Paradigmada ‘Sosyalizm sadece devrim demek değildir, topluma demokratik katılım ve kapitalizme karşı bilinçli eylemli yaşamdır.’ Paradigma toplumun ahlaki politik boyutunu komünalite ile yaşamsal alanlarını geliştirerek demokrasiyi işlevselleştirir, kurumsal yapıları demokratikleştirir.
İsmail Kino
Kürtlerin halk olarak varlığı tarihsel ve toplumsal bir hakikattir. Mezopotamya’nın en eski kadim halklarındandır. Tarihin derinliklerinden süzülerek günümüze kadar, üreterek barışçı bir yaşamı savunarak gelinmiştir. Kürtler, kendi coğrafyasında tarihinin büyük bir bölümünde komşu halklarla bir arada yaşamış, savaşsız bir yaşam ve insani değerlerden yana olmuşlardır. Yaşamın bütün alanlarında sürekli üreterek, güçlü paylaşımcı kültürel birikimler yaratmışlardır. Bütün zorluklara rağmen dokundukları her şeye kültürel değerler katmışlardır. Doğayla bütünleşerek ekolojik özgürlüğü, toplumsal özgürlüğü yaşamsal kılarak toplumun demokratikleşmesinin inşasını açığa çıkarmıştır. Bu nedenle demokratik yaşamın olmazsa olmazı demokrasidir Kürtler için.
Demokrasiyi derinlikli olarak araştırıp incelediğimizde ana kadın kültürünün, doğal toplumun yaşamında açığa çıkan komünal yaşam biçimi ve formu olarak da tanımlayabiliriz. Bu forum özü itibariyle ahlaki ve politiktir. Coğrafyamızın tarihsel derinliklerinden toplumsallaşarak bu hakikate varmayı amaçlayan Kürtler bugün Ortadoğu’nun demokrasi fikriyatının öncüsü konumuna ulaşmışlardır.
Toplumsal yaşamın önceliği kendini üreterek sorunlara çözüm gücü olabilmektir. Sorunlara çözüm gücü olabilmek ise ahlaki politik ilkeler doğrultusunda bir toplumsal inşa kadar, doğru bir demokrasi bilincini de şart koşar. Bu anlamda demokratik bilinç; örgütlü mücadele, ilkesel duruş, ahlaki, vicdani ve politik bir halk gerçeğinin yanı sıra yönetebilme pratiğini de açığa çıkarmak ile olur. Bunun için doğrudan demokrasi, yerinde yönetimin esas alındığı, yerelin sorunlarının çözüldüğü, hizmet için yaşamın her alanına ilişkin politikaların üretildiği, sorunların çözümü için gerekli mekanizmaların oluşturulduğu bir ortamın yaratılması olmazsa olmazdır.
Yerel seçimler öncesi Kürt coğrafyasında yaşanan doğrudan demokrasi deneyimi bu yönüyle önemlidir. Halkın doğrudan yönetime katılarak kendi adaylarını aday adayları arasından seçmesi yani adayların halkın oylamasına sunulması, demokrasinin doğrudan işletilmesi ile gelişen süreç coğrafyamızda bir ilktir. Bundan sonraki süreçlerde başta Ortadoğu olmak üzere dünya insanlık ailesine de demokratikleşmenin nasıl olması gerektiğinin kapılarını aralamış durumdadır. Kürtlerin bu demokrasi ya da demokratikleşme hamlesine paradigmasal çerçevede bakmak lazım. Paradigmal inşa sistemiktir ve bütün alanları kapsar.
Doğrudan demokrasi ve ön seçim Kürt Siyasal Hareketi’nin örgütlü yapısına yenilikçi demokratik değişim ve dönüşümü Bilge insanın paradigmal çözümlemeleri kazandırmıştır. Kürt siyasetinin yaşamın bütün alanlarını paradigmanın kavramsal ve kuramsal çerçevesinden bakması gerekiyor. Bütün diller, renkler, inançlar, kültürler, felsefeler, dinler, cinsler ve coğrafyamızda mevcut bulunan bütün etnik kimliklere aynı mesafede yaklaşılarak; ‘’Haydi! Biz yerelde ön seçime gidiyoruz, doğrudan demokrasiyi uyguluyoruz’’ söylem ve pratiği ağır bedellerden sonra Kürt Siyasal Hareketi’nin örgütsel çalışma alanına girmiştir.
Demokrasi, demokratikleşme Bilge insanın da söylediği ve işaret ettiği gibi; “Komünal olan demokratik; demokratik olan komünaldır” esasına dayandırılmaktadır. Komünalitenin hayat bulduğu form demokrasidir. Demokrasiyi toplumun ahlaki, vicdani, politik işleyiş hali olarak da görebiliriz. Bilge insanın konfederalizmden sonra Demokratik Sosyalizm söyleminin altında yatan önce demokrasiyi tanımla, işlet, uygula ki Demokratik Sosyalizm hayat bulsun. Paradigmada “Sosyalizm sadece devrim demek değildir, topluma demokratik katılım ve kapitalizme karşı bilinçli eylemli yaşamdır.” Paradigma toplumun ahlaki politik boyutunu komünalite ile yaşamsal alanlarını geliştirerek demokrasiyi işlevselleştirir, kurumsal yapıları demokratikleştirir. DEM Parti yerel seçimlerde aday belirlemek için ön seçim adı altında doksan merkezde sandık kurdu. Şimdi biz buna ön seçim mi diyeceğiz? Kendi adıma “Hayır!” diyorum. Ben buna bir halk oylaması şeklinde bakıyorum. Çünkü bu yöntem ve uygulamalar Bilge insanın fikriyatının paradigmasal çerçevesiyle donanmış, anlam ve form bulmuştur. Paradigmanın bir ayağı da demokrasi olduğuna göre DEM Parti’nin de yaptığı doğrudan demokrasinin işletilmesidir. Evet DEM Parti belki bu sahada ilk defa bir demokrasi şöleni havasını estirmiştir. Ancak benzeri şölenler daha önce Rojava’da yapıldı, yapılmaya da devam ediliyor. Doğrudan demokrasiyi tek başına günümüz şart ve koşullarında ele alırsak söylemlerimizin bir ayağı havada kalır. Objektif ve somut olması açısından paradigmanın sihirli gücü ve demokrasideki ısrarlı vurgunun altı kalın çizgilerle çizildiğinde demokrasiyi göreceğiz. Diğer boyutuyla; doyurucu, tatmin edici olmaz, halkı ikna etmekte de zorlanırız bu durumda. İdeolojik inşa toplumsal fikriyatı kapsarken paradigmal inşa sistemiktir, bütün alanları kapsar.
Bu deneyimle paradigmal anlayış ve yaklaşım ile yapılan halk oylamasının doğrudan demokrasiyi işletmek açısından önemli olduğunu gördük. Bunun yanı sıra paradigmanın toplum, partililer, farklı topluluk, inanç grupları ve halklar tarafından kabullenildiğini, önemsendiğini hatta yaşamsal bakışın kabullenildiğini, sahiplenildiğini gördük. Bu anlamda paradigma Ortadoğu’da bir Rönesans’tır. Ve bu süreci bir yenilenme, değişim ve dönüşüm hamlesi olarak da görmek gerek.