Tekrarla başlamalı: Devleti şefin bedeninde yeniden örgütleme çabası, ezici sandık çoğunluğuna, büyük kalabalıkların liderin sevk ve idaresinde seferber edilmesine, şefin milli iradenin doğal temsilcisi olduğu varsayımının süreklileşmiş teyidine dayanıyordu
Yukarıdaki laf kalabalığının manası: Çarpıtılmış da olsa sandığın temel meşruiyet ve güç kaynağı konumunda olduğu, “plebisiter” bir olağanüstü rejim tipiyle karşı karşıyayız. Bu bakımdan söz konusu olan, (solda çoğu zaman kendi siyasal aczini perdelemenin bir yolu olan “verbalist enflasyonun” aksine) örneğin orduya ya da paramiliter bir ağa yaslanan, dolayısıyla görece kolay istikrar kazanabilen bir olağanüstü rejim tipi değil
Parantez: “Verbalist enflasyon”,adab-ı muaşerete riayet ederek yazmak adına az evvel uydurduğum bir tabir. Kastım, solda mevcut siyasal rejimi mümkün olan en karanlık şekilde tarif ederek (bkz. bilhassa “faşizm”) ona olmadık güçler atfetme, böylece kendi siyasal güçsüzlüğünü rakibin kadir-i mutlaklığıyla “açıklama” çabası. En sağ politikanın (mesela düzen içi güçlerin eklentisi haline gelmeyi) verbalist enflasyonla (“faşizme karşı bilmem ne cephesi”) meşrulaştırabilmek de cabası.
Konuya dönelim: 23 Haziran’da tescillenen “çifte kavrulmuş mağlubiyet”, devletin yeni kurumsal mimarisinde ve onu mümkün kılmış ittifak ilişkilerinde ağır sarsıntılara yol açacaktır. Reisin “milli iradenin otantik temsilcisi” olduğuna dönük iddianın yara alması, “popüler rıza temelinde bir otokrasi” inşa etme iddiasını zora sokacaktır.
Ancak mevcut “şefçi momentin” yerini öyle kolayca bir “demokratikleşme momentine” bırakacağı sanılmasın. Anglofonların “landslide”, yani heyelan diye tabir ettiği böyle ezici bir seçim galibiyetinin ardından bir erken seçim talebinin öne sürülmemesi, ana akım muhalefetin iktidarla “cepheden” bir kapışmayı gündemine almayacağının kanıtıdır. Muhalefetin, şefin devlet içindeki (devlet başkanı, yürütmenin başı ve silahlı kuvvetlerin başkomutanı olarak) merkezi konumunu karşısına alacak adımlardan çekindiği aşikardır.
Belli ki iktidarın “normalleşme” basıncı karşısında geri adımlar atması, mevzi mücadelelerle geriletilmesi, bu süreçte daha da yıpranması hedeflenmektedir. Seçim sonucu, rejimin 1- iktisat yönetiminin depolitizasyonu (Berat Albayrak’ın görevden alınması diye okuyun) ve 2- devletin başının partisizleştirilmesi (partili cumhurbaşkanlığına son verilmesi) gibi başlıklarda karşı karşıya kaldığı basıncı artırmıştır. Önümüzdeki dönemde şefçi rejimin, hâkim sınıfın ciddi bir bölümünün mevcut rejimin “aşırılıklarının” törpülenmesi yönündeki talepleriyle daha yoğun bir biçimde karşılaşması kesindir.
İktidarın bu basınçlar karşısında nasıl adım atacağı önümüzdeki günlerin temel sorusudur. Erdoğan’ın bu koşullarda dahiliyeden hariciyeye “kaçması”, yani dış politikada güç ve meşruiyet elde etmeye çalışarak “milli meselelerde” bir yeni ulusal mutabakat arayışına girişmesi olasıdır. Ancak ne olursa olsun, rejimin evrimi ve şu son yıllardaki içsel radikalleşmesi, ekonomi yönetiminin siyasetten arındırılması ve devlet başkanlığıyla parti başkanlığının birbirinden ayrıştırılması gibi adımları atmanın önünde manidir. Bu yöndeki kısmi geri adımlar dahi rejimin güç ve bütünlüğünde ciddi yarıklar oluşması anlamına gelecektir. Sarayda, eskinin tabiriyle, “durmayalım düşeriz” minvalinde bir anlayışın hâkim olması bundandır.
Dolayısıyla doğası gereği kırılgan bir “pat durumuyla” karşı karşıya kalmamız muhtemeldir. Malum-u âliniz, pat, satrançta bir oyuncunun oyun sırası geldiği halde kurallara uygun hiçbir hamle yapamadığı ancak karşı taraf şah çekmediği için oyunu da kaybetmediği durumdur. Son seçim yenilgisiyle taş sayısı azalmış iktidar hamle edememekte, muhalefet de “şah” diyememektedir. Yani, şimdilik de olsa, iktidarın da muhalefetin de belirleyici bir hamle yapmaktan kaçındığı, birbirini kolladığı ve birbirine “şah çekemediği” bir durum bu. Muhalefetin zamanın kendi tarafında olduğu düşüncesiyle iktidarın daha da yıpranmasını beklediği, iktidarınsa zamana oynayarak yaşadığı yenilginin sonuçlarını yönetebileceğini umduğu bir özel “yenişememe” durumu…