Ben hep abla oldum. 4,5 yaşından beri… Hiç ablam olmadı. Zora düştüğümde omuzunda ağlayacağım, sıkıldığımda, sıkıştığımda, bunaldığımda halimi, melalimi anlatacağım, akıl soracağım, yolumu bulmama yardım edecek, dünyaya kızdığımda umut verecek hiç ablam olmadı. Ayfer ablamla buluşana dek…
Abla dediğime bakmayın… Aramızda sadece 3 yaş vardı… Üstelik sadece benim ablam değildi. Teoman Öztürk… Yavuz Önen ve diğerleri… Onların omuz başında sanki tüm dünyanın aklını başına toplamış bir kadın, Ayfer Eğilmez Küpeli vardı… Çalışır, üretir, bilgisini, deneyimini hiç erinmeden herkesle paylaşır, bilimsel ve akademik bilgiyi, kişisel ikbal, kariyer ve iktidarı aracı olarak değil yaşamı özellikle de emekçilerin yaşamını dönüştürmek adına toplumsal kullanıma sunardı.
Toplantı masalarında, kongrelerde, kurultaylarda, yönetimlerde, kürsülerde değildi sadece… Hayatın içindeydi o…Fabrikalarda, rafinerilerde, sendikada, evinde, mutfağında… Emekçilerle, meslektaşlarınla, bilim ve düşün insanlarıyla, arkadaşlarıyla, ailesiyle, dostlarıyla, gençlerle, yürek yüreğe, omuz omuza… Bugün Türkiye’de özelleştirme karşıtı bir mücadele ve birikim varsa eğer, o birikimin temelinde emeği, bilgisi ve alın teri bulunanların başında gelir sevgili Kimya Yük. Müh. Ayfer Küpeli (Eğilmez)…
Üstelik kapitalizmin neo liberalist evresinin 12 Eylül 1980 askeri darbesi marifetiyle yapısal ve ideolojik olarak ülkemize aplike edildiği, özelleştirme güzellemelerinin muhalefet, iktidar ve hatta akademi dünyası tarafından göklere çıkarıldığı ve beyinlere enjekte edildiği 90’lı yıllarda; 4046 sayılı Özelleştirme Yasası’nın yürürlüğe girmesi üzerine, üç işçi konfederasyonun ve bu konfederasyonlara bağlı bazı sendikalarla birlikte değerli Korkut Boratav, İzzettin Önder, Mümtaz Soysal, İlker Ertuğrul hocalarımız, Ayfer Eğilmez ve Ayla Yılmaz’ın çabaları ve önderliğinde kurulan KİGEM (Kamu İşletmeciliği geliştirme merkezi) vakfının hazırladığı raporlar, işçiler adına açtıkları ve Danıştay nezdinde kazandıkları davalar için hazırlanan hukuki ve siyasi değerlendirmeler hala geçerliliğini korumaktadır ve de emek mücadelesi tarihine silinemez bir biçimde kaydedilmiştir.
Petrol-İş Sendikası’ndaki danışmanlık sürecinde emek mücadelesine yaptığı katkıları anlatmak beni aşar ancak 7 Temmuz Pazar günü TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi önünde yönetime geldikleri için çok mutlu olduğu genç meslektaşlarının düzenlediği Ayfer ablamız gibi sade ve mütevazi uğurlama töreninde, Aliağa’dan gelerek konuşma yapan bir işçi arkadaşımızın söyledikleri onu biraz anlatmıştır diye umuyorum.
Hele 28 Şubat 1997’de yolunu şaşıran demokrat muhalefete karşın dimdik duran TMMOB’nin bu duruşunda Ayfer Eğilmez Küpeli’nin o sarsılmaz ve eğilip bükülmez sağduyu ve bilincinin rolü yadsınamaz. Hele kaleme aldığı 9 Mart !997 TMMOB Bildirisi bugüne ışık tutan çok önemli bir belge olarak TMMOB’nin onurlu tarihine köşe taşı olarak çakılmıştır. Hayatımda tanıdığım en önemli Marksistlerdendi canım Ayfer Ablam… Ama her dem sevecen, yumuşacık… Her dem özenli, saygılı…Hep kadın… Hep anne.. Hep abla… Nazımın dizelediği çok sevdiği fularları gibiydi Ayfer Ablam…İpek gibi… Hem sağlam, hem yumuşak…
Ve biz onu kaybettik.. Yani yoldaşımı, arkadaşımı, sağduyumu sırdaşımı kaybettim.. Azaldım… Bu sebepledir geçen hafta buradan size yazamayışım… Af ola..
Kalın sağlıcakla…