Pelda Karaduman’ı işkenceyle katleden sanığa 18 yıl hapis cezası veren mahkeme, işkenceye ortak olan ve ölümünü azmettiren kişilere ceza vermedi. Anne Karaduman, ‘Sesimizi duyun’ çağrısı yaptı
Kadına yönelik şiddet ve katliam bitmek bilmiyor ve failler çoğunlukla cezasız kalıyor. Kadın hakları için mücadele edenler açısından artışın temel nedeni, mahkemelerin cezasızlık politikaları olarak görülüyor.12 yaşında alıkonulan, tecavüze maruz kalan, istemediği bir evlilik yapmak zorunda bırakılan ve katledilen Pelda Karaduman da faili ödüllendirilmiş kadınlardan biri.
Diyarbakır’da yaşayan Pelda Karaduman, akrabası Haşim Oruç ve Hüseyin Oruç tarafından alıkonuldu ve Hüseyin Oruç tarafından önce tecavüze uğradı, sonra ise imam nikahı ile evlendirildi. 6 yıl boyunca şiddete ve istismara maruz kalan genç kadın, 2017 yılında Hüseyin Oruç tarafından katledildi. Kızı için adalet arayışını bırakmayan anne Leyla Karaduman, yetkililere “Sesimizi artık duyun” çağrısında bulundu.
Katliam kayıtlara ‘intihar’ olarak geçti
Kayıtlara “intihar” olarak geçirilen Pelda’nın katledilmesinde bütün delillerin Hüseyin Oruç’u işaret etmesine rağmen 3 yıl boyunca faile gerekli ceza verilmedi. Pelda’nın ailesinin şikayeti ve çabaları sonucunda başlatılan soruşturma üzerine açılan dava, 3 yıl sonra 2019 yılında sonuca bağlandı.
9 Mayıs 2019’da Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme, Hüseyin Oruç’un suçu “haksız tahrik altında işlediği” kanaatine vararak, Hüseyin Oruç’a 18 yıl hapis cezası verdi. Taraflar karara itiraz etti ve istinaf kanunu yoluna başvurdular. Pelda karaduman’ın Leyla ve babası Mehmet Karaduman’ın talebi üzerine Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi istinaf sürecindeki davayı üstlendi. Gaziantep 2’nci Ceza Dairesi, dosyada yapılan eksik incelemeler nedeniyle duruşmalı yargılama yapmaya karar verdi ve ilk duruşma 16 Kasım’da gerçekleşti.
Vahşeti gerçekleştirenler akraba
Hüseyin Oruç, koronavirüse yakalandığı gerekçesiyle duruşmaya katılmazken, kardeşi Şahin Oruç’un “öldürme fiiline iştirak ettiği” ve bu yüzden tutuklanması talebi ise mahkeme tarafından reddedildi.
Anne Leyla Karaduman, kızının neler yaşadığını ve adalet arayışlarını anlatarak, kızının sadece Hüseyin Oruç tarafından değil, eve gelen failin yakını tarafından da tecavüze uğradığını kaydetti.
Polis işlem yapmadı,
Kızının 2011 yılında abisinin 2 oğlu tarafından kaçırıldığını belirten Leyla Karaduman, kaçırılmasının ardından polise haber verdiklerini fakat herhangi bir işlem yapılmadığını ve sonuç alamadıklarını söyledi. Karaduman, abisinin daha öncesinden kızı Pelda’yı oğluyla evlendirmek istediğini anlatarak, “Ben izin vermiyordum. ‘Kızım daha küçük, evlenemez’ diyordum. Biz kabul etmeyince kızımı kaçırdılar. Kızımı görmek için çok ısrar ettim. Önceleri kabul etmediler. Daha sonra polise gitmemem şartıyla bizi görüştüreceklerini söylediler. Kızımı öldürmekle tehdit ettiler. Ben de şartlarını kabul ettim. Kızımı görmeye gittim ve ne kadar korktuğunu gördüm. Kızımı alıp eve getirmek istedim, izin vermediler. Tehdit ettiler. Kızımı almak için çok uğraştım, çok mücadele ettim ama başaramadım. Kızımı alamayınca Osmaniye’ye taşındım” diye aktardı.
Mahkeme detaylı inceleme yapmadı
Kızı Pelda’nın ayrıca böbrek rahatsızlığı olduğunu kaydeden Leyla Karaduman, tedavisinin yapılmadığını bundan dolayı da böbreğinin çürüdüğünü söyledi. Polislerin, Pelda’nın durumunu öğrenmemesi için Pelda’yı başka bir kadının kimliğiyle hastaneye götürüldüğünü söyleyen Anne Karaduman, “Kızım başka birinin kimliği üzerinden ameliyat edildi. Eğer mahkeme detaylı bir inceleme isteseydi kızımın sahte evraklarla ameliyat ettirildiğini görecekti. Ayrıca, kızımın kemik yaşının tespiti için de başka biri yerine teste götürülmüş. 14 yaşında olan kızım 18 yaşında gösterilmiş” şeklinde konuştu.
