Sevan Nişanyan’ın buna ihtiyacı olmamıştı. Daha koleji bitirmeden, ünlü Amerikan üniversitelerinden biri onu öğrenci kabul etmişti. O sıralarda kafayı ‘milli güvenlik’ rejimlerine takmıştı. 80’li yılların ilk yarısında Osman Kavala ile birlikte turladılar Latin Amerika’yı. Resmi ideolojinin oturaklı bir eleştirisini yazmıştı. Yıllarca yayınlamadı. Biliyordu başına dert açacağını yayınlarsa. Sonunda ‘Yanlış Cumhuriyet’ kitabı yayınlandı. AKP’liler dahil ‘darbe karşıtları’nca alkışlandı
Ragıp Zarakolu
Stockholm.
Sevan Nişanyan’ın Yunanistan’dan sınır dışı edildiği haberi ekrana düştüğünde önce “şaka olabilir” diye çek etme ihtiyacı duydum.
Sonra “Bizans/Osmanlı ahvadındanız, yok bir farkımız” diye mırıldandım. Eşi İra da, Yunanistan yurttaşı olduğu halde, bilfiil sınır edilmiş oldu.
Aklıma hemen 1964 İstanbul Rumlarının sürgün edilmesi düştü. Sınır kapısına beş parasız yığılmaları.
Sevan da, İra da İstanbullu. Benim gibi. İstanbullu mu kaldı!
Sevan’ı gıyaben tanıdım. Birikim Yayınları’ndan çıkan Marx’ın en zor metinlerinden “Grundrisse” tercümesi ile.
Sonra alternatif turizme öncülük etmesi ile. Ve konuya ilişkin kitapları ile.
Dido Dotiriyu’nun köyü Çirkince’yi Güzelce’ye çevirmesi ile.
Ödülü mü? MHP’li kaymakamın marifeti ile restore ettiği, yıkılma kararı alınan evinden atılmak.
Evi terk etmediği için, jandarma tarafından oturduğu iskemle üzerinde taşınarak çıkarılmıştı evinden.
“Anladım” dedi, “Ermeni’ye mülk yasak” deyip, en yakın arkadaşına gönüllü olarak devretti. Medrese kurması da işe yaramadı. Kule dikti, o da…
Bu nedenle İHD Ayşe Nur Zarakolu Düşünce Özgürlüğü Ödülü aldığında, akşam yemek yemiştik.
Onun gibi 78 kuşağının harika çocuklarından Ceylan ile birlikte. İnanılmaz bir sesi vardı Ceylan’ın. Gencecik eşi jandarma tarafından vurulan, acıyı en derin yaşayanlardan.
“Sen o Sevan mısın, hani Grundrisse’yi tercüme eden?” diye sormuştum.
Uluslararası seyahat kitapları Lonely Planet’i başlatmıştı. Best seller olmuştu bu kitaplar dünyada.
O yemekte alternatif kültür turizminin öncüsü Sevan ile “Grundrisse” tercümanı Sevan birleşmişti kafamda.
Bir zamanlar CHP iktidarı “harika çocuk” peşinde koşardı. İdil Biret’e, Suna Kan’a daha küçüklüklerinde onca olanak sağlanmıştı.
Sevan Nişanyan’ın buna ihtiyacı olmamıştı. Daha koleji bitirmeden, ünlü Amerikan üniversitelerinden biri onu öğrenci kabul etmişti.
O sıralarda kafayı “milli güvenlik” rejimlerine takmıştı. 80’li yılların ilk yarısında Osman Kavala ile birlikte turladılar Latin Amerika’yı.
Resmi ideolojinin oturaklı bir eleştirisini yazmıştı. Yıllarca yayınlamadı. Biliyordu başına dert açacağını yayınlarsa.
Sonunda “Yanlış Cumhuriyet” kitabı yayınlandı. AKP’liler dahil “darbe karşıtları”nca alkışlandı.
Önce alkışlandı, ama daha sonra, her zamanki gibi dilini tutmadığı için hapse konuldu. Tınmadı, bir dizi kitap yazdı mahpuslukta. Ama baktı hapislikler ekleniyor ha bire, karşı adaya geçiverdi.
Orada da boş durmadı, Güzelce’dekiler gibi, İra ile birlikte inşa ediverdi bir alternatif turizm binası.
Türkiye’de “Yer Adlarını” araştırırsan, dar ederler adama mekanı.
Bunu Yunanistan’da yapar, eşeler, “Yeni Yunanistan”ın, Türkçe, Bulgarca, Makedonca, Arnavutça yer adlarını araştırırsan, işte orada da böyle persona non grata olursun!
“Milli Güvenlik Tehdidi” ilan olunursun.
Rahmetli İstanbullu Nicos Sarris’i hatırladım birden. 28 Nisan gençliğinden. Annesi Latife hanımın, Falif Rıfkı’nın eşinin yakın arkadaşı.
Asistan olduğu İÜ yerine niye Atina Üniversitesinde prof. oldu?
Atina’daki evini 12 Eylül Cuntası’ndan kaçanlara açışını hatırladım.
Yorgo Anderadis’i hatırladım. O da Sevan gibi üstünde XXX yazan bir belge ile sınır dışı edilmişti 1998 Aralık’ında Atatürk Hava Limanı’ndan. Milli Güvenlik tehdidi gerekçesi ile. Ama O, aksi yönde! Türkiye’den Yunanistan’a.
Gerekçe, Açık Radyo’nun Yunanistanlı ve Türkiyeli Karadenizlilerin birlikte verecekleri konserdi.
Açık Radyo’da Sarkis Usta Meskene Tehcir türküsünü bir program öncesi seslendirdi, ama bu ortak konser asla gerçekleşmedi. 28 Şubat günleriydi.
Ve tam o günlerde Yunanistan Öcalan’ı CIA ile birlikte teslim edivermez mi Kenya’da TC’ye?.
Yine Suriye’ye dalma tehditleri gündemdeydi.
Ve Yanlış Cumhuriyet hala Yanlış Cumhuriyet!
Peki, ya Yunanistan? Ülkenin MHP’si Altın Şafak atakta. Henüz iktidar değil ama fikri iktidarda mı yoksa MHP gibi!
MHP desen hem fikri hem kendisi iktidarda.
Devlet Osman Kavala’nın vatandaşlıktan atılmasını istemiş.
Bir zamanlar Erol Güney’in bir günde vatandaşlıktan atılması gibi. Devr-I Bayar’da 1966’da İstanbul’un en kadim Rum gazetecisinin vatandaşlıktan atılıp sınıra konulması gibi. Devr-I Demirel’de…