Büyük İspanyol yazarı Camilo José Cela’nın adını dünyaya duyurmasını sağlayan ilk romanı Pascual Duarte ve Ailesi 1942’de yayımlandığında hem üslubu hem de kurgusuyla büyük tartışmalar yarattı ve dört yıl boyunca yasaklı kaldı. Tekrar yayımlanmaya başladığında ise yarattığı heyecan fırtınası çok daha şiddetli esiyordu artık.
İspanyol İç Savaşı’nın ardından yaşanan travmayı işleyen romanlar art arda yayımlandı. Ancak Cela, bambaşka bir şey keşfetmişti: Yüzünü olaylara değil, insana; karmaşık kente değil, taşraya çevirmişti. Birey ile toplumun çatışmasını, şiddeti, aşkı, yoksulluğu ve suçu kendisine has “grotesk gerçekçilik”le anlattı. Ama asıl özgünlük romanın ana karakterindeydi: Pascual Duarte, işlediği suçların kökeni ve bu suçlar karşısındaki tavrıyla yeni bir kapı açmıştı. Nitekim aynı yıl “Fransa’da Yabancı”nın yayımlanması ile birlikte artık yeni bir edebiyat anlayışının başladığı çok geçmeden anlaşıldı.
Dünya çapında birçok önemli yazarı etkileyen bu romanın -büyük ihtimalle- Don Quijote’tan sonra en çok okunan roman olduğu iddia ediliyor. 1989 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Cela’nın bu romanı Olvido Yayınları’ndan çıktı. Kaçırmayın derim!
Ötekilerin öyküsü
Sidar Yayınları’nın Yayın Yönetmeni Cemal Babaoğlu tarafından derlenen bu kitapta 1915 yılından 2015 yılına dek ülkemizde yaşanan katliam, soykırım türü olaylar tarih sırasıyla çok kısa olarak adeta ansiklopedik bir bilgi olarak anlatılıyor. Eserini başta Musa Anter’e, Urfa’da katledilen gazeteci yazarlardan Kirkor Zohrab, Hüseyin Deniz, Kemal Kılıç ve Nazım Babaoğlu olmak üzere muhalif duruşundan, farklı dil ve dini inancından dolayı katledenlere adayan Cemal Babaoğlu, 70’e yakın olay ve olguyu kısaca hatırlatıp bu konular üzerine araştırma yapmayı düşünenlere ilk ipuçları verip yol açıyor. İkinci baskısı geçen yıl yapılan ve kitaplığınızda bulunmasında yarar olan bu eseri okurlarımıza öneriyorum.