Mesrur Barzani’nin yolsuzluklarını açıkladığı için dokunulmazlığı kaldırılan Kürdistan Parlamentosu üyesi Soran Umer, ‘Türkiye’de AKP’nin yaptığını KDP burada yapıyor’ dedi
Irak Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani hakkında yolsuzluk belgeleri açıkladığı için Kürdistan Parlamentosu’nda ağırlığı bulunan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve ona yakın parlamenterlerin 57 oyuyla dokunulmazlığı kaldırılan İslami Topluluk Parlamenteri Soran Umer hakkında Hewler Mahkemesi 12 Temmuz’da gözaltı kararı çıkardı. Kürdistan hükümetinin bu adımlarına karşı Umer, Kürdistan Parlamentosu’ndan istifa ettiğini duyurmuştu ancak istifası halen kabul edilmedi. Umer, dokunulmazlığının kaldırılmasını ve Kürdistan Hükümeti’nin yürüttüğü politikaları Mezopotamya Ajansı’na (MA) Zeynep Durgut’a anlattı.
Eleştiri istemiyorlar
Umer, Federe Kürdistan Parlamentosu’nda doğru bir siyaset yürütmek istediğini belirterek, “Büyük bir mücadele ve dökülen onca kandan sonra tek hayalimiz bir Kürdistan Parlamentosu oluşturmaktı ve bunu da gerçekleştirdik. Fakat parlamentonun 5’nci döneminde halkın temsilcileri bölgenin kötü, anti demokratik yönetim ve yöneticilerinden etkilenen bir yöneticinin iktidarı altında kalmıştır. Onursuz ve egemenliği olmayan bir yönetim var karşımızda. Eleştirileri istemiyorlar ve kabul etmiyorlar. Parlamentoda verdiğimiz sınavın herkese örnek olmasını istedik. Bu yönetim şeklinin son bulması için çabaladık” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile ortak şirketler
Başbakan Mesrur Barzani hakkında açıklanan belgelere dikkati çeken Umer, “Barzani’nin oğlu olan Mesrur Barzani hakkında belge topladım. Daha önce İstihbarat Birimi Başkanıydı. Bu birim için birçok tehlikeli suçlardan ötürü dosya bulunuyor. Daha önce de Mesrur’u şikayet ettim. O da Barzani’nin oğlu olduğu için beni şikayet etti. Banka ve şirket sahibi dediğim için hakkımda şikayetçi oldu. Bankanın ismi RT Bank ve şirketin ismi de Ster Grup’tur. Bu grup birçok şirkete sahip ve çatı altında 12 şirket, işletme bulunuyor. Bir yandan da ortak şirketlere sahipler. Bu ortak şirketler hem Kürdistan Bölgesi’nde hem de Türkiye’de faaliyet göstermektedirler. Örnek olarak ortak şirketlerden biri Turkhis Airlans’tır. Bu bilgileri ve belgeleri açığa çıkardığım için benden şikayetçi oldu ve hakkımda dava açıldı. Tutuklanmam için bu yolu deniyorlar. Kürdistan Parlamentosu böyle bir durumun içindedir. Parlamentonun sadece ismi var. Bunun dışında hiçbir görevi ve inisiyatifi kalmamıştır. Bütün bu yapılanlardan sonra böylesi bir parlamentonun bir üyesi olmak istemiyorum” dedi.
Demokratik siyaset değil
AKP’nin Türkiye’de yürüttüğü siyasetin aynısının Kürdistan’da da sonuç verdiğini belirten Umer, “Hakkımda yapılan her şeyin Kürdistan Bölgesi Başbakanının isteği sonucunda olduğu ortadadır. Bölge başbakanı, AKP’nin Bakur milletvekillerine yaptıklarını, burada yapıyor. Dünyada sadece Mısır ve Türkiye de milletvekillerinin evleri basılıp tutuklandılar. Fakat aynı uygulamalar bugün Güney Kürdistan’da yürütülüyor. Bu da geri adım attırma ve korkutma politikasıdır. Bölgesel hükümet, Militarizm ile susturma ve yok etme politikaları ile ilgilendiği kadar demokratikleşme politikaları ile ilgilenmiyor. Egemen bir Kürt siyasi Topluluğu oldukları için demokratik bir siyaset değil, ticari bir siyaset şekli uyguluyorlar ve bu şekilde kendilerini zengin ediyorlar.”
Türkiye ile anlaşma nedir?
Kürdistan ve Türkiye arasında 50 yıllık bir antlaşmanın “güvenlik” gerekçesiyle parlamentoda bile açıklanmadığına dikkati çeken Umer, şunları dile getirdi: “Türkiye ile 50 yıllık petrol antlaşmaları var. Bu antlaşmanın içeriği ‘güvenlik’ telaşıyla parlamentoda açıklanmadı. Ben 50 yıllık antlaşmasının içeriğinin Meclis’te açıklanmasına ısrarcı oldum. Fakat, antlaşmanın içeriğinde ‘güvenlik’ konuları olduğu gerekçesi ile açıklamadılar. Türkiye’nin Güney Kürdistan topraklarına başlattığı operasyonlar ve Kürdistan’ın içinde bulunduğu son durum içeriği açıklanmayan bu antlaşmayla ilgilidir. Kürdistan Bölgesi sınıfta kalmıştır. İlk dönemlerde özgürlük adına mücadele edenler, bugün ortaya çıktı ki özgürlüğü kendi çıkarları için kullanmışlar. Deyim yerindeyse ülkeyi talan etmekle meşgul olmuşlar.”
İşlevsiz parlamento
Umer, 2 dönemdir Kürdistan Parlamentosunda milletvekilli olduğunu hatırlatarak, şunları ifade etti: “İlk dönem de Meclis’te İnsan Hakları Komisyonunda görevimi yürüttüm. O zaman gazetecilere dönük ciddi tutuklamalar, gözaltılar vardı. Demokrasi için, özgürlük için ve insan hakları için mücadele eden herkes kaçırılarak gözaltına alınıyordu. Ben bunların karşısında durdum. Bunun için mücadele ettim. Bundan kaynaklı da benden rahatsızlardı. İkinci dönemde ise yolsuzluk belgelerini açıkladığım için dokunulmazlığım kaldırıldı. Dokunulmazlığımı kaldırma amaçları da parlamentoyu susturup olası soruşturmaların önüne geçmekti. Parlamento da herhangi bir çalışma yok. Bu 7 yıldır bölgenin herhangi bir bütçesi yok. Bütün bu olumsuz politikalara karşı parlamentonun herhangi bir görevi kalmadı. Bu gelişmelerden kaynaklı da ben böylesi bir çatı da yer almak istemiyorum.”
HABER MERKEZİ