Maraş Pazarcık’ta çiftçiler, tarımın ve ticaretin bittiğini söyleyerek ilçe ve çevresinden 5-6 bin dolaylarında gencin yurtdışına gittiğini söyledi.
Yüksek girdi fiyatları nedeniyle hayvancılığın bitme noktasına geldiği Maraş’ta tarım da yapılamıyor. Geçen yıl bin 200 TL’ye gübre alan fıstık yetiştiricileri bu yıl aynı gübreyi 10 bin TL’nin üzerinde alıyor. Artan girdi fiyatları ve döviz kurları çiftçilerin belini bükmüş durumda.
MA’dan Emrullah Acar’ın haberine göre Pazarcık ilçesinde de hayvancılık ve tarımda istihdam bulamayan 5 bin gencin son iki ayda ilçeden göç ettiği belirtiliyor.
Çiftçiler dayanışma ile ayakta
Pazarcık kırsal Rîvyon mahallesinde uzun yıllardır fıstık yetiştiriciliği yapan Erdal İper (40), fıstık bahçesinde ağaçların arasında büyüdüğünü anlattı. Fıstık ağaçlarının imece usulü ile büyütüldüğünü belirten İper, mahallelilerin birbirine yardım ederek tarımı sürdürdüklerini kaydetti.
Kalitesiz fıstık üretip satacağız
Son bir yılda tarımsal maliyetlerin arttığını vurgulayan İper, “Biz her sene 5-6 ton gübre bahçeye atardık. Geçen sene tonunu bin 200 TL’ye aldığımız gübrenin fiyatı bu sene 15 bin TL’ye çıktı. Fıstık kaliteli olması için sulama yapmamız gerek, ancak biz sulayamadık çünkü elektrik fiyatı aldı başını gidiyor. Geçen sene tarlayı 5 defa suladık, ancak bu yıl bir defa sulayabildik. Çok sıkıntı var. Böyle devam ederse bu işi bırakmak zorunda kalacağız. Gübre atmadan, sulama yapmadan ürettiğimiz fıstıktan bir verim beklemek olmaz. Kalitesiz fıstık üretip satacağız. Ürettiğimiz fıstık girdi fiyatlarını karşılamıyor” diye konuştu. Fıstık fiyatlarında yapılan artışın girdiler karşısında eridiğini belirten İper, “Her şey yüzde yüz zamlandı. Fıstık fiyatında bir artış olsa da zamlar karşısında bir anlam ifade etmiyor. Üretici kazanmazsa üretmez. AKP’den önce fıstık işinde para vardı. Girdiler bu kadar yüksek değildi. Bir şekilde insanlar emeklerinin karşılığını alabiliyordu” ifadelerini kullandı.
Yumurtayı yoğurdu marketten alır olduk
Yüksek enflasyonun kırsal mahallelerde yaşayan insanları da etkilediğini dile getiren İper, devamında şunları söyledi: “Her şeyin fiyatı 10 katına çıktı. Bu normal değil. Biz artık üretmediğimiz için yumurtayı, yoğurdu dahi gidip kentten marketlerden alıyoruz. Bu enflasyon ne kadar kentte yaşayanları etkiliyorsa, biz köyde yaşayanları da etkiliyor. İnsanların üretebilmesi için güvene ihtiyaçları var, ancak şu an bir güven verilmiyor. Pazarcık’ta hayvancılık vardı, ancak bitirildi. İnsanlara bir geçim kapısı bırakılmıyor. Kendi toprağını ekemeyen, geçimini sağlayamayan insanlar topraklarını terk etmek zorunda bırakılıyor. Biz topraklarımız dedelerimizden kaldığı için onların mirasına sadık kalmak için üretmeye devam ediyoruz. Son noktaya kadar da üretmeye devam edeceğiz. Ancak, çocuklarımıza bir ekmek veremediğimiz zaman artık geçim derdine düşmek zorunda kalacağız.”
Genç kalmadı
Son iki ayda Pazarcık ve çevresinden 5-6 bin dolaylarında gencin yurtdışına gittiğini söyleyen fıstık üreticisi Ali İper (32), yaşanan göçün birçok nedeni olduğunu söyledi. Ekonomik kaygıların yanında “Adalet ve güven” olmadığı için gençlerin hayallerini gerçekleştirmek için göç ettiğini dile getiren İper, “İnsanlar geleceğini göremiyor. Yarın ne olacak bilemiyor. Pazarcık’ta toprak var, verimli ancak ekilmiyor. Üretim yapanlar yaşlı insanlar. Gençler susturulup, baskılandığı için burada kalıp üretmek istemiyorlar. Bu göç mevzusu sadece ekonomik nedenlerden kaynaklı değil. Herkes daha özgür bir ülkede yaşamak istiyor. Pazarcık’ta gençler göç ettiği için tarlada çalışacak kişi bulmak çok zor. Hayvancılık bitti. Köyde insanlar gidip yoğurdunu ilçe merkezinde bulunan market zincirlerinden alıyorsa, bu hayvancılığın bittiği anlamına gelir. İnsanlar saman bulamıyor. Mazot fiyatları 30 TL’ye dayandı. Tarlasını 4 defa sürmesi gereken üretici bir defa sürebiliyor. Bu her şeyi etkiliyor” diye konuştu.
Yardımlaşma kültürü ile ayaktayız
“Adalet ve özgürlükler olsa ekonomide düzelir” diyen İper, şunları söyledi: “Bütün sorunların altında bir adaletsizlik yatıyor. Adaletsiz tarım da olmaz, ekonomide olmaz. Sistem insanları bireyselleştirmiş durumda. Bu köylerde azalsa bile hala bir yardımlaşma kültürü var. Bu köyde biz çocukken bu daha çok yaygındı. Herkes bir arada birbirine yardım eder ve tarlanın ekiminden, hasadına kadar birlik içinde süreci yürütürdü. Şu an hala az da olsa bir birliktelik söz konusu. Bütün zorlukların üstesinden de birbirimize yardım ederek geliyoruz. Bir kişinin tarlası temizlenecek, içinde taşlar toplanacaksa herkes ona yardım eder ve birlikte temizler. Bir kişiye gübre lazımsa, başka birinde fazla gübre varsa onunla paylaşır. Bu sadece tarım alanında değil, düğün ve cenazelerde de böyle. Bu imece, yardımlaşma artırılmalı ki insanlar üretim yapabilsin.”