M.Şehmus Güzel
24 Şubat 2022’den günümüze geçen zaman içinde ABD’nin, Ukrayna Başkanı Volodimir Zelenski’ye güveni sarsıldı. Zelenski’nin kimi konuda ABD’ye bilgi vermeden eyleme kalkışması, Moskova’daki suikast, Moldovya’da Rusya yanlısı televizyon vericisinin bombalanması, Kırım Köprüsü’nün kısmen havaya uçurulması, vb. ABD tarafından iyi ve hoş karşılanmadı.
Artık ABD Ukrayna Başkanı’na her konuda güvenmiyor. Savaşın ilk 303 gününde birkaç defa Zelenski’nin provokatif türdeki eylemlerini beğenmediğini açıkça sergileyen ABD kimi konuda, Zelenski’ye artık bilgi vermeyerek de güvensizliğini somutlaştırdı. Örneğin Rusya Savunma Bakanı’nın cepheye teftiş için gelmesini bildirmedi.
Ama ABD Zelenski’den de vazgeçemiyor. Çünkü Zelenski bir anlamda sadece kendisi ve ülkesi için değil aynı zamanda ABD için de savaşıyor. Bir anlamda savaşın taşeronu. ABD “çocuklarını” savaşa göndermeden Rusya ordusunun önünü Ukraynalılarla kesmeye uğraşıyor.
ABD savaştan kârlı çıkmak istiyor: Örneğin savaşla birlikte Avrupa devletlerinin enerji alanında Rusya’dan uzaklaşmalarını sağladı. Bu durumun sürmesini istiyor. Almanya Rusya ile enerji alanındaki elverişli koşullardaki işbirliğine nokta koyuyor. ABD’den daha pahalıya doğalgaz satın alıyor. Kim kârlı?
ABD kazanıyor birkaç alanda birden: Hem doğalgazı daha pahalı satarak. Hem Alman ve Fransız sanayi ürünlerinin maliyetinin yükselmesi nedeniyle birkaç işkolunda, örneğin otomobilde, rekabet şansı biraz daha artıyor.
ABD’nin avantajları çoğalıyor
Gözden kaçırmamamız gereken bir nokta var: Birçok alanda ABD ile Almanya, ABD ile Fransa arasında uluslararası pazarlarda, karşılıklı alış-verişte ve / veya başka devletler veya şirketlerle alış-verişte son derece ciddi bir rekabet sürüyor. ABD’nin kendi ürünlerinin satışında veya yabancı şirketlerin ABD’ye yatırım yapmasında teşvik edici ve rekabet edilmesi neredeyse olanaksız yöntemleri pek çok. Son aylarda Fransa’da yatırım yapmaktan vazgeçip, elverişli koşullar ve teşvik edici olanaklar (örneğin fabrikanın kurulacağı arazinin hediye edilmesi gibi, vergi indirimi, belli bir süre vergi bağışıklığı, vb.) elde ederek ABD’ye yatırım yapan Hintli şirketler var…
Avrupa devletleri doğalgazı artık Rusya’dan değil Amerika’dan ve daha pahalı almak durumunda kalarak hiç istemedikleri bir şekilde ABD’ye bir de bu alanda bağımlı hale geldiler.
ABD öteden beri olduğu gibi uzun dönemdeki hedefini, Rusya Federasyonu’nun zayıflaması, çok sayıdaki cumhuriyetin Federasyon’dan birer ikişer ayrılması, Federasyon’un parçalanması hedefini gündemde tutuyor. Bu anlamda Ukrayna’nın bir tür koç başı gibi Rusya’ya saldırmasını belki biraz tereddütle, şüpheyle, ikircikli bile olsa yine de destekliyor. Ukrayna nereye kadar gidebilirse oraya kadar diyerek. Ama üç kere dikkat, “kırmızı çizgileri”, “eylemlerin boyutlarını, sınırlarını”, kullanılacak silahları kendisinin belirlediği ölçü-ler-de.
