TZOB toplantısına katılan Bakan Pakdemirli, toplantıda boş vaatlerde bulundu. Bugüne kadar ortaya konan politikalarda sorumluluklarının olmadığı izlenimi veren bakan, yine çiftçi soslu şirket çıkarlarını anlattı
Pakdemirli, Türkiye Ziraat Odaları Birliği(TZOB) Marmara Bölge Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, toplantıların ilkini Aydın’da yaptıklarını ve orada da bölgenin dertlerini ve beklentilerini dinlediklerini söyleyerek, “Buğday ve arpaya özel olarak gübre desteğini yüzde 100 artırıyor ve 4 liradan 8 liraya çıkarıyoruz” ifadelerini kullanırken, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Buğday ekimleri başladı ama gübre kullanımında azalma tespit ettik. Zamanında eski fiyattan almış olanlar gübre kullanıyor” dedi. Bayraktar, üreticinin, gübre ve mazot gibi desteklerinin artmasını ve bu desteklerin ne zaman açıklanacağını bilmek istediğini vurguladı.
Marmara’ya övgüler!
Pakdemirli, 24 Haziran’da ülkenin enerjisini israf eden parlamenter sistemden kurtularak yeni bir yönetim biçimine geçildiğini ve yeni sistemle birlikte Türkiye’nin prangalarından kurtulduğunu belirterek, “Marmara Bölgesi’nde toplam bitkisel ürün ihracatımız bugün için 1 milyar dolara yakındır. Bu değer toplam ihracatımızın yüzde 15’ine karşılık gelmektedir. Marmara Bölgemiz üretimde bizim olmazsa olmaz bölgelerimizden biri” diye konuştu. Marmara Bölgesi’nin en önemli tarımsal alanlarına sahip olan Bursa, Sakarya gibi ovalar sanayi ile işgal edildiği, yeraltı sularının 500 metrelere gerilediği ve Uludağ’da ki tüm su varlığının su şirketlerine satılmasından dolayı derelerde su yerine sanayi atıkları aktığı biliniyor. Trakya’da ise akan nehirlerin zehirli akışkana dönüştüğü ve ‘Büyük Ova’ olarak korumaya alındığı iddia edilen ovalarda ise sanayi baskısının sürdüğü gerçeğine gözlerini kapayan Pakdemirli’nin sözleri inandırıcı olmaktan çok uzak olduğu belirtiliyor.
Milli Birlik Projesi!
Gelecek günlerde Tarım’da Milli Birlik Projesi’nin tanıtımını yapacaklarına söyleyen Pakdemirli, “Bizler de, her işimizi, planlı ve programlı yapıyoruz. Sütte fazlalık var, ette eksiklik var. Toplam protein anlamında Türkiye’nin bir eksiği yok. Ancak vatandaşımızın tercihi kırmızı et olduğu için bugün için etle ilgili eksiğimiz var. 2021’in sonu itibariyle biz Türkiye’yi et ithal eden bir ülke olmaktan inşallah kurtaracağız” dedi. Pakdemirli ayrıca, tarım alanlarının boş kalmaması gerektiğini belirterek, “Bunları ekmemiz lazım. Kendi eken varsa eksin, ekmeyen varsa bizim bir şekilde bunları konsolide ederek ektirmenin yolunu bulmamız gerekiyor” ifadesini kullandı. Tarım arazilerinin ekilmemesini, mevcut hükümetin ‘Milli’ projelerle taammüden gerçekleştirdiği politikalar olduğu, bu politikaların halen sürdürüldüğü ve küçük çiftçinin topraksızlaştırılmasının sağlanarak üretimleri şirketlere taşımanın yolunun inşa edildiği bilinirken, Bakanın konuşmaları anlaşılır bulunmadı.
Sermaye çıkarları destekleniyor!
Hayvancılık yapan çiftçilerin kullandığı meralar farklı amaçlarla işgal edilip, çiftçilerin yaylalara çıkışlarının yasaklanmasıyla birlikte ortaya çıkan üretim düşüklüğüne değinmeyen Pakdemirli, ‘Milli Birlik Projesi’ ile yem üreticisi sermayeyi destekleyerek çiftçiyi yeme bağımlı hale gelmesinin adımlarının hızla atıldığını gösteriyor. Milli sözcüğünün sermaye çıkarlarından gayrı bir şey olmadığı ise ortaya konan politikalardan biliniyor. Yem desteğini açıklayan bakanın meralara yönelik bir ifadede bulunmaması ciddiyetsizliğinin en belirgin göstergesi. Ulusal marketlerden söz ederken bu marketlerin hangi ulusa ait olduğuna değinmeyen bakanın bu marketleri yerel ürünler satmaya davet etmesi ise sadece bir lakırdı olarak algılanıyor. Tarım arazilerinin boş bırakılmaması gerektiğini söyleyen bakan çiftçinin arazilerini terk etmesini sağlayan politikaların mevcut iktidarın uygulamaları olduğu gerçeğini unutması ise manidar. Tohum yasası ve en son çıkan tohum yönetmeliği ile çiftçinin atalık tohumları kullanmasının yasaklandığı ve çiftçinin kısır tohumları şirketlerden her yıl alma yolunu zorunlu hale getiren kendi iktidarı ve kendi imzasıyla yayınladığı yönetmelik olduğu bilinirken, Bakanın boş bulduğu kürsüde boş vaatlerde bulunması şaşkınlık yarattı.
EKOLOJİ SERVİSİ