‘Bizi yine bulup kızımı yine kaçırdılar’
Abisinin engellemesi nedeniyle 1 yıl boyunca kızını göremediğini dile getiren Karaduman, 1 yılın ardından kızını Osmaniye’ye, yanına götürdüğünü, kızının psikolojisinin bozulduğunu, saçlarının döküldüğünü aktararak, “Pelda çok hastaydı, aldım hastaneye götürdüm. Hastanede yapılan tahlillerde hamile olduğunu öğrendik. Doktor kızımın böbrek yetmezliği olduğunu ve yaşının küçük olmasından dolayı bebeği doğuramayacağını söyledi. Gebeliği sonlandırması gerektiğine dair rapor verdi. Gebeliğine son verildikten sonra Pelda’yı Diyarbakır’a göndermedim. Savcılıktan da karar aldım. Kızımı okula kayıt ettirdim. Sonra yine bizi buldular, kızımı yine kaçırdılar, Diyarbakır’a getirdiler” diye konuştu.
Öldürüp, ‘intihar etti’ dediler
Karaduman, kızına sistematik işkence yapıldığını kaydederek, “Kızıma tecavüz edildi, insanlık dışı muamelelere maruz bırakıldı. Kızımın vücudunda yanık izleri ve farklı darp izleri vardı. Hüseyin Oruç kızıma her türlü işkenceyi yaptı. Pelda’yı bize bir şey anlatmaması için ölümle tehdit ediyorlardı. Kızıma yapılanları öğrendikçe kahroluyordum. Daha fazla dayanamadım tekrar Diyarbakır’a taşındım. Pelda katledilmeden iki gün önce evimize geldi. O zaman bile kıyafetlerinde kan lekeleri gördüm. Pelda, eve gittikten sonra Hüseyin Oruç’u aradım, kızıma ulaşamadığımı söyledim. Bahaneler sıraladı. Sonra bana ‘Pelda odasına girmiş kapıyı kilitlemiş, kapıyı açmazsa onu öldüreceğim’ dedi. Bir süre beni arayıp ‘Pelda intihar etti’ dedi” diye anlattı.
Otopside işkence izlerini görmediler mi?
Karaduman, kızının katledildiğinde 9 aylık gebe olduğunu belirterek, Hüseyin Oruç’la yaptığı telefon konuşmasının ardından sancılarının tuttuğunu ve hastaneye kaldırıldığını ekledi. Kızının defnedildiğini göremediğinin altını çizen Karaduman, “Kızımı yıkayan kadınlarla konuştum. Konuşurken ağlıyorlardı, Pelda’nın vücudunu görmüşler. Her yerinde darp izleri varmış, her yeri yanık izleriyle doluymuş. Yıkarken çok zorlandıklarını söylediler. Herkes bunu görürken, otopsi yapan savcı bunu nasıl görmedi? Savcı vücudunda sadece kurşun izi olduğunu yazmış. Tüm komşuları, kızımı yıkayanlar, ben yalan mı söylüyoruz? Herkes tanıklık etti ama abim herkesi tek tek arayıp tehdit etti. Herkes ifadesini geri çekti. Bu bile delil değil midir?” diye sordu.
‘Sürekli tehdit telefonları ve mesajları alıyorum’
Yaşadıklarının cümlelerle anlatılamayacağını, yaşadığının acının çok büyük olduğunu dile getiren Karaduman, devamında şunları söyledi: “Pelda’nın 4 ve 6 yaşında iki çocuğu var. Büyük çocuğun velayeti bende olmasına rağmen kaçırdılar. O çocuklar sağlıksız bir ortamda büyüdükleri için psikolojileri yerinde değil. Yıllardır çekiyoruz o küçük çocuklarda mı bizim gibi çeksin. Neler çektiğimizi ben ve çocuklarım biliriz. Sürekli tehdit telefonları ve mesajları alıyorum. Özellikle konuyu basına verdiğim için ayrıca tehdit ediliyorum. Kızımı katleden Hüseyin Oruç’a 18 yıl hapis cezası verildi. Ona yardım edenler de elini kolunu sallayarak dışarıda geziyor. Bunların tutuklanması için daha neler olmalı? Sesimiz ne zaman duyulacak? Bize bir zarar daha geldikten sonra mı harekete geçilecek. Artık duyun sesimizi, kadın kurumlarından, kadınlardan destek bekliyorum.”
DİYARBAKIR