer aldı.
Şirketlerin laboratuvarı
Anlaşmaya göre Venezüela’dan ithal edilecek bu ürünlerde gümrük vergisi ve toplu konut fonu sıfır olarak uygulanacak. Peynir, yulaf, pirinç gibi ürünlerin Venezüela’dan ithalatına ilk tepki ise TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez’den geldi, “1980’lerden beri dış alıma dayalı, tarımsal KİT’leri kapatan, neo-liberal politikalar gündemde. Yapılması gereken kamucu tarım politikalarına geriş dönüş olmalıdır” ifadeleriyle süreci değerlendirdi. Suiçmez, “Salihli’de ciddi bir değişim var. Tütün ekilen, buğday, arpa ekilen tarlalarda artık zeytin ekiliyor. Birçok yatırımcı bu bölgede ceviz, badem bahçeleri kuruyor. Büyük yatırımcılar kooperatif kurup hareket ediyorlar. Salihli laboratuvar gibi. Küçük üreticinin işini sürdürmekte zorlandığını, büyük sermayenin bu alana girdiğini görüyoruz. Önünüzdeki günlerde tarım ve gıdayı çok konuşacağız” diye belirtti.
Caracas’a hastane
Suiçmez’in açıklamaları önemli ancak iktidarın aldığı bu kararın ardında çok daha farklı nedenler olmalı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Ağustos günü Venezüela Devlet Başkanı Maduro ile telefonla yaptığı görüşmede, Türkiye-Venezüela ilişkilerini güçlendirecek, iki ülke arasında iş birliğini ve dayanışmayı artıracak adımların ele alındığı duyuruldu. Ardından 19 Ağustos günü Venezüela’ya giden Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, Venezüelalı mevkidaşı Jorge Arreaza ile yaptığı görüşmede Türkiye’den Summa inşaat şirketinin Venezüela Sağlık Bakanlığı ile tam teşekküllü bir hastanenin inşası için anlaşma yapması dikkat çekti. Venezüela Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Venezüelalı mevkidaşı Jorge Arreaza’nın görüşmeleri çerçevesinde iki ülke arasında ekonomi, sağlık, kültür ve eğitim alanında bir dizi anlaşma imzalandığı açıklandı.
Summa İnşaat Şirketi
Hastane inşa edeceği belirtilen Summa İnşaat ayrıca, Venezüela’da yeni bir konut kompleksi inşa etmeye yönelik bir anlaşma daha imzaladı. Ardından Türkiye ile Venezüela arasında karşılıklı stratejik işbirliğinin güçlendirilmesi için yeni anlaşmaların yolunu açacak ortak bir bildiri imzalandı. Summa İnşaat’ın kurucusu Mete Bora, 1989 yılında Ankara’da Atakule’yi inşa etmişti. Bu inşaat sonrası Summa Şirketi’nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Rusya ve Moldova’da birçok iş bitiren şirket, 2004 yılında Romanya’da aynı adlı bir şirket daha kurdu. 2006’da İstanbul’da da şube açan şirket 2007’de Libya’da bir ticaret merkezi inşa etti. 2009’da yine Libya’da lüks bir otel yaptı. 2011’de Sahra altı Afrika’da bir kongre merkezi inşa etti. Yine aynı yıl Venezüela’da konut inşalarına başladı. 2012’de Bodrum’da Palmarina adıyla bir marina inşasını gerçekleştirdi. 2013’de Senegal’de Dakar Uluslararası Konferans Merkezi’ni kurarken işin finansmanı Türk Eximbank’tan karşılandı. Bu süreçte Moldova ve Rusya’da birçok bina ve yol inşa eden şirket, 2014 yılında Anakara’daki merkezini İstanbul’a taşıdı. 2015’de Ruanda’da tatil köyü, Kongo’da kongre merkezi ve otel, 2016’da Nijer’de altın madeni, aynı yıl Senegal’de Dakar havalimanının 25 yıllık imtiyaz hakkını aldı. Yine 2016’da 14 yıl üstüste uluslararası en büyük 225 şirket içinde yer alıp ödül aldı. 2017’de ise İstanbul Kısıklı’da lüks bir villa site inşa etti.
