Partilerinin tarihsel sorumluluğunu yerine getirmek için yeniden yapılandığını ifade eden Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın: Güçlenerek geliyoruz
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eşsözcüsü İbrahim Akın, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde DAİŞ’in bombalı saldırısı sonucu yaşamını yitiren 33 kişiyi anarak başlayan Akın, Kobanê’nin DAİŞ orduları karşısında tarih yazdığını belirtti. Akın, “Kobanî halkının 11’inci yılında mücadelesini selamlıyorum. Kimliklerinden, inançlarından, farklı görüşlerden bir arada yaşayan ve bize rehber olanları buradan kutlamak istiyorum” dedi.
Riha’da yaşayan Êzidîlerin yerlerinden edilmek istenmelerine değinen Akın, “Êzidîler tarih boyunca yerlerinden yurtlarından edindiler ve katliama uğradılar. Şimdi Urfa’nın Viranşehir ilçesindeki Êzidîler, korucu çetelerinin mevcut rejimle iş birliği halinde yerlerinden ve yurtlarından etmiş durumdalar. Köylerine giremez durumdalar. Mezarları yıkılmış durumda. Buradan Urfa Valisine seslenmek istiyorum; Urfa Valisi, Êzidî yurttaşlarımıza sahip çıkmak, korucu çeteleri karşısında onların can güvenliğini sağlamak ve aynı zamanda onların mallarını, mülklerini ve mezarlarını korumak zorundadır” diye konuştu
Katliam ile dolu yüzyıl
Akın konuşmasının devamında şunları ifade etti: “Değerli yoldaşlar Lozan 24 Temmuz itibariyle 100’üncü yılını geride bıraktı. Lozan Antlaşması sonrası Türkiye’de yaşanan süreci hep beraber gördük. Bu yüzyıl Türkiye tarihinde inkarcılığını yok saymayı katliamlarla dolu yüzyıl geçti. Bununla yüzleşerek ancak bir yüzyıl karşılayabiliriz. Bu yüzyıl bizim açımızdan eşitlikçi, demokratik, bütün kimlikleri kabul eden, çoğulcu, barış içinde yaşanabilecek bir yüzyıl olması gerekiyor. Bu mümkün mü, evet mümkün. Ancak, Türkiye Devletinin aklı bununla yüzleşmesi gerekiyor, Demokratik Cumhuriyet ancak yeni bir Lozan ile mümkündür.
Meclis talimatla çalışıyor
Bugünkü toplantımız, geçen dönem kabul edilen torba yasa karşısında bir tutum almamızla ilgilidir. Şu anda Meclisimiz maalesef Saray rejiminin talimatlarıyla ortaya çıkan sonuçları kabul eden hiçbir değişiklik yapmayan ve dolayısıyla kurumsal olarak etkisiz hale gelen bir Meclis haline gelmiştir. Bu Meclisin bu şekilde sürdürülmesini asla kabul etmiyoruz. Sarayın talimatlarıyla çalışacak bir meclis Türkiye’nin iradesini temsil edemez. Torba yasayla ortaya çıkan tablo, zamdır, zulümdür, insanların son parasına el koymadır.
Teşhir edeceğiz
2023 yılında var olan bütçe, 6 ay içerisinde tüketilmiştir, bu bütçe iktidarın bütün tasarrufları hayata geçmesine rağmen 6 ay içinde bütçe bitmiş durumda. Bizden ek bütçe talebi gerçekleştirmesi için meclisten geçmiş durumda. Bu bütçe, 1,2 trilyonluk bir bütçeyi ifade ediyor, bu bütçenin gerekçesi deprem. Ancak 87 milyarlık depremle ilgili toplanan paraların nereye gittiği belli değil, yetkililere soruyoruz nereye gitti bu paralar cevap yok. Ancak deprem bahanesiyle bu durum tekrar değerlendirmeye çalışıyorlar. Evet deprem büyük bir yıkım oldu 11 ilimiz büyük bir ızdırap çekiyor. Bugün de yaşanan deprem nedeniyle adana halkına geçmiş olsun diyorum. Bu sürecin ülkemizde bir deprem ülkesi olarak devam ettiğini biliyoruz. Deprem bahanesiyle ortaya çıkan 1,2 trilyon bütçe maliye bakanlığının itirafıyla yarısı depreme yarısı başka yere gidecek. Bu halka bu kadar yalan söyleyemezsiniz bütün bu yalanlarınızı tek tek teşhir edeceğiz biz burdayız, bunların karşısındayız.
Çobanlara işkence
Bu ülkede bu kadar ağır koşullarda ağır bir şiddet var, kolluk kuvvetlerinin yasadışı terör şiddeti var. Son zamanlarda inanılmaz bir görüntü var. Buradan İçişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanına sesleniyoruz. Sizin göreviniz kamuoyunda ortaya çıkan örneğin Kürt illerinde çobanlara yapılan şiddeti ve sınır boylarında yapılan işkence görüyor musunuz? Bu görüntüler karşısında bir şey yapıyor musunuz. Soruşturma açtınız mı? Polisin ve askerin yaptığı bu işler karşısında ne yapıyorsunuz? Buradan sormak istiyoruz eğer İçişleri Bakanı görevinin başındaysan, soruşturma açılması bakımından görevinizi yerine getirin. Milli Savunma Bakanına soruyoruz özellikle mültecilerin kafasına basan askerler hakkında soruşturma açıldı mı? Bunların takipçisiyiz, peşini bırakmayacağımızı ve bu insanlık suçlarının hesabını soracağımızı buradan belirtmek istiyorum.
Halk sokağa çıkmıyor
Bitlis’te inanılmaz bir şey oluyor. Hizan ilçesinde bir aydır halkımız sokağa çıkamıyor hayvanlarını besleyemiyor, tarlasına gidemiyor ve sürekli baskı altında kalıyor. Yangın çıkartılıyor bomba atılıyor. Vekillerimiz oraya gitti, çözüm bulmaya çalışıyoruz. Ama bunu yapan iktidar mevcut arpayı ve buğdayı da almıyor. Bu açıdan bakıldığında Ukrayna tahıl koridoru yapmaya çalışıyorlar. Bu ülkenin arpa ve buğdayını almayan bu iktidar neden dışarıdan almaya çalışıyor, çiftçimizi bu kadar mağdur ediyor. Çiftçilerimizle dayanışma içerisinde olmaya Bitlis halkının sokağa çıkmasını engelleyen zihniyeti protesto ediyoruz. Halkımızın yanındayız.
Yeşil Sol Parti tarihsel sorumluluğunu yerine getirmek için sokak boş değildir. Umutsuzluğa kapılmak söz konusu olamaz.
ANKARA