ABD ile Ukrayna’nın savaş konusunda her alanda anlaştıkları söylenemez. Ukrayna ve ABD savaşta izlenecek taktik açısından da aynı yolda değiller: Ukrayna saldırısını, savaşı Rusya içlerine kadar götürmek, Rusya kasaba ve kentlerini bombalamak ve bu işler için gerekli silahları ısrarla istiyor. (Fırsat bulunca bombalıyor ama üstlenmiyor; 26 ve 27 Aralık 2022’de yaptığı gibi.) ABD Ukrayna’nın doğrudan doğruya Rusya’ya saldırmasının savaşın coğrafi boyutlarını genişletebileceğinden, çatışmaları ve kayıpları yoğunlaştırabileceğinden, şimdilik, çekindiği için karşı. Bu nedenle Ukrayna’ya hep “kendini koruması için” silah verdiğini iddia ediyor. “Hücum” kelimesini kullanmıyor. “Ukrayna için adil bir barış” isteğine vurgu yapıyor. Bu nedenle Ukrayna devletinin sınırları içinde kalan kısa hedefleri vuracak füzeler hediye ediyor. Uzun menzilli olanların menzilini kısaltıyor.
Zelenski’ye artık güvenilmiyor
Aralık 2022’de Zelenski’yi kabul eden Biden’in görüşmeleri sırasında ve sonraki basın toplantısında başını dizindeki veya önündeki notlardan kaldırmadığı gözünüzden kaçmamıştır. Zelenski’ye güvenilmiyor, ayrıca Biden’in artık gelenekselleşen bir dil sürçmesiyle içinden çıkılmaz bir duruma düşülmek istenmiyor.
ABD Kırım konusunda da Zelenski’den farklı düşünüyor. “Ulusal Şef”, “Kırım Fatihi” ve benzeri sıfatlarla T büyük harfle Tarih’e geçmek niyetini, arzusunu gizleyemeyen Zelenski, Kırım’ı geri almak niyetini birkaç kez dillendirdi. Oysa Biden barışa gidilmesi için yapılacak görüşmelerde “2014 sonrası sınırların konuşulmasından” söz ederek Rusya’nın on yıl önce topraklarına kattığı Kırım’ı “Rus malı” olarak gördüğünü dolaylı bir biçimde de olsa açıkladı. ABD Rusya’dan sonra bir de Ukrayna gibi “kendisini Ukrayna malı dev aynasında gören bir dev-let”le sürekli muhatap olmak, onun dertleriyle de uğraşmak istemiyor.
Dahası ABD atom bombası ve benzeri son derece korkutucu ve sınırsız tahribatıyla büyük felaketlere yol açacak silahların kullanılmasına zemin hazırlamak da istemiyor. ABD Rusya’ya bizzat yönlendirdiği bir “ders” verilmesinden yana mutlaka. Ama bu “ders”, en azından şimdilik, daha fazla sürmemeli. ABD “dersi” verenin Zelenski değil “Amerika” olmasını da istiyor. Rusya’nın parçalanması ise uzun dönem (belki elli yıllık, belki yüz yıllık) hedefi olarak bekleyebilir. Zelenski mutlaka Tarih’e geçecek ama bu da sınırlı olmalı.
ABD’nin saldırı başladığında Zelenski’ye bir uçak gönderip Ukrayna’dan çıkarmayı teklif ettiğini anımsayalım. Ukrayna’nın doğusundaki iki küçük “vilayet” ve hatta Ukrayna’nın tümü ABD için tayin edici önemde stratejik bir hedef değil. Zelenski’nin “kahramanlığı” belki hayranlık doğurucu ama ülkesinin harabeye döndürülmesinin sorumlularından biri olduğu da unutulmuyor ve tahribata artık bir son verilmesi de arzulanıyor. Zelenski’nin Rusya ile sorunları barışçıl bir biçimde çözmemesi ve hele 2015’te Minsk’te Almanya, Fransa ve Rusya ile imzalanan anlaşma hükümlerini uygulamaktan vazgeçmesi affedilmiyor.
Zarar ve ziyanda da bir noktada durmasını bilmeli. Biden’in, ABD’de Zelinski’yle görüşmesinde, Ukranya için “adil barış” istediğini vurguladığını da bir kez daha anımsatmalıyım. Nihayet ABD ve ABD yurttaşları, bilhassa vergi ödeyenleri, Ukrayna’ya her yıl kırk veya elli milyar dolar yardım yapmaktan bıkabilir. Az para değil hani. ABD için bile!
Dahası 2022 Aralık ayının son günlerinde olduğu gibi ABD bile beklenmeyen iklimsel bir felaketin kurbanı olabilir. Mali olanaklarını kendisi ve yurttaşları için saklamayı, kullanmayı tercih edebilir. Kâr felaketi sonucu yeni bir “buzul çağına” girilmesi tehlikesi yanında, 25 ve 26 Aralık’ta televizyon ekranlarında tanık olduğumuz gibi kimi yurttaşın karnını ve ailesini doyurmak için süpermarketleri yağmalaması ve benzeri olaylar da korkutuyor. ABD ne kadar güçlü olursa olsun kimi felaketin üstesinden gelemeyebilir.
Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ile Tayvan arasındaki gerginlik de 25 Aralık’ta ve hemen sonrasında bir üst düzeye çıktı: ÇHC 71 uçakla Çin Denizi semalarında askeri tatbikat yaptı. Tayvan askerlik süresini uzatma kararı aldı. ABD, Tayvan ile anlaşmasına göre, Tayvan’a saldırı halinde asker göndermek zorunda kalacak. 21 Ekim’de CNN’deki söyleşisinde Biden bunu bizzat doğruladı. ABD’nin Tayvan’a para yardımı da sürüyor: 2023’te 2 milyar dolar yardım öngörülüyor. ABD istediği kadar güçlü olsun bu kadar devlete ve siyasi örgüte askeri ve para yardımını sürdüremeyebilir. Tayvan ile Ukrayna arasında tercih yapmak zorunda kalabilir. Uzmanlar böyle bir ikilem durumunda ABD’nin Tayvan’ı tercih edeceğini ileri sürüyorlar.
Ukrayna’nın ABD’nin Afganistan’ı, Somali’yi ve Lübnan’ı nasıl terkettiğini anımsaması kendi geleceği açısından gerekli gibi. Nihayet ABD’nin tarihi ve çok derinden ilerleyen ve siyaset sahnesinde ve birçok siyasetçinin bilinçaltında ve / veya bilinçüstünde hep varolan izolasyonist politika eğilimi de yeniden canlanabilir, canlandırılabilir. Bir kez daha “yaşlı kıta” Avrupa ve bıktıran dertleri yüz üstü bırakılabilir.
Ukrayna’nın tarihi şansızlığı
İşte o zaman ve sıraladığım nedenlerle bir komşunun, her alanda anlaşamazsanız bile, kilometrelerce ötedeki bir “müttefik”ten daha yararlı olduğunu anımsarsınız. Komşuya küsülmez. Komşuya küsülmemeli. Dersiniz. Umarım çok geç olmaz.
Ukrayna tarihi uzmanı bir Fransız bilim insanının yazdığı şu gözlem çok yerinde gibi: “Ukrayna ve Ukraynalıların en büyük şansızlığı, 1991’de yeniden bağımsızlık elde edildikten sonra, Rusya Federasyonu Başkanı ile eşit eşite konuşacak, karşılıklı dertleri, sorunları, anlaşmazlıkları anlaşarak çözecek düzeyde yetenekli bir Başkan’a sahip olamamasıdır.”
Bilmem burada Volodimir Zelenski’ye bir komşu olarak (Türkiye Ukrayna’ya o kadar da uzak sayılmaz hani) “İşi tadında bırakmak gerek” deyişini anımsatabilir miyiz? Bir savaşı bitirmek ve barışı kazanmak da niçin Tarih’e geçmenin bir yolu olmasın?
Ukrayna’da Zelenski’nin çevresindeki sözü dinlenenlerin ve Zelenski’nin yakını Ukraynalı oligarklardan kiminin, Başkan’a “Savaş çok sürdü, artık bir uyuşma, bir anlaşma yolu bulunmalı ve çatışmalara son verilmeli” dedikleri Aralık 2022’de Fransa’nın kulağı en delik radyolarından RFİ’nin (Radio France İnternationale) Rusça yayınlarına yansıdı.
Ukrayna’nın ABD’den ve diğer birkaç zengin devletten yardım “dilenerek” savaşı sürdürmesinin bir tür intihar olacağı söyleniyor. Çünkü böyle giderse Rusya Ukrayna’yı bir harabeye çevirecek. Rusya’nın daha önce Suriye’de uyguladığı yöntemleri Ukrayna’da da kullanacağına ve hatta kullanmaya başladığına da kesin gözüyle bakılıyor. Tahribat ve katliam durdurulmalı.
NOT: Bu konuları biraz daha ayrıntılı bir biçimde ekitap-ayorum.com sitesinde yeni yıl hediyesi olarak sunduğumuz Rusya-Ukrayna 22 Şubat 2022, 4.35 başlıklı ekitabımda irdeliyorum. Aklınızda bulunsun. Yeni yılınızı en iyi ve barışçıl dileklerimle kutluyorum.