Venezüela borç batağında
Summa Başkanı Selim Bora, Venezüela’da Vargas Konut Projesi’nin tamamlanmasının ardından, “Türkiye-Venezüela İş Konseyi”ni kurdu ve Başkanı oldu. Ekim 2016’da Venezüela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun Türkiye’ye yaptığı resmi ziyarette iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sosyal konut projelerine odaklandığı duyurulmuştu. 2017 yılında ABD’nin ekonomik saldırıları altında kalan Venezüela hazinesi ve kamuya ait petrol şirketi PDVSA, milyarlarca dolarlık borç yükümlülüğünü yerine getiremeyerek temerrüde düştü yani iflas etmişti. Venezüela 1960 yılında kurulan OPEC’in 5 kurucusundan biriydi. Petrol zengini ülke Hugo Chavez’in iktidara gelmesiyle birlikte ABD eksenli poltikaları terk edip halkçı olduğunu iddia ettiği politikaları uygulamasıyla birlikte ABD’nin baş düşmanlarından biri haline gelmişti. Chavez’in ölümünden sonra iktidarı sürdüren Nicolas Maduro son yıllarda Venezüela halkının desteğini yitirmeye başladı. Büyük bir ekonomik abluka altındaki ülkede yoksulluk artarken dış borçlar ödenemez hale geldi.
Şirket için yasa değiştirildi
Geçtiğimiz yıl ABD ablukası altındaki Venezüela petrol alıcısı ülkeleri bir bir kaybetmeye başladı. Bu dönemde aralarında küçük bir Türk şirketinin de bulunduğu az tanınan şirketlere ham petrol satmaya başladı. 2019 yılı Ocak ayında konulan Amerikan ambargoları nedeniyle, en büyük müşterileri olan Çin ve Hint şirketleri Venezüela’dan yaptıkları ithalatı yüzde 80 düşürdü. Daha önce Venezüela’da petrol ihraç edilecek ülke şirketlerinin en az 2 yıllık petrolle ilgili geçmişlerinin olması zorunluluğu Mart 2019’da geçici olarak kaldırıldı. Bu uygulamanın hemen sonrası yani Nisan 2019’da Grupo Iveex İnşaat adlı bir Türk şirketi Venezüela’dan petrol almaya başladı.
Iveex’in büyük ortağı
Grupo Iveex İnşaat şirketi, İstanbul Ticaret Odası’nın kayıtlarına göre 10 bin TL’lik bir sermaye ile 2018’de kurulurken iş kolu olarak inşaat sektörünü gösterdi. Şirket 2019 Nisan ayında dört tanker ham petrol aldı. İstanbul Ticaret Odası sicil kaydında, Grupo Iveex İnşaat’ın ortakları ise Miguel Silva ve Erhan Kap. Türkiye’deki şirket kayıtlarına göre, Iveex İnşaat’ın sahibi Venezüelalı iş insanı Miguel Silva görünüyor. Silva aynı zamanda Caracas’taki Venezüela Ticaret Odası’nın başkanı ve Maduro yönetiminde İskân Bakanlığı’nın bir çalışanıydı. Reuters’in haberlerinden aldığımız bu bilgilere ek olarak Reuters, Iveex İnşaat’ın hangi koşullarda Venezüela petrolünü satın aldığını ve şirketin rafinerisi olmadığı için petrolün asıl alıcısının kim olduğu ve nasıl rafine edildiği bilgisine ulaşamadıkları aktarımlarda yer alıyordu.
10 bin lira sermayeli şirket!
BBC Türkçe’nin haberinde, Reuters’a bilgi veren PDVSA kaynakları, Iveex’in ham petrol karşılığında rafine ürünler sağlamayı kabul ettiğini belirtti. Venezüela rafinerilerindeki bakım çalışmalarının yapılamaması nedeniyle mamul üründe yani mazot ve benzin gibi ürünler büyük bir sıkıntı içine girmişti. Iveex İnşaat’ın dışında PDVSA’dan petrol satın alan diğer iki şirketin, Panama’ya kayıtlı Melaj Offshore Corp ve Nijerya’ya kayıtlı Sahara Grup olduğu belirtildi. Iveex İnşaat Maduro’nun Türkiye ziyareti olan 27 Eylül 2018’den sadece 1 hafta önce kuruldu. Şirketin Türk ortağının şirket kuruluşu öncesi İstanbul’da turist rehberliği yapıyor olması ise dikkat çekici. Kayıtlarda Venezüela şirketi PDVSA’nın, Iveex İnşaat’a 2019 Nisan ayında satış yaptığı ve Seamuse adlı tankerle, Ortadoğu’ya gönderilmek üzere 294 bin 413 varil doğal benzin ve hafif ham petrol gönderildiği haberini veren Reuters, Iveex İnşaat’ın Delta Kanaris ve Delta Harmony adlı tankerlere de birer milyon varil Hamaca ham petrolü yüklediği belirtildi.
Tarım inşaata kurban
Türkiyeli şirketlerin ve TOKİ’nin Venezüela’da konut projeleri ürettikleri ancak ülkenin borçlarını ödeyemez hale gelmesiyle birlikte Türkiye’nin hem şirket alacaklarının tahsilini sağlamak hem de yapılan gümrüksüz ithalat anlaşmasıyla şirketlere yeni iş alanları yaratma hedefi, Türkiye iktidarının başlıca amacı olabilir. Ancak şirketlerin alacaklarını tahsil için ya da inşaat şirketlerine yeni birikim alanları yaratmak için Türkiyeli çiftçilerin çıkarlarını, inşaat şirketlerinin çıkarları için ortadan kaldırmak, zorluklar içinde yaptıkları üretimlerde maliyetlerini bile karşılamayan çiftçilerin açlığa sürüklenmesi anlamına gelirken bu durum kabul edilebilir mi?
İktidar tarımı önemsemiyor
Türkiye hükümetinin yaptığı serbest ticaret anlaşmalarında sürekli olarak tarım ürünlerinde taviz veriliyor. Bu durum iktidarın tarımı asla önemsemediği ve üreticilerin zor durumunu asla düşünmediğini ortaya koymaktadır. Tarım Bakanı Ekrem Pakdemirli, Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’la yaptığı görüşmede tarımsal ithalatın nedenlerini şu sözlerle savunuyordu: “Özellikle gelişmişlik seviyesi bizden daha aşağı olan ülkelerle oturduğumuzda ilk istedikleri şey, ‘tarımsal ürünlerimizi biz size satalım’ diyorlar. Çünkü başka bir ürün yok ki satabileceği. Bunları ortaya koyuyorlar ve bunların da çoğu serbest ticaret anlaşmasında olan ürünler” diye belirtiyor. Böyle bir diyalogda Türkiye’nin bu ülkelerden ne aldığı aktarılmazken, Rusya’dan yıllardır yapılan gümrüksüz tarımsal ithalatın, Rusya’nın gelişmişlik düzeyi ile açıklanabilmesi mümkün mü?
Trajikomik sözler!
Türkiye’nin dış ticaretinin en temel alanı inşaat ve enerji. Bosna Hersek ve Sırbistan’la gümrük vergisi sıfırlanarak yapılan tarımsal ithalat karşılığında, Türkiye’nin bu ülkelerde, yol, konut ve enerji santralleri inşa ettiği biliniyor. Pakdemirli açıklamalarında bu gerçeklere hiç değinmezken bu ülkelere yardım yaptıklarını söylemesi manidar bir durumu gösteriyor. Kendi çiftçisini açlığa mahkum eden bir iktidarın başka ülkelerin çiftçilerine iyilik yaptığını söylemesi ise trajikomik bir durum. AKP iktidarı bir avuç şirket çıkarı için işçi ve emekçilerle çiftçilerin sırtına binerek iktidarını sürdürdüğünü, uygulamaya koydukları tüm politikalar üzerinden anlamak mümkün.